Savaş Tarihi Boyunca Sandığınızdan Çok Daha Önemli Olan Silah: Donanma Topu

Donanma toplarının önemi ve günümüze kadarki tarihine dair oldukça nitelikli bir yazı.
Savaş Tarihi Boyunca Sandığınızdan Çok Daha Önemli Olan Silah: Donanma Topu

ingilizce askeri denizcilik literatüründe "naval artillery, naval gun" veya toplar uzun bir süre su üstü harp gemilerinin ana silahlandırmasını oluşturduğu için "main armament" olarak geçen silahlardır bunlar. günümüzde güdümlü mermiler, denizler üstündeki hava hakimiyeti gibi muhabbetler sonucu önemleri azalsa da hala kullanılmaktadırlar, en azından yakın tarihte vuku bulan en büyük deniz savaşı olan falkland savaşı, bize topların hala ömrünü doldurmadığını gösterdi. ayrıca ciws'lerde gemi konuşlu ve seri atımlı toplar, gemilerin hava savunmasında önemli bir rol üstlenir.

işin tekniğine gelince

esasen top, oldukça kapsamlı bir silahtır. uzun uzun donanma toplarında yelkenli gemilerden modern zırhlılara kadar kullanılan topları, topçu atışlarını, topların karakteristiğini vb. tek tek yazmaya kalksak deniz harp okulu matbaasına verip kitap haline getirmemiz gerekir. bu yüzden yüzeysel bir yazı olacaktır. çünkü ateşli silahların ortaya çıkışından 1945 sonrasına kadar deniz harbinde ana silahlandırmayı topçunun oluşturması, bu aletlerin askeri denizcilik tarihinde ne denli yeri olduğunu açıklar sanırım. bu yüzden kısaca söz edeceğim.

öncelikle söyleyelim ki, savaş gemilerinde karacılarda olduğu gibi hayvani güçte topçu unsurları bulunmaz. karacılarda topçunun kullandığı çap 105-155 mm çekili/kundağı motorlu obüsler iken savaş gemilerinde, zırhlıları ve eski ana muharebe kruvazörlerini saymazsak bu çap genellikle 40-100 mm arasındadır.

akdeniz, demirden imal edilmiş toplar ile donatılan savaş gemilerine 13.yüzyıl'da ev sahipliği yapmaya başlamıştır. oldukça düşük çap ve kalibreleri ile bu toplar, gemilerin birbirine bordalamaları şeklinde cereyan eden ve karadaki çatışmalardan çok da farklı olmayan deniz muharebeleri sırasında ana silah olarak kullanılmıştır.

15.yüzyıl'a gelindiğindeyse topların kullanımını etkileyen önemli gelişmelerden biri gerçekleşir. fransızlar tarafından top lambozları bulunur. daha büyük ve ağır olmalarının yanı sıra öncüllerine göre daha güvenilir olan bronz toplar, lambozların ortaya çıkışıyla birlikte gemilerin alt güvertelerine yerleştirilmeye başlanır.


savaş gemilerinin güvertelerinde çok sayıda ve çeşitli çaplarda topun boy göstermeye başlaması, özellikle kalyon ve benzeri sınıftan büyük tonajlı gemileri tam bir savaş makinesi haline getirmiştir. fakat lambozlarda konuşlandırılmış toplar da çeşitli etkenlerle sınırlandırılmak zorunda kalmıştır. namlu soğutma sistemlerindeki yetersizlik ve ağızdan dolma metodu, yaklaşık 15 kilogramlık ikinci gülleyi 4 ila 8 dakika sonra hedefine gönderebilmesini beraberinde getirmiştir. namlu çıkış hızları 500m/s olsa da hiç patlayıcı taşımayan bu güllelerin etkileri oldukça sınırlı kalmıştır. ahşaptan inşa edilen gemilerin imhası için yeterli olan gülleler, karadaki hedefleri karşısında çoğu kez etkisiz olmuştur.

1686'ya gelindiğinde, fransız kraliyet donanması'nın osmanlı hakimiyetindeki cezayir'e giriştiği taarruz, top sistemlerinin karadaki hedeflere karşı da etkili bir şekilde kullanılabileceğinin ilk örneği olarak tarihe geçmiştir. bu taarruz esnasında fransızlar tarafından ilk defa gemi üzerinde konuşlandırılmış havanlar kullanılmıştır (monitör).

havanlardan atılan fitili ateşlenmiş bombalar, 30 saniye civarında süren uçuşunu sonunda yaklaşık 3000 metre menzile gönderilebilmiştir ki, her ne kadar havan da olsa 3000 metre 1686 standartlarında topçuluk için, hele ki donanma topçuluğu için önemli bir adımdır. bu bombaların kalelerin içinde veya şehirlerde yarattığı hasar ise oldukça büyük olmuştur. üst güvertede konuşlandırılabilen bu namlulular, uzun yıllar göreve devam etmiştir. havan ile donatılmış gemiler, kara hedeflerine karşı etkili olsalar da bu silahın kabiliyetleri sınırlı kalmıştır.

