Sedat Peker'in 9. Videoda Anlattıklarının Özeti

Sedat Peker, bu sabah 9. videosunu yayınladı. 1 saat 24 dakikalık bu videoda anlatılanların özeti.
Sedat Peker'in 9. Videoda Anlattıklarının Özeti

- videoya klasikleşmiş, yoklama alma geyiğiyle başlıyoruz. sanırım mekan yine değişmiş, bir önceki videodaki odada değil gibi; pencereler uyuşmuyor.

- arka plandaki yazı tahtası yine boş fakat bu kez iki adet kitap var. ikisi de aynı yazara ait: mario puzo. ilki geçen videodaki aile, diğeri de münih'e kadar 6 mezar.

- ''niye 40 yaş üstü insanların söylemlerini ciddiye almayın diyorum biliyor musunuz?'' diye sorup ''televole'yi izlemiş, zehirlenmiş bir nesilden ne beklenir? akıl sağlığı yerinde olan bir adam izlemezdi bunu, bizden bir şey olmaz'' minvalinde bir cevap verdikten sonra konuyu can ataklı'ya getirdi. ataklı'nın şu videosuna sitem ederek ataklı'yı ''meşhur olmak isteyen, takipçi kasmak isteyen popçulara'' benzetti.

- ''bu işten (yani yayınladığı videolardan) kârı olan sizsiniz'' dedi türk halkı için.

- gençlere şu minvalde şeyler: ''ben bütün pisliği, yolsuzluğu, rezilliği anlatacağım, bu işlerin nasıl döndüğünü. bir nesil sonra iktidar siz olacaksınız. ne yapmanız ve ne yapmamanız gerektiğini öğreneceksiniz. bakın belediyeler nasıl soyuluyor size anlatayım mı?'' dedikten sonra ''şimdi bir b. başkanına rüşvet vermeye gittiğinde senden huylanıyor, senden parayı almıyor, ya bir kelek yaparsa, ya gizli kayıt alıyorsa? diyor ki bizim bir derneğiniz var, şu alt kuruluşa gidip oraya şu kadar yardım yap (1 milyon, 3 milyon, 5 milyon, fark etmez). sen gidiyorsun oraya parayı yatıyorsun, işte hayır işi için diyorlar (burada kahkahalara boğuluyor, ne kadar ironik amk) sonra da ne yapmak istiyorsan onu yapıyorsun''. ''hani süslü sülü'nün akrabası var ya onun gibi ama o dev olmuş, o bakanlık, bakanlar makanlar falan''. sonra belediye başkanlarının parayı nasıl cukkaladığını anlatmaya başlıyor. ''100 bin liralık bir iş var diyelim. güvendiği bir arkadaşına diyor ki git bu işe 1 milyonluk fatura kes. sonra 100 bin lirayı işe, 100 bin de vergi veriyorsa filan, 800 bin lirayı kılçıksız cebe indiriyor''.

- 9. dakikada da taşeron işi nasıl dönüyor peki deyip anlatmaya başlıyor. ''şimdi siz hep diyorsunuz ya beşli çete, onlu çete. şimdi onlara ihaleyi veriyorlar. kaç para? 1 milyar dolar, tamam. şimdi siz zannediyor musunuz onların işçileri var, osu var busu var. yok. bunların alt taşeron sistemi var. 400 milyon doları bu alt taşeronlara veriyorlar. 600 de kılçıksız bu tarafta, 600 milyon dolar''. ''alt taşeronun da alt taşeronu var, yav rezalet, vallahi komedi, samimi söylüyorum. tüm sistem bu şekilde çalışıyor''.

- ''yav ben doğruları söylüyorum, bana inanın'' dedikten sonra ''sedat peker'in dedikleri doğru çıkmaya başladı diyorlar. yav bir tanesi yalan çıksın elimi keseceğim diyorum zaten!'' dedi.

- ''şimdi bir korku iklimi var ya, bu korku iklimini aşmak için gazetecilere cesaret vermeniz lazım (namuslu olanlara)'' dedi. ''siz onlara cesaret verince, muhalefet partilerinin içinde de atarlı, yürekli tipler var, onlar da coşkuyu verince...baskıyı kuruca, oy vermeyiz filan. hoop bir gidecekler, her şey tık tık tık ortaya çıkacak''

- 11.30'da bakan soylu'nun engin sigorta adlı şirketi için ''lan şirketin %5700 büyümüş, 57 kat büyümüş. ulan dünyanın neresinde böyle bir şey var? erdal baba'ya 20 sene evvel sana arabayı sigortalatmaya getirdiğinde ona 'erdal baba' diyordun, şimdi erdal baba lazım değil ki!'' ''bugün senin son günün'' dedi.

