Pilotların Aldığı Yüksek Maaşa Laf Etmeden Önce Tekrar Düşünmenizi Sağlayacak Bir Yazı

Pilotların aldığı yüksek maaşlar zaman zaman tartışma konusu olur. Tam da böyle bir anda Ekşi Sözlük'ün pilot yazarlarından "ready for departure", bakış açınızı değiştirebilecek bir yazı yazmış.
Pilotların Aldığı Yüksek Maaşa Laf Etmeden Önce Tekrar Düşünmenizi Sağlayacak Bir Yazı
iStock.com


bi düşünelim, sadece türkiye'de günde kaç tane trafik kazası oluyor. kaç tanesi ölümlü, kaç tanesi yaralanmalı. ve kaç tanesi haber oluyor, kaç haberi insanlar ciddiye alıp dinliyor, izliyor, okuyor. bir de uçak kazalarını düşünelim. yılda kaç tane uçak kazası oluyor, kaç gün boyunca konuşuluyor, afrika kabileleri dışında bu kazadan haberi olmayan bi tane insanoğlu kalıyor mu dünya üzerinde. peki neden bu kadar ses getiriyor uçak kazaları? çünkü uçak düştü mü çok büyük ithimalle ölü sayısı iki ya da üç basamaklı sayılarla ifade ediliyor. sadece bununla da kalmıyor, insanlar zaten korka korka bindikleri uçaklara olan güvenlerini yitiriyorlar. bir şirketin kazası, diğer şirketleri de etkiliyor. kazayı yapan şirket bir ihtimalle batıyor ama diğer şirketler de müşteri kaybediyor çünkü insanlar korkuyor. yani kazanın telafisi yok. el frenini çekip kenarda duramıyorsun neticede..

atatürk havalimanından bir günde kalkan uçak sayısı 1300 küsur. bakın sadece ahl'den kalkan uçak sayısı bu. ki türkiye hava sahası, avrupa ya da abd hava sahasına nispeten tenha bir hava sahasıdır. açın flightradar'ı bakın ingiltere, almanya üzerine. abd'ye hiç bakmayın bile, bilgisayarınız kasılır. öyle bir yoğunluk var. ve yılda bir tane, bilemedin iki tane uçak düşüyor. neden diye sordunuz mu hiç kendinize?


mükemmele yakın yapılan bir iş var ortada

çünkü hata demek onlarca ölüm demek. ve mükemmele yakın yapılan bu iş kimler tarafından icra ediliyor? büyük oranda pilotlar. bunun içine teknisyenler, hava trafik kontrolörleri de dahildir. ama yüzdeye vuracak olursak olayın neredeyse %70'i pilotların elindedir. teknisyen uçağın "uçabilecek" seviyede hazırlanmasından ve operasyona gönderilmesinden, hava trafik kontrolörü de hava trafiğinin emniyetli bir şekilde sürdürülmesinden sorumludur. pilot ise teknisyenin operasyona verdiği uçağın, hava trafik kontrolörünün yönettiği hava sahasında emniyetli bir şekilde hedef noktasına kadar götürülmesinden.

gelelim otopilota

otopilot da olmasa nereden vuracaksınız merak ediyorum da, neyse. bu pilotlar, bir uçağı kullanmaya başlamadan önce bir dizi simülatör sortisine girerek o uçağın yaşayabileceği bütün acil durumları çalışır ve öğrenirler. iş burada da bitmez, 6 ayda bir bu simülatör sortileri tekrardan tecrübe edilir ki unutulmasın, beceri kaybolmasın. ve bu acil durumların neredeyse hepsinde ne olur biliyor musunuz? otopilot gider. hidrolikler bozulur, otopilot gider. statik portlar tıkanır, otopilot gider (çünkü uçağı yanlış yönlendirir), pitot tube tıkanır, otopilot gider. uçağın jeneratörleri bozulur, elektrik aksamı kullanılamaz hale gelir, otopilot gider. adr bozulur, otopilot gider. vs. vs. olur ve otopilot gider. yaa ne kadar nazlıymış bu otopilotumuz da değil mi? öyledir işte.

her gün onbinlerce sorti yapılır bu uçaklarla ve tamamına yakını sorunsuz bir şekilde biter gider, ama bu acil durumlar olmaz olmaz, insan hayatında bir kere olur belki. onda da pilot yapması gereken bir tane şeyi atlarsa olay kırıma kadar gider. ve yüzlerce ölü. ve günlerce konuşulacak bir hadise. girilecek binlerce entry. ağlayacak binlerce insan. kapanacak bir şirket ve işsiz kalacak binlerce insan...