1829'da ise askeri denizcilik ve elbette topçuluk için bir devrim gerçekleşir

fransız bir topçu subayı olan henri-joseph paixhans, geliştirdiği paixhan topu ile ilk defa donanma toplarına patlayıcı mermi özelliği kazandırır. öyle ki bu durum, ahşap gemilerin sonunu getirmiş ve denizlerde "zırhlı", daha doğru bir tabirle bildiğimiz anlamda yamato, bismarck ve devasa toplar taşıyan zırhlılar değil, "ironclad" denilen savaş gemilerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. zira paixhan topu, ahşap gemiler üzerinde denendiğinde patlayıcı özelliği sebebiyle bu gemiler üzerinde oldukça ölümcül etkiler yaratabilmekteydi. bu durum dönemin tüm donanmalarını "ironclad" isimli zırhlı savaş gemilerinin inşasına ve elbette donanma topçuluğunun ıslahına itmiştir.

paixhans topu ile doğan modern topçuluk, doğrudan atış yapabilen ve çarptığı noktada infilak eden mermiler, bu özellikleri ile havanların yapamadığını yaparak muharebe alanına yeni bir soluk getirmiştir. bu silahın üstünlüğünün ilk kanıtlandığı yer, (maalesef) osmanlı ve rus donanmalarının kırım savaşının hemen öncesinde karşı karşıya geldiği ve osmanlı donanması'nın üçüncü kez batırıldığı sinop baskını olmuştur. 1853'te gerçekleşen muharebenin karakteristiğine bakıldığında, patlayıcı taşıyan top mermilerini ateşleyen rus savaş gemileri, bu kabiliyete sahip olmayan osmanlı donanması'nı bir gemi haricinde tamamen imha etmiştir. keza sinop'ta türk müstahkem mevkilerinden yapılan topçu atışları da osmanlı imparatorluğu'nun 19. yy'da topçulukta geri kalmasına bağlı olarak deyim yerindeyse zırhlı ve buhar tahrikli rus gemilerine çizik bile atamamıştır.

Sinop Baskını'na dair bir temsil.

ahşap gemilerin de sonunu getiren bu gelişme, çelik zırhla kaplanmış gemilerin gelişiminin önündeki yolu da açmıştır

gemi inşa tekniklerinde yaşanan değişimler sonucunda daha sağlam hale gelen ve giderek daha fazla zırhlandırılan gemilere zarar verebilmek için, topçu mühimmatının hızı ve çapının da artırılması gerekmiştir. o yıllarda halen barut kullanılması namlu çıkış hızının artmasına engel olduğundan, mermi ve namlu çapının arttırılması yoluna gidilmiş ve daha büyük çaplı topların üretimi için kıyasıya bir rekabet başlamıştır

20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve deniz kuvvetlerinin ağır abileri diyebileceğimiz dretnot tipi muharebe gemileri, güvertelerindeki zırhlı kulelerin içinde taşıdıkları devasa topları ile muharebe sahasına hükmetmeye başlamıştır. bu devasa topların hedefe yönlendirilmesinden ise gemilerin en yüksek noktasında bulunan zırhlı bir kafesin içinde görev yapan subay ve personel sorumlu olmuştur. bu sayede o zamana göre modern optik telemetreler de kullanılarak onlarca km uzaklıktaki düşman gemileri ateş altına alınabilmiştir.

askeri tarihte zırhlı dediğimiz hantal ve devasa yüzen kalelerin genellikle zamanının geçmesi salt ve dar bir bakış açısıyla sadece deniz-hava filolarının, uçak gemilerinin ortaya çıkmasına bağlansa da, zırhlıların zırhlı yapan o devasa topların etkisini bir sorgulamak gerekir.

napolyon, "tanrı en iyi topçu birliğinin yanındadır" derken aslında topçunun muharebe alanındaki öneminden değil, topçuluğun gerektirdiği yetenekten söz eder.

