Sedat Peker'in 8. Videoda Anlattıklarının Özeti
- mekan yine değişmiş. arka planda yazı tahtası durmakta. bu kez kitap olarak mario puzo'nun aile isimli kitabı var.
- klasikleşmiş 'yoklama alarak video açılışı yapma' ritüelini gerçekleştirdi. bu esnada söz bakan soylu'ya getirdi. habertürk yayınındaki kadın iç çamaşırı ve çocuk pornosu söylemlerine karşılık ''ben 100 bin sene düşünsem, bir örnek verirken aklıma çocuk pornosu gelmez'' dedi ve ardından olayı sigmund freud çerçevesinde incelemeye başlıyor. ''freud bunu psikanaliz temel ilkelerinde bilinçaltının dışavurumu olarak inceliyor'' dedi. ardından da psikolojisinin bozuk olduğunu söyledi ve ''süleyman, bundan sonra bana doktorum diyeceksin'' dedi.
- çektiği videolarla ilgili konuşmaya başladı. ''benim videolarımı şüpheyle izleyin'' dedi ama bir yandan da ''ben sizinle bir akit yaptım, yalan söylemeyeceğime dair'' de dedi ve lafı çakma solculara ve gazetecilere getirerek ''benim söylemediğim şeyleri söylemiş gibi gösteriyorlar'' dedi. kendisiyle alakalı dönen haberlere yine joseph goebbels'in ''aynı yalanı defalarca tekrarlarsanız toplumun buna inanmasını sağlarsınız'' sözüyle karşılık verdi ve ''ben goebbels'in taktiklerini bilirim'' dedi.
- 7. dakikada medyanın ne türden bir yalan inşa ettiğini söyleyerek geçmişteki hükümetlerde yaşanmış, kendinin de içinde bulunduğu birkaç skandaldan bahsedeceğini söyledi. ''biz bunları yaparken gazeteler temiz toplumdan bahsediyordu'' dedi.
- 8. dakikadan sonra ise abdülkadir selvi'nin şu köşe yazısından girdi ve yaşananlara hayıflanarak ''tayyip abi bunca belgeye ve kanıta rağmen bana değil, onlara inanmayı tercih etti'' dedi.
- kendisine yönelik ''filistin'e yardım etmiyorsun'' eleştirilerine birtakım yanıtlar vermeye başladı. filistin'de yaşanan olaylar için şöyle söyledi: ''azerbaycan'a siha gönderdik, orada soccar(şirketin adı) var, alt şirketler, petrol falan var. katar'a siha gönderdik, orada para var. filistin'de ve var? hamaset var, 'kardeşlerimizle beraberiz var'. e kardeşlerimizle berabersek on tane siha da oraya gönderseydiniz, niye yollamıyorsunuz? öyle cami çıkışlarında bağırmakla olmaz'' dedi. ''israil'e giden malları taşıyan gemilerin kimin olduğu belli, israil'den kimin o gemilerin, yazıhanesinin olduğu da belli'' dedi ve boykot edelim diyenler için ''ya boykotu bırak, onların malını taşımayı bırakın o zaman'' dedi.
- 15 temmuz için ''ben ilk gece sokaklardaydım, bastırmaya yardım ettim. ama sonradan beni kıl tüy adamların 15 temmuz hakkındaki açıklamaları yaparken korumam için görevlendirdiler ama ben gitmedim, ben kendimi yedirmem'' minvalinde şeyler söyledi. 15 temmuz davasına girmedi yani.
- 14. dakikaya doğru cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın kendisi hakkındaki konuşması için ''beni bulup getirmek gerçeği değiştirecek mi tayyip baba?'' dedi. ''madem ben uluslararası düzeyde bir komploysam bundan sonraki videoyu karşınıza oturup anlatacağım, ne zaman tanıştık, ne zaman görüştük... ne eksik ne bir fazla'' dedi. erdoğan'a ''abi sadece bir özür beklemiştim, bütün olanları anlattım, bunları sen bilmiyorsun, geri kalan herkes biliyor. ancak sen bunları görmek istemiyorsan, ben de vatan haini olarak anılmak istemem. ben vatan haini değilim, bunu en iyi sen biliyorsun. senin hiçbir gücün yokken ben vardım, onların hiçbiri yoktu. bir dahaki videoda konuşacağız tayyip abi, baş başa. insanlar dinleyecek, delillerle de anlatımlarımı doğrulayacağım'' dedi.
- dakika 16'da ''ben kutlu adalı cinayetini anlatırken deseydim ki türk kesimini kıbrıs rum kesimine satmak için bu organizasyon yapıldı, işte o zaman devlet yargılanırdı ama ben ne dedim? doğruyu söyledim, bir kriminal yapı var. bir ucu venezuela'da, bir ucu kıbrıs'ta bir ucu da türkiye'de.
