Satranç Canavarı Üç Dahi Kız Yetiştiren Acayip Baba: Laszlo Polgar

Üç dahi kız yetiştiren Macar satranç ustası ve pedagog Laszlo Polgar, görüp görebileceğiniz en enteresan babalardan biri.
Satranç Canavarı Üç Dahi Kız Yetiştiren Acayip Baba: Laszlo Polgar
Laszlo Polgar ve kızları

laszlo polgar, macar bir satranç hocası ve eğitim psikoloğu. aslında bildiğiniz bir deliydi laszlo. daha çocuğu olmadan 'dahi nasıl yaratılır' minvalinde kitap bile yazmıştı. projesini hayata geçireceği kadının peşinde dolaşıp onu ukrayna'da bulmuştu. klara'yla evlendi ve çoluk çocuğa karıştı. polgar markası işte böyle doğmuştu.

Klara ve Laszlo

ilk çocuk zsuzsa idi. zsuzsa üç yaşında özel olarak yetiştirilmeye başlandı. okula gitmedi. satrançta müthiş bir noktaya geldi.

ikinci çocuk sofia hanlara, hamamlara, olmadı şampiyonluklara ulaştı. 

son kız judit polgar ise ablalarını aştı, elosu 2700'ü aşmıştı. hal böyle olunca da, kadınlarla oynamayı bırakıp erkeklerle çarpışmaya başlamıştı. anad'mış, kasparov'muş demeden onları bir güzel tokatlayan kız laszlo, babanın zirve noktası olmuştu. judit, tarihin en güçlü kadın satranç oyuncusu olarak anılıyor.

Sofia, Judit, Susan

tabii aradan geçen yıllarda baba kendi eğitim sistemini de mükemmelleştirmiş ve istediğini yaratmıştı. üç kız kardeşin de dahi olduğu varsayımından hareketle, evde dahi yetiştirmek mümkün, söylemedi demeyin. 

laszlo'nun annesinin auschwitz'den kurtulmayı başardığını okumuştum bir yerde. hikâyeye bunu da ekleyince, sanki taşlar tamamlanıyor, masal da böyle bitiyor.

amerikalı olsa daha ünlü olurdu diye düşündüğüm bir pedagog laszlo polgar. bu adama dr. frankestein suçlaması yaparlar. tam bir bilim adamı gibi soğukkanlılıkla hareket etmiştir, teorisini kanıtlamak için.

home-schooling dedikleri okuldan bağımsız evde kendi imkanlarıyla eğitim verirken, çocuklarının sosyal bakımdan geri kalacağı suçlamasıyla karşılaşmış. zamanın macar otoriteleri epey üzerine gitmiş. fakat o sosyal bakımdan geri kalacak dediği çocuklar, 12 yaşına geldiğinde farklı ülkelerden davet alıp bir çok yetişkinin alanda ancak hayal edeceği başarıları kazanıyordu. ihtiyaçlar hiyerarşisinde, önemsenmek, saygı görmek kısmı tavandı anlayacağınız.


zira çocukları da her fırsatta baskıcı değil, tam aksine son derece sağlıklı ve destekleyici ortamlarda büyüdüğünü dile getirir. kız kardeşlerden özellikle judit polgar en iyi zamanlarında canavar gibi bir şeye dönüştü oyun gücü olarak. taktiksel kuvveti müthiş seviyelerdeydi. ortanca kendi keyfinden bırakmış. hadi onu geçelim de, susan ve judit, macaristan'ı aşan ünleriyle, eğitim cdleri, okuları, profesyonel destekleriyle dünyada ekol alanlarında.

olayı satranç değil, herhangi bir aktivite olarak düşünelim. sıradan bir okul hayatı geçirseler ve böyle vizyoner bir baba olmasa, bu şöhrete ve güce ulaşacaklarını düşünebilir miyiz? imkansız.