şöyle ki, topçu sınıfının amelelik olduğu zamanlarda öyle ateş idare bilgisayarı, atış kontrol radarı gibi sistemler olmadığı için ileri gözetleyici konumunda olan personelin tüm atış hesaplamalarını elle yapıyor olması, ana gücünü toplarından alan savaş gemileri için bir sorun olagelmiş, zaten karada bile o dönemler topçu atışlarının isabeti için çok ince yapılan hesaplar, deniz yüzeyinde tam bir matematik kanseri haline gelmiş ve sonuçta zırhlılar dönemini kapsayan 1905-1945 yıllarında savaş gemilerinin topçu atışlarının isabet oranı %5'in altına düşmüş, topçu salvolarının isabeti için mürettebatın epey bir mermi harcaması gerekmiştir.

ikinci dünya savaşı ve sonrasında inşa edilen savaş gemilerine yerleştirilmeye başlanan radar donanımlı atış kontrol sistemleri sayesinde başarı oranı iyileştirilse de hiçbir zaman topçu atışları, örneğin güdümlü mermiler gibi istenen isabet oranına ulaşamamıştır. ne karada, ne de denizde.

Bir Alman topu, 1916.

bu sorunsalı atış kontrol sorunsalı olarak açıklayabiliriz efendim

karadaki topçu unsurları bir yana, 1940'larda bir amerikan muharebe kruvazöründe görev yapan bir ateş idare subayı olduğunuzu düşünün. matematiğiniz çok çok iyi değilse, o zamanlar bu iş sizin için oldukça yanlış bir iş olurdu. bu sorunsal şudur :

eğer havanın sürtünme kuvveti, rüzgarın yönü ve hızı, mühimmatın ve silahın farklı özellikleri gibi diğer değişkenler olmasaydı, merminin hedefi vurmak için alacağı yol :

r = v. cos x . t

r: mesafe
v : merminin ilk hızı
x : atış açısı
t : uçuş süresi

şeklinde olurdu.

ancak atış kontrol sorunu atmosferin, silahın, mühimmatın ve hedefin konum ve koşullarının da dikkate alınmasını gerektirir. bu bağlamda, balistik biliminden ve çeşitli algoritmalardan yararlanmanın yanı sıra, savaş ortamında zamanın önemine bağlı olarak, bilgisayardan yardım almak ve atış koşullarını tespit eden alt sistemler kullanmak gereği doğar. burada biraz ateş idareden söz etmek gerekir. topçulukta masa başı takımıdır bunlar.

önlerinde harekatın yapıldığı haritada ileri gözetlemeden gelen bilgilere göre hesaplama yaparlar. mesela ileri gözetleme hedefi tarif eder bu adamlar hangi mermi ne yöne (milyem) kaç yükselişle kaçıncı barut hakkıyla gönderileceğini hesaplarlar.
bu hesaplamadan sonra çıkan sonucu atış takımına bildirirler. 610 milyem yükseliş 40 hassas tapa yüksek patlayıcı 4. barut hakkı gibi.daha sonra gelen isabet bilgisine göre düzeltme yaparlar bir nevi hesap makinesi gibi bir birimdir. elbette artık bu işlemlere yardımcı cihazlar vardır.

zırhlılar döneminde de atış kontrol, ateş idare bilgisayarı ve cihazları ve topçu atışına yardımcı hiçbir dijital ekipman bulunmadığı için de savaşta, hele ki deniz savaşında saniyeler bile önemli haldeyken ve deniz yüzeyinde atış yapmak kara yüzeyinden çok daha zor olduğundan topçunun isabet oranı pek parlak degildi. uçakların ve denizdeki hava gücünün yanı sıra, bu "yüzen kalelerin" tarihe karışmasında topçuluğun bu handikapları da etkili olmuştur. hele ki deniz savaşında. dolayısıyla dönemin savaş gemilerinde ateş idare subayı, ileri gözetlemeden gelen verileri atış yapılacak noktaya/unsura göre hesaplayıp bunu atış takımına bildirmesi, denizin durumu (dalgalı olması vb), hava şartları ve en önemlisi vurulacak hedef hareketli bir hedefse bu hedefin yapacağı manevraları hesaplaması gerekmekteydi ki, bu durum özellikle zırhlılar döneminde tam bir beyin ameleliği halini almaktaydı efendim.

devam edecek olursak

ikinci dünya savaşındaki deniz muharebelerinde uçakların gösterdiği başarılar, büyük zırhlıların sonunu getirmiştir. iki donanmanın top düellosu biçiminde yapılan muharebe şekline son darbeyi ise güdümlü mermiler vurmuş, soğuk savaşa doğru başta abd olmak üzere donanmalar, kademe kademe ana gücünü toplardan alan zırhlılarını, kruvazörlerini hizmetten çıkarıp yeni su üstü platformları geliştirmeye başlamıştır.