- ''ulan beni nereden buluyorlar filan diye düşünürken öğrendim nasıl bulduklarını?'' deyip ''kaldığım yerlerin fotoğraflarını indirip, yükleyip eşleştirme yapıyorlarmış, öyle buluyorlarmış. o yüzden artık arka fonlarda böyle zevksiz şeyler olacak, kusura bakmayın dedi''. (sanırım google görseller, google lens muhabbetinden bahsediyor :d) ''saat gecenin 1'i ben bu videoyu çekerken. çoluk çocuk ne varsa geldik yeni bir yere yerleştik. ama biz ne yaşadıysak onların da çolukları, çocukları, torunları onları yaşayacak. şimdi onlar 20 senedir iktidardalar ya, bilmiyorlar bu rezilliği. dünyanın neresine giderlerse gitsinler onlar da yaşayacaklar bunu, tıpkı fetöcüler gibi'' dedi.

- peker kendisi için ''ona istihbarat yardım ediyor'' diyenler için: ''ulan mal! ulan beyinsizler! ulan çakma yorumcular! cia, mi6 bilmem ne! ulan onlar bana yardım etseler demezler miydi 'arka fonda sabit bir yerde video çek, bilgisayarda programlar var yerini tespit ederler diye!' namussuzsunuz ulan siz! internette bir tane çocuk yazmış 'abi yerini böyle buluyorlar diye'. ondan öğrendim. noldu lan mossad'ın, cia'in yardımı?'' dedi.

- geçmişte yaşadığı bir olayı anlattı: ''bir gün oğlum boğaç han kızlarımı ağlatmış. ama nasıl ağlıyorlar. elimdeki çatalı boğaç'a fırlatmamla koluna saplandı ve yanına gidip 'bir daha onları ağlatırsan seni öldürürüm!' dedim. ben baba olduğumu kız çocuklarımda hissettim. onları ağlatan oğluma ne yaptığımı öğrendiniz. kızlarıma silah çekenlere neler yapacağımı hayal bile edemezsiniz ama göreceksiniz''. (vay amk, adam tam sayko lan. bu da yapılmaz ki, yaptıysan da anlatılmaz ki)

- ''ben her şeyi planladım, tüm riskleri hesapladım. benden kurtuluşunuz ancak ölüm. beni öldürürseniz kurtulursunuz'' deyip gemileri yaktığını açıkça belirtti.

- 21. dakikanın 30. saniyesinden itibaren konuyu akit tv'ye getiriyor. kendisine yapılan ajan yaftalarına sitem ediyor. ''lan sülü, fındık kadar beyninle cumhurbaşkanı olmaya kalktın. ama beni satmasaydın olurdun'' dedi. ''şimdi bu akit tv'nin yazı işleri müdürü var murat alan. iyi, şerefli bir adam, dalga geçmeyeceğim. sadece bir şey diyeceğim. kardeşim sen saldırıya uğradığında hastaneye ilk gelenlerden biri ben değil miydim? en sevdiğim silahım 45'lik colt'umu çıkarıp sana... seni çocuğunun yanında dövdüler. bir baba çocuğunun yanında dayak yememeli. bir daha gelirse 'murat hepsini vur, sana cezaevinde ben bakacağım' demedim mi?'' dedi. ''ya şevki hocam ya (şevki yılmaz'dan bahsediyor) çocukluğumdan beri senin kasetlerini dinledim ben ya. ben cezaevindeyken sana dershaneler yapıyorsun, yurtdışından çocuklar getirtip kuran bülbülü yapıyorsun diye çoluğumun çocuğunun rızkını gönderdim ben sana ya. yav diyemedin mi 'ben bu adamı tanıyorum, her şeyi yapar ama ajanlık yapmaz' diye hocam ya!'' dedi.

