Osmanlı ve Fransa'nın Cezayir Üzerindeki Hakimiyetleri Gerçekten Birbirine Benziyor mu?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, geçtiğimiz aylarda sarf ettiği “Türklerin daha önce Cezayir’de oynadıkları rolü ve hâkimiyetlerini unutturma kabiliyetlerine hayranım. Sadece bizim sömürgeci olduğumuzu söylüyorlar ve Cezayirliler buna inanıyor.” sözleri ne kadar doğru? Kişisel bir yorumu paylaşıyoruz.
Osmanlı ve Fransa'nın Cezayir Üzerindeki Hakimiyetleri Gerçekten Birbirine Benziyor mu?

emmanuel macron'un cezayir konusunda yaptığı açıklamalar şöyle:

“cezayir’in fransa’nın sömürgecilik dönemi sayesinde ulus olduğunu” iddia eden macron, “fransız sömürgeciliği öncesinde cezayir ulusu var mıydı?” sorusunu yönelttiği bildirildi. macron, ayrıca “osmanlı döneminde cezayir fransa’dan önce osmanlı’nın kolonisiydi” ifadelerini kullandı. macron’un şu ifadeleri kullandığı da belirtildi: “türklerin daha önce cezayir’de oynadıkları rolü ve hâkimiyetlerini unutturma kabiliyetlerine hayranım. sadece bizim sömürgeci olduğumuzu söylüyorlar ve cezayirliler buna inanıyor.” kaynak 1 / kaynak 2

bu açıklamalardan sonra iki ülke arasındaki gerginlik arttı ve cezayir, hava sahasını fransız askeri uçaklarına kapattığını açıkladı.


hafıza tazelemek adına bir şeyler yazacağım

kendi ülkesinin cezayir'deki faaliyetlerini örtmek için saçmaladığı aşikar. keza cezayir'deki osmanlı sömürgesi ile fransa sömürgesini bir tutmak veya kıyaslamak apaçık mantıksızlıktır. 19. yüzyıla kadar ulus bilinci dünyanın neresinde vardı? cezayirliler 1830'lara kadar osmanlı idaresine karşı neden ayaklanmadılar? 19. yüzyıl öncesi ve sonrasındaki emperyalizm anlayışı aynı mıydı? cezayir, osmanlı'ya sözde bağlı bir ülkeydi. (bkz: garp ocakları) bu en başından en sonuna kadar böyleydi. çünkü merkezden çok uzaktaydılar. zaten osmanlılar cezayir'i kılıç zoruyla da almadılar. barbaros hayrettin paşa'nın osmanlı hükümdarına biatıyla beraber cezayir resmen osmanlı idaresine bağlandı. osmanlı'nın oraya doğrudan hükmetmesi neredeyse imkansızdı. bu sebeple osmanlı yönetiminin cezayir politikası kısacası şu olmuştur: "vergimi versinler sonra kendi içlerinde ne halleri varsa görsünler" merkezden belli periyotlarla cezayir'e beylerbeyi atamaları yapılırdı. bu durum ilerleyen yıllarda değişti, cezayir'deki yeniçeri ağaları (dayılar) yönetime gelmeye başlamışlardır. bu dönemde cezayir başka ülkelerle savaşlara girişmiş, anlaşmalar yapmıştır. örneğin 1815'te ingiliz donanması bir anlaşmazlık yüzünden cezayir'i bombardımana tutmuştur. cezayir'in bu serbest durumu osmanlı hükümetini defalarca zor durumda bırakmıştır. çünkü her şeye rağmen hukuken osmanlı'ya bağlı bir ülkeydi. bazı ülkeler osmanlı hükümetini sıkıştırmak amacıyla cezayir yönetiminin bazı olumsuz tutumlarından osmanlı'yı da sorumlu saymışlardır. 1830 yılına gelindiğinde cezayirli hüseyin paşa, bir görüşme esnasında fransa elçisine vurmuştur. bu bahaneyle fransızlar cezayir'e saldırmışlardır. bahane dememin nedeni: detaya gerek yok ama zaten fransa kralı x. charles cezayir'e çoktan gözünü dikmişti. sonuç olarak bu saldırının neticesinde de cezayir'de fransa dönemi başlamıştır. osmanlı yönetimi bu saldırıyı sadece protesto etmekle yetinmiştir.

Hüseyin Paşa

cezayir'de fransa idaresi başlar başlamaz yerli halkın elindeki araziler ellerinden alınıp avrupalılara karşılıksız bir şekilde verilmiştir. bu sayede cezayir'de avrupalı nüfusu yıldan yıla patlama yapmıştır. diğer yandan misyonerlik faaliyetleri artmıştır. fransızcayı etkin dil yapmak için çalışılmıştır. fransa durmaksızın yıldırma ve asimilasyon politikaları izlemiştir. 19'uncu yüzyılda bunlar yaşanırken ülkedeki yerli halkın isyan faaliyetleri de bir yandan sürmüştür. 20. yüzyıla gelindiğinde cezayir'de fransız idaresine karşı daha organize bir halde milliyetçilik odaklı isyanlar yaşanmıştır. isyanların şiddeti arttıkça fransa kuvvetleriyle cezayir milliyetçileri arasında kanlı çatışmalar başlamıştır. 1950'li yıllarda soykırıma varan epey kanlı çatışmalar olmuştur. fransa, nato desteğiyle cezayir'e asker yığmıştır. 1960'lara gelindiğinde charles de gaulle, cezayir meselesini noktalamak istemiştir. çünkü o dönemde dünyada bağımsızlığını kazanan, sömürüden kurtulan ülkelerin sayısı artmaktaydı. diğer yandan cezayir konusu fransa devletini fazlasıyla yormaya başlamıştı. fransız hükümeti ile cezayir geçici hükümeti görüşmelere başlamış, nitekim 1962'de cezayir'de referanduma gidilmiş ve bunun sonucunda da bağımsızlık kararı resmileşmiştir.

nitekim bu tarz kıyaslamalara kalkışmadan önce 19. yüzyıl öncesi dünyayı ve 19. yüzyıl sonrası dünyayı iyi kavramak gerekir

çünkü fransız ihtilali ve sanayi devrimi dünyanın çehresini fazlasıyla değiştirmiştir. iki dönem arasındaki zihniyetler, devletlerin amaçları ve bu amaçlar doğrultusunda güttüğü politikalar çok farklıdır. örnek olarak; bizans veya osmanlı'nın ırak'taki hakimiyeti ile yakın tarihteki ingiltere'nin veya abd'nin ırak'taki hakimiyeti aynı değildir. her ikisi de sömürü müdür? evet, sömürüdür. fakat zihniyetler, amaçlar ve en önemlisi dünya bambaşkadır.