Osmanlı Döneminin Komedyenleri: Meddahlar

Tarihi Selçuklulara kadar uzanan meddahlık geleneği, Osmanlı ile beraber zirveyi görmüş. İşte meddahlığın tarihi.
Osmanlı Döneminin Komedyenleri: Meddahlar

meddah sözcüğü arapça methetmek kelimesinden türetilmiş olup çok metheden, çok öven anlamlarına gelmektedir. islamiyet’le ortaya çıkan bu kavram ilk zamanlar hz. muhammed’i överek anlatanlar için kullanılmış. zamanla kahramanlık hikâyelerini, destanları anlatanlara da meddah denilmiş.

türkler müslüman olmadan önce halk hikâyeleri anlatan ozanlar vardı. ozanlar ellerinde kopuzlarıyla dolaşarak oğuz kağan’ın maceralarını, dede korkut hikâyelerini ve türk destanlarını anlatmışlar. türkler, müslüman olduktan sonra islami hikâyeler de anlatılmaya başlamıştır.

anadolu’da meddahlığın yaygınlaşması selçuklular dönemine kadar gider. selçuklu saraylarında meddahların bulunduğu biliniyor. osmanlılar, selçuklulardan bu geleneği almışlar. osmanlı sarayında da on dokuzuncu yüzyıla kadar meddahlar bulunmuştur. çeşitli zamanlarda meddahlar padişah huzurunda ya da vezirlerin, paşaların konaklarında hikâyeler anlatmış.


meddahlar asıl şöhretlerini halk arasında, kahvehanelerde kazandılar. onları sadece hikaye anlatan oyuncular olarak düşünmek doğru değildir. meddahlar kahvehanelerde halkı güldürmüş, eğlendirmiş zaman zaman da muhalif söylemlerde bulunmuşlardır.

savaş zamanlarında da ordu ile sefere çıkarak askere hikâyeler anlatıp moral vermişler. meddahların bence en önemli etkisi osmanlı coğrafyası üzerinde gezerek kültürün yayılmasında etkili olmasıdır. halk hikâyeleri, destanlar ve dini hikâyeler meddahların diliyle ülkenin pek çok yerine yayılmıştır.

zaman içerisinde meddahlar oyunlarında dini konulardan, günlük hikâyelere ve güncel olaylara ağırlık vermiştir. hikâyeleri de dev, peri gibi masalsı karakterler yerine günlük hayattaki karakterlerden almıştır.

meddahların kullandıkları takma isimler de ilginçtir: şebek çelebi, ablak çelebi, çokyedi reis, zurna çelebi, kız ahmet.


gösteri nasıl olurdu?

vakit gelince meddah, seyircilerden yüksek bir yerde iskemleye oturur. kendisine kahve ve tütün içeren çubuk ikram edilir. meddahın yanında bir baston, omzunda da bir mendil olurdu. yanında da eşyalarını sakladığı bir zembili bulunurdu.

kahvesini ağır ağır içen meddah, gelenleri inceler, topluluğa göre söyleyeceklerini gözden geçirirdi. gösteri başlayacağı zaman kahvesini bırakır, bastonunu üç kere yere vurup “hak dostum hak!” diyerek gösterisine başlardı.

meddah hikâye anlatır, yeri geldikçe de taklit yapar. yeri gelir güldürür yeri gelir düşündürür! omzundaki yemeniyi canlandırdığı karaktere göre başörtüsü, peştamal, peçe olarak kullanır. elindeki sopayı da hikâyesine göre saz, tüfek, süpürge yapardı.

meddah hikâyesini anlatır, ara verdiğinde tepsi ile para toplarlardı. bu arada seyirciler kahve veya şurup içerlerdi. meddahın gösterisi 2-3 saat sürerdi.

1829 yılında istanbul’a gelen adolphus slade meddahları şöyle anlatıyor

“bahçenin ortasında güzel manzaraya arkasını dönmüş, iri kıyım bir adamın anlattıklarını herkes can kulağıyla dinliyordu. bu ünlü bir meddah ya da masalcıymış. binbirgece masalları’nda olduğu gibi, budala efendilerden, entrikacı uşaklardan, akıl almaz olaylardan ve zaman zaman da siyasal durumlardan söz edip oradakileri etkiliyordu. ben, onun ne dediğini anlamadığım halde, bir süre onu zevkle seyrettim. meddah bazen kibar bir efendi, bazen da kaba bir tellâk gibi konuşuyordu; bir bakıyorduk yaşlı bir kadın oluyor, daha sonra da ermeni, frenk ya da yahudi şivesiyle konuşmaya başlıyordu. onun konuşmalarını, taklitlerini, oradaki kalabalık, çubuklarını tüttürerek ve kahkahalar atarak, hayranlıkla seyrediyorlardı. ”
...

meddahlar xx. yüzyılın başlarında oyunlarını plaklara okumuşlar. oyunları uzun sürdüğü için hikayelerini kısaltarak, daha çok fıkralar anlatıp taklit yapmaya başlamışlardır. tiyatro ve sinemanın yaygınlaşmasıyla eski ilgisini kaybetmiş. meddahlar da hikâye anlatmayı bırakıp taklitlerle para kazanmaya çalışmışlardır.

meddahlık geleneği zaman içerisinde dönüşümler geçirerek cumhuriyet’e miras kalmıştır. ismail dümbüllü geleneksel meddahlardan kabul edilir. onun dışında münir özkul, erol günaydın, adile naşit, levent kırca’da yaptıkları gösterilerle meddah olarak anılmasa da büyük sanatçılardır.


not: tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. amacım güzel vakit geçirirken bir şeyler öğrenmek/öğretmek. youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

kaynakça