işin bir başka boyutu da, uçağın değeri

siz bir şirketsiniz ve elinizde yüz milyonlarca dolar değerinde uçaklar var. ve her sortide bu uçakları iki kişiye emanet ediyorsunuz. bu iki kişi, sizin yüz milyonlarca dolarlık makinenizi bir yerden bir yere götürüyor ve sonucunda size para kazandırıyor. siz olsanız bu insanlara bu parayı mı verirsiniz, yoksa geçim derdiyle uğraşacağı bir ücret verip uçağı uçururken bir yandan arabanın muayenesini kaç taksitle vereceğini hesaplayan bir pilot mu istersiniz? unutmayın, siz havayolu şirketisiniz ve pilotlarınız da savunmanın son hattı. kendisinden önce yapılan ve kendisinin yaptığı her hatayı, beklenmedik bir durum sonucu oluşacak olan arızayı düzeltmekle ya da hava durumundan dolayı değişen uçuş koşullarına göre uçağı kullanmakla sorumlu olan kişi bu. bir uçuşun başından sonuna oluşabilecek yüzlerce farklı senaryoyu yönetecek, gereken yer ve zamanda gereken müdahaleyi yapacak adam yani.

ki, pilotluk dünyada standardize olmuş tek meslek sanırım. doktorluk bile dünya üzerinde standart bir şekilde yapılan bir meslek değil. pilotluk ise dünyada aynı standartlarda eğitimi verilen ve aldığınız lisansla dünya üzerindeki bütün havayollarında işe girebileceğiniz bir meslek. bu yüzden türkiye gibi hak ettiğiniz parayı sittin sene alamayacağınız bir ülkede, pilotların hak ettikleri parayı almalarının yegane sebebi, o parayı vermeyen şirketlerin pilotlarını yurt dışındaki diğer şirketlere kaptırma tehlikesidir. thy bu parayı vermese, pilot arkadaş gider qantas'ta ya da alitalia'da ya da emirates'te uçar. bunun önünde hiç bir engel yok. bu yüzden işveren istemeye istemeye bu parayı vermek zorundadır türkiye'de.


bir başka açıdan bakacak olursak, pilotun psikolojisinin iyi olması, maddi probleminin olmaması gerekir

çünkü bu adamın bu uçağı kullanabilmesi için kafasında bir sıkıntının olmaması gerekir. havayolu şirketi de kendi etki sahasında alabileceği yegane önlem olan maddi önlemleri almakla yükümlü. pilot dediğiniz insan uçağa adımını attığı andan itibaren dünyanın geri kalanı uçuş bitene kadar unutulur. dünya sadece uçaktan ibarettir. öyle olmak zorundadır. benzine gelen zammı, elektrik faturasının kol gibi gelmesini, isteyip de bir türlü alamadığı arabayı, üniversitedeki kardeşine para gönderememesini, annesinin hastalığını, sevgilisinden ayrılmasını vs. düşünen bir pilot uçuşa konsantre olamaz. döngünün dışında kalır. döngünün dışında kalan pilot durumsal farkındalığını yitirir. durumsal farkındalığını yitiren pilot hataya açıktır. uçuşu takip etmezse, sistem bilgisi zayıfsa, prosedürlere hakim değilse ve bir de durumsal farkındalığını yitirmişse, allah sizi korusun..

kısacası, pilotun kafasını boş, gönlünü hoş tutmak gerekir

ki işini hatasız yapabilsin. bir de havacılık sektöründe olan insanlar bile bunların çoğu zaman farkında olamazken, siz değerli sözlük yazarlarına bu farkındalığı aşılamak çok zor. yapılan iş gerçekten çok zor. insanın mental kapasitesini çok çok zorlayan bir iş ve bir anlık konsantrasyon kaybının tekrar kazanılması dakikalar alıyor. çünkü uçaklar çok hızlı ve zaman çok çabuk akıp gidiyor. siz pilot olarak kaybettiğiniz konsantrasyonunuzu geri kazanmaya çalışırken bir yandan da akıp giden uçuşa yetişmeniz gerekir, ki bunun için de uçağın önünde olmanız lazım. ama dediğim gibi, bu makinalar çok hızlılar.

tabi bir de bir arıza meydana geldiğinde mala bağlamak ya da paniğe kapılmamak lazım, ki yolcu olarak tecrübe ettiğiniz üzre, motorlardan gelen sesteki en ufak bir değişimde, en ufak bir titremede, minik bir türbülansta, azıcık bir g kuvvetinde gözlerimizin hemen kabin memurlarına gittiğini biliyoruz. yolcunun bu kadar panik olduğu bir ortamda, "gerçek" bir arıza durumunda insanın sakinliğini koruması için çelik gibi sinirlere sahip olması gerekir. sakinliğini koruyamayan pilot zaten uçağı olduğundan daha beter bir duruma sokar. bu yüzden o koca aleti acil durumlarda sakince indiren pilotlara bu parayı çok görmeyin bence. gereksiz yani. pilotlara verilen parayı konuşacağınıza, size verilmeyen parayı konuşun. hakkınızı alamadığınızı düşünüyorsanız, hakkını alanların parasına göz dikmeyin. tutarsızlığın yanında, hak ettiğiniz parayı vermeyen patronlarınızın ekmeğine yağ sürmekten başka hiç bir şeye yaramaz bu tavır. siz hakkınızı alamamaya devam edersiniz sadece.