- 27. dakikanın 40. saniyesinde konu doğu perinçek'e geliyor. ''aslında kibar bir adam filan ama psikolojisi bozuk vak vallahi diyorum. biz bunun yanına ne zaman gitsek oturtur bir şey ikram eder, su uzatır bilmem bir şey yapar. çok saygılı, siz de ona saygı gösterirsiniz. oturdunuz mu masaya yandınız zaten; cia böyle yaptı, cia şöyle yaptı. çin iyi, abd kötü. yav bana ne çin'den abd'den''. ''yaşı büyük. diyor ki mossad'ın kucağına oturmuş. şimdi ben lafı bir koyarım sana, o yaşında 80 yaşında utanmayacak mısın?'' dedi ve devam etti: ''bana dava açmış ona ülkücü katili dedim diye. sen ülkücüleri manşet yapmıyor muydun gazetende? gün geçmeden hepsini şehit ediyorlardı. diğer sol fraksiyonlardan kişileri manşet yaptığında kaç gün yaşıyorlardı? ev adreslerine kadar veriyordun sonra da hepsini öldürüyorlardı. ya hangi yüzle dava açıyorsun sen?'' pkk konusuna da değindi ve ''ya pkk kamplarını ziyaret etmişsin elinde çiçekle çiçek veriyorsun, şimdi de pkk'yı şöyle yapacağım. şu an pkk'yı o çiçek verdiklerin yönetiyor, var ya resimlerin'' dedi.

- 31. dakikada konu binali yıldırım'a da geldi. ''sayın başbakan, senin oğlunu korumana gerek yok ki. neden? adam 15 yılda kaç milyar dolarlık servet yapmış! biz sadece hollanda'daki ayağını biliyoruz onu da hollanda açıkladı diye. diğer ülkelerde kaç milyar doları daha vardı? millet 3000 dolar kazanamıyor adam 3 milyar dolar kazanmış ya! bıraksana, çocuğun senin gerizekalı mı? o konuşsun!'' dedi. konu test kitlerine gelince de ister istemez devreye düşkün abdülkadir girdi. peker abdülkadir selvi için ''yav hangi onursuz, hangi pislik, gurursuz, hangi aşağılık bir insan 150 kiloluk bir adam elinde torbayla kit götürmüş der ya? lan bu nasıl bir onursuzluk, bunu kim diyebilir lan! (burada gülüyor)'' kısacası çok fena giydirdi selvi'ye. ''.... 150 kiloluk adam elinde pazar filesiyle'' deyip gülmekten nefessiz kaldı.

konu çok uzadı. pkk'lıların türkiye'deki ayrıcalıklarından falan bahsetti, zengin kürtlerin vs. bunları kendisine ''pkk ile iş tutuyor'' diyenler için anlattı. bilinen mevzular yani. istanbul'da pkk bayraklarıyla konvoylar vs.

ardından ümmetin lideri mevzuuna değiniyor. öyle bir şeyin olmadığını, olamayacağını vs. anlatıyor. kısacası rte'ye dolaylı olarak rest çekti bu konuda. ''bizi ümmetin gaspçısı diye anmaya başlarlarsa şaşırmam!'' dedi.

- 50. dakikadan itibaren filmler kopmaya başlıyor ve konu 10 bin dolar alan milletvekiline geliyor. ''benim her ay 10 bin dolar yolladığım bir milletvekili yok ama daha çok yolladıklarım var'' deyip gülmekten nefessiz kaldı. ''çok ayıp ya? bana 10 bin doları nasıl yakıştırdınız siz?'' dedi ve ardından ''metin abiden, metin külünk'ten konuşacağız'' dedi. külünk'ün onu aradığını biden ile erdoğan görüşmesi öncesi videoyu yayınlamamasını söylediğini iddia etti. ''yav dedim abi, biden işi gücü bırakmış sedat peker'in videolarını mı izliyor? delirdik, hepten delirdik'' dedi.

başka bir iddia: iddiaya konuk kişi metin külünk'ün bir yakını olduğunu söylediği ömer külünk. tefeciler bir gün ömer külünk'ün 300 bin lira kadar parasına (aslında burası bir taşınamazmış ama para karşılığını söylüyor) çökmüş ve metin külünk peker'den onlarla (tefecilerle) konuşmasını istemiş. peker de ''abi ben zaten adımı unutturmaya çalışıyorum, tahsilat mı yapıyor diyecekler şimdi vs. kaç paraysa ben vereyim'' demiş ve işin sonunda 300 bin lirayı peker ödemiş. ''biz verirsek böyle veririz!'' dedi.

''veya almanya'daki o dernekler var ya? el altından rica ederdi(metin külünk) onlara para yollar mısın diye, el altından onlara para yollardım'' dedi. (dernek olayını bilmeyen için de şöyle bir haber bırakayım) ''ama öyle her ay yok. seçim zamanı geldiğinde arabasına para bırakırdım'' da dedi.