- ardından yine ''ben deseydim ki, binali yıldırım başbakanlığı döneminde ülkeye sıcak para girsin diye özel gizli anlaşma bir yapıldı...'' (yani aslında bu kısımlardan anladığım kadarıyla 'devleti zora sokmam' düsturunu edindiğini yeniden vurguluyor ve olayları bu şekilde anlatmadığını, daha işlevsel olarak anlattığını ima ediyor. ardından da zekasını övüyor.)
- halil falyalı için ''hadi gidin alınsanıza! ama alamıyorsunuz değil mi? onda kasetler var, herkesi çekmiş o da'' dedi.
- adam 19. dakikada kutlu adalı cinayetinin nasıl zaman aşımından çıkarılacağını ve dosyanın yeniden açılabileceğini yargıya anlattı, vay arkadaş.
- 22. dakikada olay tekrardan bakan soylu'ya geldi. soylu'nun habertürk yayınındaki tavırlarından dolayı bir hikaye anlatıp ardından da ona benzetim yaparak ''aradan sıyrıldı'' dedi. bu benzetimi yazmayayım şimdi, evimizden alınmayalım. görürsünüz sosyal medyada zaten. ardından da bakan soylu'nun iddiası olan peker ve dhkp-c bağlantısının yalan olduğunu falan anlattı. ardından peker, tecavüz ve 'fg plakalı araç, iddialarına yanıt verdi ve birtakım olaylar anlatarak yalanladı (yani kısacası soylu'nun habertürk yayınındaki iddialarını yalanladı, önemi yok) aynı zamanda o yayındaki gazetecilere fırça kaydı. ''lan 100 bin tane delil var, sorsanıza, nasıl gazetecesiniz siz?'' dedi. ama yine de merdan yanardağ ve ismail saymaz'a namuslu gazeteci dedi, onlar için ''tezgaha geldiniz'' dedi. veyis ateş için ise ''akp'nin adamı'' nitelemesi yaptı. 35. dakikaya kadar bu yayın hakkında konuştu. savcıların sorması gereken soruları vs. anlattı.
- dakika 35'te suriye konusuna giriş yapacağını söyledi ama öncesinde kürt meselesi hakkında biraz konuşmak istedi. öyle önemli şeyler anlatmıyor kürt meselesi hakkında, hepimizin bildiği şeyler. yani öyle secret, x-dosyavari şeyler anlatmıyor. abdullah öcalan için ''acayip bir yaratık'' nitelemesini yaptı. öcalan'ın ne tür bir şerefsiz olduğundan, kolpalıklarından falan bahsetti (onurlu kürtlere laf etmiyor). bunları anlatmasının sebebi sanırım suriye'deki kürtlerin, kürt yapılanmaların vs. işin içerisinde olması.
- kürt bölgeleri için ''oralarda uyuşturucu falan da hiç bitmez'' minvalinde bir şey söyledikten sonra mehmet ağar'ın derin pkk'cılarla da işbirliği içerisinde olduğunu iddia etti. (sadece dokundurdu, derine inmedi.)
- dakika 45'e doğru bu kez alevi konusuna girdi. sunni-alevi çatışmasının mantıksızlığın anlattı. olayı ta hz. hüseyin'den, hz. ali'den itibaren kısaca özet geçti ve marjinalleşen grupları referans almayın demeye getirdi.
- 50. dakikada tekrardan suriye meselesine geldi. ''mit tırları yakalandığında içindekilerin (silahların) türkmenlere ihtiyaç için gittiğini düşünüyordum (ilk başta halis niyetlerle düşündüğünü belirtti, tırların içerisinde peker'in kendine ait tırların da olduğunu söyledi). fakat bu silahların yollanılması meselesini tsk'nın ve mit'in değil, sadat'ın içindeki bir ekibin organize ettiğini iddia etti. (sadat'ı bilmeyenler hakkında kısa bir bilgilendirme yapayım. öncelikle sadat'ın sitesi'ni vereyim. kurusu adnan tanrıverdi emekli bir tuğgeneraldir ve cumhurbaşkanı erdoğan'ın bir dönem başdanışmanlığını yapmıştır, hatta şöyle bir haber bırakayım).
neyse, devam edelim. peker kendi parasıyla silah, araç vs. göndermiş o ara (bununla ilgili örnek bir haber bırakayım havuz medyasından). peker sonrasında (şok olduğum) bir iddia attı ortaya: kendi üzerinden gönderilen bu malzemelerin türkmenlere değil, el-nusra'ya gönderildiğini öğrendiğini söyledi. ''ben göndermedim, sadat'çılar gönderdi'' deyip güldü.
