Sevgili Bulmak Gittikçe Zorlaşıyor mu?

Instagram veya Twitter, hatta Okcupid veya Tinder gibi direkt olarak bir partner bulmanızı sağlayan sosyal uygulamaların çağında yalnızlık artıyor mu yoksa? Sevgili yapmak eskisine göre daha mı zor artık? Sözlük yazarlarının yorumlarını alıyoruz.
Sevgili Bulmak Gittikçe Zorlaşıyor mu?
Ted Mosby

sevgili bulmanın anormal derecede zorlaşması... aslında bunun doğrusu: sevgililiği sürdürmenin anormal zor olması. günümüzde abartmıyorum 1 hafta internet üzerinden uğraşarak en az 3-4 insanla sevgili olabilirsiniz. ama mesele yürütebilmek. seks dışında paylaşacak bir şeylerinin olması, dünya görüşü uyumu falan. asıl zor olan bu işte.

ilişkiye başlayan insanların şunları her gün 3 öğün tekrarlamaları gerekiyor.

1. “dışarda bu kızdan/erkekten daha güzel/yakışıklı, daha iyi (içini siz doldurun) karşı cins her zaman var ve var olmaya devam edecektir. ben bunu bilerek ilişkiye başlıyorum ve karşı tarafa sadık olacağım.”

2. “nasıl ki ailemle, arkadaşlarımla tartışmalar yaşıyorsam sevgilim ile de yaşayabilirim. dolayısıyla çözüm odaklı olmalıyım, problem yaratmak yerine müşterek faydamızı düşünmeliyim.”

3. “boktan bir hayatım varsa ilişki beni birden harikalar diyarına götürmeyecek. sadece sorunlarla beraber baş edebileceğim biri olacak yanımda.”

bunları içselleştiren çiftlerin ilişkileri ömür boyu sürer.

üniversitede psikoloji hocamız koca amfiyi karşısına alıp ciddi ciddi şunu anlatmıştı

eğer kendinize sevgili/eş bulacaksanız tam olarak üniversite zamanlarında bulmalısınız. eğer treni kaçırırsanız mezun olduktan sonra işiniz zor demişti. önce anlamsız buldum, sonra sebebini merak ettim. seçeneklerin sınırsız olmasıyla açıkladı tezini. üniversiteden sonra hiçbir zaman kendi yaşlarına bu kadar yakın birilerini bulamayacaksın, bulsan da seçenekler her zaman sınırlı olacak, bir süre sonra karşına çıkan herhangi biri -önceleri hoşuna gitmeyecek biri de olsa- kıymetlenecek çünkü bir daha karşına seçenek çıkacak mı bilemeyeceksin demişti. o zaman bu açıklama biraz aklıma yatmıştı ama şu an yüzde yüz hak veriyorum bu düşünceye. üniversitede sürekli gençlerin bulunduğu, yüzde doksanının bekar olduğu ortamlarda vakit geçiriyorsun zaten, arkadaşın arkadaşı, kulüpler, topluluklar, fakülte kafeteryaları derken dünya kadar network'ün oluyor. mezun olduğun an o tren kaçıyor, kaçmasa bile seferleri azalıyor.

fazla seçenek kafa karıştırır

bununla ilgili, özellikle ürün seçimi odaklı birçok çalışma var. bir insanın davranışı, önüne 2 seçenek çıktığı ve 200 seçenek çıktığı zaman oldukça değişiyor.

bizler tecrübe odaklı yaşayan varlıklarız. önünde sonunda karar veriyoruz ve verdiğimiz kararların sonuçları gelecekteki kararlarımızı etkiliyor. ancak fazla seçenek karşısında verdiğimiz kararlar artık gelişi güzel tarzında olduğundan, alınan sonuçlar vasat, derinlikten uzak oluyor; çünkü aklın bir kısmı diğer seçeneklerin potansiyel sonuçlarında kalıyor, seçimimizin sonuçlarını tam olarak görmeden terk ediyoruz aldığımız kararı. bu durum süreklilik gösteren bir hal alınca, aldığımız yeni kararlar da süreklilik gösteremiyor. azıcık bir negatif geri dönüşte, aklın bir köşesinde yer edinmiş, sayısı oldukça fazla olan potansiyel seçimlere yöneliyoruz.

örnekleme gerekirse: netflix'de film seçmek için ne kadar vakit harcadığınızı, izlemeye karar verdiğiniz filmden aldığınız zevkin öncesinde yaşanan kararsızlık sebebiyle ne kadar azaldığını, hatta daha filmin ilk 10 dakikasında hoşunuza gitmediği için direkt kapatıp başka bir film aramaya koyulduğunuzu hatırlayın. öyle anlar oluyor ki, bir filmin süresinden daha uzun vakitler geçiriyoruz bir film seçebilmek için.

ilişkiler de böyle bir hal almış durumda, sosyal medya sayesinde potansiyel seçenekler çok fazla. kimse tam olarak karşısındakini tanımak için efor sarf etmiyor; karşı taraftan gelen ve negatif olarak yorumlanabilecek bir durumda başkasına yöneliyor çoğu kişi, bazen buna bile gerek kalmıyor.