- 57. dakikanın 20. saniyesinde konu yıldırım demirören'e geliyor (pambıkören). ''şimdi biz gazeteyi bastık (hürriyet gazetesi baskınından bahsediyor, konuyu bilmeyenler için şöyle bir haber bırakayım) aydın doğan kargaşalardan korktu tabi, verdi yerleri, 750 milyon dolara. aslında bir tanesi o kadar para ederdi. cnn, hürriyet, kanal d bilmem ne hepsini aldık. bu 750 milyon doları ziraat bankası verdi. ziraat bankası kimin? devletin yani sizin'' dedi ve 750 milyon doların tek kuruşunu bile ödemediğini iddia etti demirören'in. ''ana parayı bırak, faizlerini bile ödemedi ya! şimdi teknik olarak orası sizin. gidin 'açın lan' burayı deseniz girersiniz. (tabi öyle bir şey yapmayın diyecek kadar da naif yürekli). o sene 10 milyon çiftçiye verdikleri kredi bu kadar (750 milyon dolar) biliyor musunuz? çiftçi borcunu ödeyemeyince traktörüne haciz koyuyorlar, bizim kanal d'yi haczden var mı hiç, duydunuz mu öyle bir şey?'' dedi.

''bunların parasız mal olarak aldıkları kanallarda sabahtan akşama kadar yalan inşa ediyorlar o tartışma programlarında'' minvalinde şeyler söyledikten sonra gençler için söylediğini yineledi: ''bunların hepsi bir blok, öğretiyorum size. yeni kuracağınız ülkede bunlar asla olmamalı'' dedi.

iddialar devam ediyor: geçmiş videolarında demirören için 'emanetçi' sıfatını kullanmıştı. niye kullandığını anlatıyor. iddiaya göre o medya grubunu meğerse albayraklar (serhat-berat) yönetiyormuş. ''buraları kişiliksiz zenginlerin üzerine yapıyorlar işte maymun gibi, yat ve kalk'' dedi.

iddiaya göre o paranın (750 milyon dolar+faizler) ödenmesi için de istanbul kemerburgaz'daki bir arsayı imara açıp demirören'in üzerine yapacaklarmış. gazetecilerin sorması gereken soruları soruyor: ''kemerburgaz'da imara açılmak üzere üzerinde çalışma yapılan bir bölüm var mı? var, ben söylüyorum size''

- 63. dakikadan itibaren olay veyis ateş ve süleyman soylu muhabbetine geliyor. bu kısmı anlatmadan önce videonun başından beridir sık sık bu olayı vurgulamıştı. ''dediklerim çıkmazsa kamerayı açıp elimi keseceğim. baskı kurun. muhalefet, gazeteciler bu olayın üzerine gidin'' diyordu sürekli, bakalım neymiş.

olaya girmeden önce şunu anlattı: habertürk'ün soylu yayının reklam arasında peker'in eski sağ kolum dediği erdal aras, veyis'i aramış ve demiş ki: ''o da tanıyor reisi, ben de tanıyorum, e sen de tanıyorsun, durdursana!''. ''ama onun asıl işi sedat peker'i bloklamaktı'' dedi.

iddia 1: ''kıymetli kardeşlerim, bodrum'da paramount otel var. (otelin adını tam anlayamadım, bilenler yazarsa sevinirim) o otelin sahibi kim? sezgin baran korkmaz. bu arkadaş türkiye'de de aranıyor abd'de de. o otelde kimler? ankara bölge idaresi başkanı esat toklu, koruma daire başkanı ekrem gülen, veyis ateş bir de muğla il emniyet müdürü. ''aranan adamın otelinde bunların ne işleri var, bu bile suç da asıl olay bu değil, anlatacağım'' dedi.

iddia 2: koruma daire başkanı ekrem gülen'in kendi döneminde tıpkı halit falyalı gibi kaset çektirdiğini iddia etti. türkiye'nin en önemli insanlarına koruma veren adamdan bahsediyor ve koruma olarak verdirdiği polislerin gizli kayıtlar aldıklarından bahsediyor.

iddia 3: ekrem gülen görevinden ayrıldıktan sonra türkiye iş bankasında göreve başlamış. ''parasını iş bankasına ödeyemeyen büyük oteller büyük araziler var ya, şimdi oraya operasyon''. iddiasına göre soylu iş bankasının yönetimini de fetö soruşturmaları kapsamında düzenlemiş. hatta iddiasına göre bakan soylu masak'ın (mali suçları araştırma kurulu) başkanını da fetö soruşturmaları kapsamında kendisine köle haline getirmiş.

