Sahtekar Yarasaların Mağaradaki Diğer Yarasalar Tarafından Dışlanması

Toplu halde mağaralarda yaşayan memeli hayvanlar olan vampir yarasalar hakkında oldukça ilgi çekici bir bilgi.
Sahtekar Yarasaların Mağaradaki Diğer Yarasalar Tarafından Dışlanması

vampir yarasalar toplu halde mağaralarda yaşayan memelilerdir. vampir yarasalar bir mağara bulur ve bu mağaraya yuva kurarlar. bu yuvada komünist bir düzen işler. yuvaya yerleşen yarasalar aynı zaman aralıklarında eşleriyle çiftleşir ve doğururlar. belirli zaman aralığında mağara yavru yarasalarla dolar ve bu yavru yarasaların hepsi insanlardaki ana okulları gibi ortak bir alanda toplanırlar.

gece vakti olduğunda vampir yarasalar mağaradan çıkıp uyuyan hayvanların kanını emerek ağızları tamamen kan dolu ve şişmiş halde yuvaya geri döner. şişik ağzında taşıdığı kan ile yavruların olduğu yere gider ve bütün yavrulara ağzındaki kanı eşit miktarda dağıtır.


bunu mağarada yaşayan her vampir yapar ve böylelikle mağaradaki bütün yavrular beslenebilir. bu sistem sayesinde her yarasanın çocuğu toplumsal güvence altında olur ve yarasalar soylarını devam ettirebilirler.

bu fenomeni gözleyen biyologlar " eğer bir yarasa çalışıyormuş gibi yapıp diğerlerini kandırırsa ne olur?" sorusunu sorup bunu denemeye karar veriyorlar.

bir mağaraya girip mağarada halihazırda yavrusu olan bir yarasayı alıyor ve laboratuvara götürüyorlar. laboratuvarda ağzının içine ağzını sürekli açık ve sanki kan doluymuş gibi şişik tutarak ağzında kan biriktirmesini engelleyecek bir mekanizma takıyorlar. bunu yaptıktan sonra da yarasayı mağaraya götürüp bırakıyor ve kameralarla olayları kaydediyorlar.


götürülen yarasa gece olduğunda mağaradan dışarı çıkıp kan emmeye gidiyor. ancak ağzı sürekli açık ve şişik olan yarasa kan emmek istediği hayvanları ısırsa bile yolda giderken ağzına aldığı bütün kanlar dökülüyor ve yarasa mağazaya dolu gibi görünen boş bir ağızla dönüyor. ağzında kan olmadığının farkında olmayan yarasa yavruların yanına gidip herkesin ağzına eşit miktarda kan dağıtmaya çalışıyor ancak ağzında kan olmadığı için yavrular havasını alıyor.

yavrulara kan verirmiş gibi görünen ama aslında hava veren bir yarasa olduğu sürüde fark edilince ne oluyor dersiniz? mağarada yaşayan diğer yarasalar geceleri topladıkları kanı yavrulara eşit dağıtmaya devam ediyorlar. sadece bir ayrıntı var. bu yarasalar topladıkları kanı hava dağıtan yarasanın yavruları hariç bütün yavrulara eşit miktarda dağıtıyorlar. durum böyle olunca hava dağıtan yarasanın yavruları aç kalarak ölüyor ve bu yarasanın soyu al gülüm ver gülüm kuralına uygun davranmaması gerekçesiyle tükeniyor.


bu olaydan sonra buna benzer sayısız deney ve gözlem yapılıyor. aynı durumun benzerleri balıklarda, kuşlarda, primatlarda ve nice türde tekrar tekrar gözlemleniyor. böylelikle iyi-kötü kavramının insanlara özel bir şey olmadığını, bir doğa kanunundan ibaret olduğunu öğreniyoruz. 
...

reciprocal altruism adlı doğa yasasının temelleri olan oyun teorisinin ve tit for tat mantığının sadece insan toplumlarında değil, doğanın her yerinde gözlemlenebileceğini kanıtlayan bir olay bu. reciprocal alturism, birbiriyle akraba olmayan canlıların tit for tat kurallarına uyarak hayatta kalabilmek için yardımlaşması demektir.

tit for tat kavramı ingilizceden türkçeye bana ne ise sana da o şeklinde çevrilen ama benim al gülüm ver gülüm şeklinde yorumlamayı tercih ettiğim bir söz öbeğidir. doğada iyi insan ya da kötü insan diye bir şey yoktur. yalnızca doğa kanunları, bu kanunlar gereğince şekillenen çevre şartları ve bu çevre şartlarına adapte olup hayatta kalmaya çalışan canlılar vardır.

canlıların çevre şartlarına adapte olabilmesi için işbirliği yapması gerekir. akrabalar ortak gen taşıdıkları için birbirlerine karşı karşılıksız sevgi ve fedakarlık besleyebilir. örneğin bir anne karşılığında hiçbir şey almadan çocuğunu yıllarca besleyip ona zaman ve enerji harcayabilir.

ancak akraba olmayan canlıların işbirliği yapabilmek için al gülüm ver gülüm kanununa uymaları gerekir çünkü uymazlarsa soyları tükenir. eğer verdikleri zaman almaz, aldıkları zaman da vermezlerse soylarını devam ettiremezler. bu sebepten çevreye ve topluma uyumlu canlının aldığı kadar vermesi ve verdiği kadar alması gerekir.

kaynak: stanford üniversitesi robert sapolsky insan davranış bilimi dersleri 2. ders
dersin yazıya dökülmüş hali: video transkripti
yarasalarla ilgili biraz daha okuma için: nat geo linki
ayrıca bkz: robert sapolsky