- sonrasında ise ''şimdi siz, suriye'de ticaret yapmak için ne yapmalısınız biliyor musunuz? metin kıratlı bey var, tam makamıyla söyleyeyim, cumhurbaşkanlığı idari işler başkanı, külliyede. şimdi ona gideceksiniz, ama böyle bir iki kamyonluk işler söylemiyorum, büyük işler'' dedi. yani sayın kıratlı'nın da ismini verdi. kıratlı'dan onay alındıktan sonra işin murat sancak ve ramazan öztürk'e bağlandığını iddia etti ve ''tüm hiyerarşi orada'' dedi. onlardan da onay alındıktan sonra gidilecek kişinin el-nusra'nın iktisat sorumlusu ebu abdurrahman (ebu şeymal ismini de kullanıyormuş) olduğunu iddia etti. tüm bunlardan sonra ''şu anda da ticaret böyle yapılıyor, biliyor musunuz?'' dedi.
murat sancak ile ilgili oda tv'de yayınlanan şöyle bir haber bırakayım sizlere.
- 56. dakika 22. saniyede ''berat albayrak nerede biliyor musunuz?'' dedi ve berat albayrak'ın hadımköy-beylikdüzü taraflarındaki murat sancak'ın evinde kaldığını iddia etti ve ''beraberler'' dedi. (lan neler oluyor böyle? şok üstüne şok geçiriyorum.)
- sonrasında tekrar suriye meselesine dönerek ''benim dediğimin dışında oralarda büyük çapta iş yapamazsınız'' dedi.
- 58. dakikada tekrar bakan soylu'ya döndü. ''son 4 yıllık içişleri bakanlığı döneminde ne kadar büyük holding, kurum ve kuruluş varsa bunun şirketine geçti biliyor musunuz?'' dedi ve başka bir iddia ortaya atmış oldu. (şirket dediği de bakan soylu'nun sahibi olduğu sigorta şirketi.)
''ya bu makam suistimal etmek değil mi? bu bile suç. yahu bir şirket nasıl büyür böyle bir anda?'' dedi. ardından ''o bakanlıktan ayrılacan da! tasmayı takacağım sülü! üzdüğün her çocuk için, her anne için, tasmayı boynuna takacağım!'' dedi.
- 60. dakikada libya ve mavi vatan olayına girdi. konuyla ilgili ismini vermediği bir bakanla tanıştığını söyledi. bir bakanlar kurulu toplantısında tanıştığı o bakan da varmış ve bir konuşma geçmiş toplantıda. toplantıda bir ara istifa eden ve istifasından vazgeçen libya başbakanı fayiz es-serrac ve bakanları varmış. iddiasına göre tanıştığı o bakan (peker'in tanıştığını söylediği) cumhurbaşkanı erdoğan'ın ihaleleri kafasına göre dağıttığını peker'e anlatmış. (serrac o toplantıdan sonra istifa etmiş sanırım) ardından ''ya niye 5-10 tane aile alıyor bu ülkedeki tüm parayı? niye halk fakir? ekonomimiz büyüyor, maşallah!'' dedi.
- 63. dakikaya doğru türk halkına ''sizi galeyana getirip sokacağa çıkın diyenler olacaktır, yapmayın. ya ben size, sizin patronunuz olduğunu öğreteceğim. siz tayyip abi!nin de patronusunuz, onun maaşını siz veriyorsunuz'' dedi.
- ''tüm bu konuşmalarımda devlete zarar gelmesin diye sabahlara kadar okuyorum, gözlerim çatladı, kan oturdu. lan devlete zarar vermek istesem iki kelimeyle kitlerim olayı, kimse de aksini ispat edemez!'' dedi.
- videonun geri kalanında da kendine yöneltilen iddialara karşı her zamanki gibi çürütücü ifadeler kullanıyor. ve bizden bir ricası varmış, bir şiir okumamızı rica etti, üstüne bastıra bastıra söyledi bunu. şiirin adı cyrano de bergerac'a ait olan istemem eksik olsun. ''orada bir bakan, bir de sarmaşık bölümü var. o bölüm beni çok etkiliyor. eğer orayı dinlerken içinizden bir ses 'lan! istemem eksik olsun' diyorsa, zamanın mekanın bir önemi yok'' dedi.
özeti tamamladım dostlarım. ortalık fena karışacak gibi bu açıklamalar sonrası, neler yaşanacak göreceğiz hep birlikte. sevgiler.