geldik şimdi ''burası çok çok önemli, tekrar tekrar dinleyin!'' diye üstüne basa basa söylediği yere. söylediklerini aynen aktarmaya çalışacağım:

''5 aralık! resul hol, organize suçlardan sorumlu emniyet genel müdür yardımcısı abd'de aranan sezgin baran korkmaz'a telefon açıyor. duymuşsunuzdur, aslan diye geçen bir ermeni bir adam vardı. şu an cezaevinde bilmem kaç milyar dolar buraya gelmiş diye basından hatırlarsınız. bu adamı arıyor, içişleri bakanlığına çağırıyor. 5 aralık günü, saati de aklınızda tutun akşam ya da sabah. giriş 10.30, çıkış 12.30. aradaki konuşmayı anlatıyorum. sezgin baran korkmaz'ın 45 milyon dolar bir iş adamından alacağı var. süleyman buna diyor ki senin hakkında tahkikat yapıldı, dosya var. sen diyor yurtdışına çık. yukarının haberi var (cumhurbaşkanını kastediyor), sen bu parayı (yani 45 milyon doları) sil, sorun çıkacak. abd'den de büyük para gelmiş diye herkes biliyor ya! sezgin baran korkmaz 6 aralıkta yurtdışına gidiyor!''

buradan sonra da şunu diyor, aynen aktarıyorum: ''bundan sonra anlatacağım hiçbir şeyin önemi olmasa bile, içişleri bakanı resul hol'ün telefonuyla hakkında 6 aydır türk polisi tarafından da dosya hazırlanan bir adamı sezgin baran korkmaz'ı arayıp içişleri bakanlığına çağırıyor ve görüşüyor! sonra yurtdışına çıkıyor. sonra işler bozuluyor, hani 45 milyon doları kabul etti ya bizim sezgin baran, tırstı da ne yaptın adam devlet var karşısında, oteli de istediler. mübariz'e yaptılar ya hani!'' (yani bildiğin bakan soylu ve ekibinin adamın malına ve parasına çöktüğünü iddia ediyor)

''iş nasıl bozuluyor, onu anlatacağım! otelini istiyorlar ya, sbk bakıyor ki ulan her şey elimizden gidecek 45'le başladık şimdi de otel. bu dönmüyor türkiye'ye. 28 aralıkta operasyon yapıyorlar. 29 aralık ne biliyor musunuz? o 45 milyon doların ödenme günü, haciz olacak o gün. 28 aralıkta sbk'ın karısını göz altına alıyorlar, tıpkı benim evime girdikleri gibi. sonra bu veyis, yav ben bu olayı toparlayım diye arayan adamı veyis biliyor musunuz?'' dedi.

''aranan adamın oteline gidiyorsun, kalıyorsun, yüzbinlerce euro hesabı hiçbiriniz ödemiyorsunuz, ulan sonra adamı ağar'ın mübariz'e çöktüğü gibi çöküyorsunuz, ağar'dan öğrenmişler bu taktiği. ulan siz bu adamın arkadaşı değil misiniz, o otele gitmiyor musunuz devamlı? ulan yediğiniz kabı pisletiyorsunuz, siz adam değilsiniz!'' dedi.

yine iddiasına göre namuslu adam diye bahsettiği, o dönemin istanbul başsavcısı (belki halen görevdedir bilmiyorum) cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın yanına gidip bu işte bir karışıklık olduğunu, izin vermek istemediğini ve haberinin olup olmadığını sormuş. rte 'benim de haberim yok, kanun ne diyorsa onu yapın' demiş.

peker sezgin baran korkmaz'ı ''sakın adayı terk etme, dik dur!'' diye de uyardı tıpkı öncekileri uyardığı gibi. ''diğer listeler de bende. hangi hakim hangi savcı orada kalmış hepsini anlatacağım!'' dedi.

(bu videodaki en kritik nokta bence peker'in gazetecilere ve muhalefete sürekli 'baskı kurun, kayıtlar var, yüce divanda yargılanması gerek' demesi)

- peker videonun sonlarına doğru rte için çekeceği videodan bahsediyor. ''allah'a yemin olsun benimle mezara gidecek şeyler var ama pislik olmadığımı herkese öğreteceğim!'' dedi.

bu video ve özet de bu şekilde sona erdi dostlarım. özetleri özellikle duyma engelli dostlarım için çıkardığım unutulmasın. sevgiler.