Sigmund Freud'un Bakire Ölen Kızı Anna Freud'un İlginç Hayatı

1895-1982 yılları arasında yaşamış olan Yahudi asıllı Avusturyalı psikanalist Anna Freud'un hayatına dair bilgiler.
Sigmund Freud'un Bakire Ölen Kızı Anna Freud'un İlginç Hayatı

ilginç bir yaşam öyküsü olan psikanalisttir anna freud. freud'a karşı olan gelişimciliği savunan çeşitli ingiliz psikanalistlerinin olduğu bir dönemde babasını savunmuştur. bilindiği gibi çocuk psikolojisi üstüne çalışmış ve bir de merkez kurmuştur. kendini bu konulara adamasında babasıyla yaptığı psikanaliz seansları, hayatı boyunca bakire olması ve yetiştiriliş tarzı etkilidir.

anna'nın hayatı bana 'babanızın psikiyatr olması sizi daha doğru düşünen biri mi yapar' sorusunu derinlemesine düşünmeme neden olmuştur. en azından yetiştiriliş tarzının kişinin alfred adler'in de belirttiği gibi doğru ya da yanlış bir şeyler yaratmasına sebep olduğu açıktır. anna da bazı konularda yanılsa da psikoloji konusunda tarihe geçmiştir.
(bkz: alfred adler/@karanlikruya)

ismi nereden geliyordu?

anna freud'un çocukluğu oldukça ilginçtir. son çocuk olarak doğmuş ve istenmemiştir. biyografisini yazan elisabeth young-bruehl şöyle belirtmiştir: "arzuyla değil, özveriyle sevilen bir çocuktu." ismi bile kardeşlerinden farklı olarak ünlü bir profesörün zeki ama güzel olmayan kızından esinlenerek verilmişti. oysa ki ablasına verilen isim aynı profesörün diğer güzel kızından esinlenilmişti... anna'nın kaderi de ailesinin yöneltmesi doğrultusunda güzelliği değil, zekasıyla bağlantılı olmuştur.


yetiştiriş tarzı nasıldı?

babası anna freud'u her zaman çok sevmiş fakat psikanaliz yaparak denek gibi kullanmıştır.(ek not: bilinçaltı üstüne çalışan psikologlara/doktorlara hastayı yanlış yönlendirmemesi için psikanaliz yapılması gerekmektedir ama babası biraz ileri gitmiş olabilir. biyografiden bunu anlıyoruz.) annesiyle de iyi bir ilişkisi yoktur, çünkü katolik bir bakıcı tarafından büyütülmüştür. (freud'un her ne kadar dinle ilgisi yoksa da, yahudi bir aileden gelmiş olsa ve darwin'e inanıyor olsa da bu durum ilginçtir.) anna'nın hayatına bu durum yön vermiş, bakıcısını çok sevmiş ve çalışmalarında da kendinden büyük, güçlü kadınlarla ilişkiler kurarak, anne-çocuk üstüne çalışmıştır. (ilişki derken cinsel değildir.)

kıskanç baba sigmund freud

freud'un onu kıskandığı ve diğer erkeklerden korumaya çalıştığı bilinmektedir. hatta 19 yaşında kendisine talip olan bir erkeğe, "kızımız böyle işler için çok küçük" diyerek geri çevirmiştir. bir yazısında ise yaşıtlarıyla sevgili bağı kuramadığı için üzülmüş, evden ayrılması gerektiğini belirtmiş ama giderse puroyu bırakmış gibi hissedeceğim demiştir, sonra da şöyle eklemiştir: "kim bir puro olmak ister?"

psikanaliz çalışmaları sırasında, anna freud'un mastürbasyon üstüne düşüncelerine kadar incelendiği bilinmektedir.

kendini çirkin gören zeki kız

anna freud'un ayak bilekleri kalın olduğu için yere kadar uzanan elbiseler giymekte, kambur durmaktayadı. örgü de örmesiyle bu duruş iyi yerleşmişti. aslında çirkin olmamasına rağmen ablasına bakarak hep çirkin hissetti fakat psikianaliz notlarında kendini hep çok güzel bir kadın olarak gördüğü belirtilmiştir.

kendisini güzel bulmaması onu bilime yöneltmiş daha 17 yaşında babasıyla konferanslara ve toplantılara giderek, çekirdekten psikanalist olma konusunda gelişmiştir. kısa sürede öğretmenlik belgesini alarak bazı önemli yazıları almanca'a çevirmeye başlamıştır fakat anna freud babası gibi doktor olmamıştır. bu arada yan bir not olarak: freud çevirmenlere saygı duymaz ve yaptıkları işi gereksiz bulurdu. bir şey araştırmak yerine çeviri yapmayı emek kaybı olarak gördüğünü belirtirdi. yine psikanalizlerin eğitim alan kişiler tarafından da yapılabilmesini desteklerdi, doktor olmaları gerekmediğini söylerdi. örneğin anna'nın en büyük rakibi ve sigmund freud'un bazı görüşlerini beğenmediği melanie klein de doktor değildir.

adam philips kitabında anna freud'un rüyalarını babasına anlatmasını flört olarak görür. çünkü rüya hiçbir zaman tam olarak doyurucu olmayacak bir merakı kışkırtmaktadır. yine biyografi notlarından freud'a maskelenmiş bir düşmanlık oluştuğu belirtilmiştir.


cinsel ilişkiden tamamen sıyrılan anna freud

birçok defa belirtilse de kendisinin homo veya hetero herhangi bir cinsel ilişkisi olmamıştır. babasıyla yaptığı derin seanslar sonunda cinselliği hayatından tamamen çıkartarak stoa temelli bir hristiyan inancına yönelmiştir ki bakıcısının da bunda etkili olduğu açıktır. benzerini babası da 40 yaşından sonra yapmıştır. odipal teorilerin canlı kanıtı bile denilebilir.

kendisi özellikle boyun eğme, pasifliğin tabiatı, duygusal teslimiyet gibi konularda düşünceler geliştirmiştir. savunma mekanizmaları, çocuk psikolojisi üstüne çalışmalar yapmıştır.

referans ve ileri okumalar:
adam philips - flört üstüne, ayrıntı yayınları.
elisabeth young-bruehl - anna freud: a biography, macmillan