gemideki namlulu sistemler, artık uçan hasım platformlara karşı kullanılmakta veya kara birliklerini desteklemektedir. bu da namluların çaplarının seri atış yapabilecek kadar küçülmesine neden olmuştur. (bkz: mk15 phalanx) (bkz: 20mm m61 vulcan) (bkz: ciws)

1982 falkland savaşına kadar olan süreçte güdümlü mermi ve hava savunma füzeleri gibi yeni teknolojilerin gölgesinde kalan topa, ingilizlerin yaşadığı acı tecrübeler sonucunda tekrar önem verilmeye başlanmıştır.

ingiliz kraliyet donanması, tip 42 sınıfı muhriplerine namlulu nokta savunma sistemi yerleştirmemiştir. tip 22 sınıfı fırkateynler sadece birkaç hafif namlulu topla donatılmıştır örneğin.

Tip 22 Firkateyn

gemilerinin üzerindeki füzelerine gereğinden fazla güvenen ingilizler, falkland adası'nın açıklarında bu hatanın faturasını ağır ödemiştir. adanın dağlık kesimlerinin radar tespit imkanını azaltması, orta ve uzun menzilli hava savunma füzelerinin kullanımını çok zorlamış; gemiler, arjantin uçaklarının neredeyse açık hedefi olmuştur. 30 mayıs 1982 tarihinde ingiliz kraliyet donanması'nın bölgedeki iki uçak gemisinden birine yol alan exocet güdümlü mermisi, tip 21 sınıfı hms avenger fırkateyninin mk8 topu tarafından 12.800 metre mesafede vurularak etkisiz hale getirilmiştir. diğer yandan adayı arjantin ordusu'ndan geri almak için harekete geçen ingilizler, falkland'a bir çıkarma harekatı düzenlemiş ve hemen ardından da üç hafta sürecek kara muharebeleri başlamıştır. ingiliz kraliyet donanması, 14 su üstü muharebe gemisi ile 63 kara bombardıman görevi icra etmiş ; adadaki birliklerin ilerlemesinde donanma topçusu önemli rol oynamıştır. savaş esnasında, dakikada 20 ila 25 mermiyi modern atış kontrol sistemleri sayesinde daha isabetli bir şekilde hedefe gönderebilen deniz topçusunun, kara birliklerinin kullandığı 105 mm çekili toplara kıyasla daha üstün atış desteği sağladığı gözlemlenmiştir.

gemide konuşlandırılmış topların savaş gemilerinin demirbaşlarından olduğu, bugün herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. yüksek teknolojiye sahip güdümlü mermilerin ortaya çıktığı günümüz muharebe ortamında, top sistemlerinin bakım ve kullanım kolaylığı gibi birçok artısı da mevcuttur. hedefe gönderilen mühimmatın maliyetinin, füzeler dahil çok sayıda silah sisteminden çok daha ucuz olması, gemi konuşlu topları vazgeçilmez hale getiren bir başka önemli nedendir.

bugün gemiye konuşlu tüm toplar, hava platformlarına karşı kullanılabilse de çok azı kara hedeflerine karşı etkili olabilmektedir. geleceğin deniz muharebelerinin kıyı sularında geçeceği varsayımı ve karadaki birliklerin desteklenmesi gerekliliği (naval gunfire support), dış politikada bir baskı unsuru oluşturmak için askeri gücün karşı tarafı açık bir şekilde tehdit etmesi olarak tanımlanan gun boat diplomasisinin tekrar icra edilmesini gerektirmektedir.

gun boat diplomasisinin tekrar icrasına başlanması ile doğru orantılı olarak top sistemlerinin gelişimi de sürmektedir. bugün büyük ar-ge çalışmaları ile bundan neredeyse 7 asır önce savaş gemilerine ilk kez konuşlandırılan top sistemlerine yeni kabiliyetler kazandırma çalışmaları devam etmektedir. soğuk savaş yıllarında küçülen namlu çapı ve kalibresi, günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda, tekrar 155 mm çapına doğru büyütülmeye çalışılmaktadır.

diğer taraftan mühimmatını ses hızının yedi kat üzerinde bir süratle hedefine gönderebilen elektromanyetik raylı toplar üzerindeki çalışmalar da devam etmektedir. belki de önümüzdeki 10 sene içerisinde bunların ilk örnekleri, gemilerin güvertelerindeki yerlerini alacaktır...

Gemileri Müttefikler Tarafından Paylaşılmasın Diye Kendi Kendini Batıran Alman Donanması