peki ne olacak? bence iki tarafta samimi şekilde iletişim kurma çabasında olursa bir şekilde olur bu iş. karşıdakinin samimi olup olmadığını, iletişim becerisi belli bir seviyede olan bir insan anlayabilir diye düşünüyorum. ben ilgimi çeken birisi olunca tanımak için efor sarf ediyorum, benzer bir karşılık görürsem eforum daha da artıyor. yok bu hissi almazsam, sonlandırıyorum iletişimi. denemeye devam beyler, bayanlar. yalnız geçmez bu hayat, iletişim kurmanın bu kadar kolay olduğu ancak yakınlık kurmanın bu kadar zor olduğu başka bir dönem olmasa gerek... hayatımızı s*ktin modernizm.

uzun çalışma saatleri

sevgili bulmanın anormal derecede zorlaşması, kanımca sosyal medyadan çok hepimizin çok uzun saatler köpek gibi çalışmamızdan ve kalan zamanın da önemli bir kısmını trafikte kaybetmemizden dolayıdır.

köpek gibi çalışmadığınız lise ve üniversite yıllarınızı hatırlayın. bir sürü etkinliğe gider, arkadaşlarınız ve onların arkadaşlarıyla sıkça sosyalleşir ve birileriyle tanışırdınız. benim de böyleydi o yıllarım.

sonra mezun olduk ve iş hayatına girdik. artık uyanık geçirdiğimiz zamanın yarısında ofisteyiz. kalan zamanda da trafik, eve gel dinlen yemek ye duş al. böyle bir ortamda sadece iş hayatında biri ile tanışabilirsin. ben de iş hayatında tanıştım. düşünüyorum da muhtemelen başka şekilde kimseyle tanışamazdım. zaten evlenenlere bakın: ya okulda tanışmış o zamandan beri beraberdir ya da işte tanışmışlardır. bunlar değilse de aileler veya ortak arkadaşlar çiftimizi tanıştırmıştır. başka tanışma hikayesi ne gördüm ne işittim şimdiye kadar bu ülkede.

avrupa'da veya amerika'daki gibi yok bilmem ne kurşunda tanıştık yok seyahatte tanıştık olamıyor bu ülkede. çünkü bu ülkede çok uzun saatler çalışılıyor. sosyal hayat denen şey bir yerlere gidip yemek yemekten ibaret kalıyor eğer vaktiniz yoksa işte. nitelikli sosyalleşilemiyor. haliyle kimseyle de tanışılmıyor. çünkü kimseyle ortak bir zevk, hobi, konu etrafında bir araya gelemiyorsunuz beraber yaptığınız bir uğraş olmayınca.

okul yıllarınızı hatırlayın. derslerden hocalardan bahsederek muhabbeti kurardık karşımızdaki ile. ortak noktalarımız üzerinden yani. bu devirde ise o kadar çok çalışıyoruz ki kimseyle ortak nokta biriktirecek vaktimiz yok (iş hariç). haliyle muhabbet kurulamıyor. paranız varsa dahi çalışıyorsanız maalesef sosyalleşecek zamanınız yok bu ülkede. pahalılığa zaten hiç girmiyorum... kısaca ya okulda ya işte birini bulun yoksa yalnızlık allahın emri.

özetle çalışma saatleri kısaltılmadan bu iş çözülmez.

bu durumun gerçekleşmesi özünde kişinin kendini tanıma süreciyle ilişkili olsa da uygun imkanlara sahip olunamadığında da giderek zorlaşıyor

- geçmiş yaşantılar ve çevredeki uyumsuz/göstermelik çiftlerin etkisiyle sevgi kavramının içinin boşaltıldığını fark edip, onlar gibi olmak yerine yalnız/özgür olmak isteği var.

- belli yaştan sonra hayatın yoğunluğu/yoruculuğu arasında reelde sınırlı bir çevre içerisinde kalınıyor.

- sosyal medya kullananlar ise seçeneklerin fazla olması sebebiyle birini daha çok tanımak yerine, daha çok kişiyi tanımak istiyor.

- birini tanıma kavramı, iş/maaş/güzellik gibi ilişkilendiriliyor. kimse kimsenin iç dünyası, hayalleri, sevgisinin saflığı ile ilgilenmiyor. ekşi'deki başlıklar gibi bilmem kaç cm kaç lira kaç beden kriter kriter kriter...

- flört aşamasında kimsenin kimseye tahammülü, güveni yok çünkü nasılsa alternatif çok var şeklinde düşünülüyor ve hızlı başlayan her şey hızlı bir şekilde bitmiş oluyor çünkü.

sevgililik, benzer ya da farklı zevkleriniz olsa da anlaşabildiğinize inandığınız, birlikte gülebildiğiniz, sizi umursayan, saflığına ve kalbinin temizliğine güvendiğiniz, güzellikleri de zorlukları da birlikte yaşamak istediğiniz kişi ile gerçekleşebilecek bir durum. ama insanlar artık o kadar yorgun ki böyle birini aramak yerine yemek sepetinden yemek söylemek gibi kolaya kaçmak ve sadece o boşluk hissini doyurmak istiyor.

sevgili bulmak zor değil, zor olan aşık olmak

daha zor olan aşık olunan kişinin de size aşık olması. bu kombinasyonla bir ilişki kurulması daha da zor. artık en en en zor olan ise öyle bir ilişkinin yürümesi. tutku kaldırabilen koşullarda yaşamıyoruz maalesef.