Sinsi Bir Evlilik Teklifi Konuşmasına Şahit Olan Birinin İlişkilere Dair İzlenimleri

Bir kafede şahit olduğu evlilik teklifi sekansını anlatan Sözlük yazarının duyduklarına inanmak oldukça zor.
Sinsi Bir Evlilik Teklifi Konuşmasına Şahit Olan Birinin İlişkilere Dair İzlenimleri
iStock

dün uzun bir zaman sonra dışarı çıktım

çok sevdiğim oldukça salaş bir mekan vardır. burada çoğu zaman kendi başıma oturur ve biraz olsun nefes alırım. dün aynı mekanda bir evlenme teklifine denk geldim ve bir ilişkinin ne kadar yanlış ilerliyor olabileceğini gözlerimle gördüm. oldukça uzun bir yazı olacak ama bazen insan gördüğü şeylere çok şaşırıyor.

erkek güzel bir teklif hazırlamış. arkadaşlarını çağırmış ve klasik bir şekilde diz çökmeli, tektaşlı bir evlilik teklifi oldu. tabiki kız ve kızın arkadaşları hemen canlı yayınlarla tüm sosyal medyadan bunu duyurdu. hatta bir yerlerde asık suratımla ben bile fotoğraflarda çıkmış olabilirim. çünkü oldukça yakın bir masada oturuyordum. kız teklifi kabul etti ama bir şeylerden memnun olmadığı da gayet açıktı. sonrasında kutlama falan derken sanırım adamın arabasını park ettiği yerde bir sorun oldu ve adamın gitmesi arkadaşları ile birlikte gitmesi gerekti. sonrasında dedikodu kazanı başladı. kızlar kendi aralarında konuşmaya başladılar.

tekifi alan kızımız teklifin bu kadar salaş bir mekanda yapılmasından memnun olmamış. adam sanırım istanbul'da yaşıyor ve buraya onun için gelmiş. kız "evlenme teklifini galata kulesi'nde istiyordum, ben bu kadar salaş bir mekanda evlenme tekifi alacak kadar değersiz bir kadın mıyım? fakat ben bunun hesabını sorarım. istediğim gibi teklif alana kadar burnundan getiririm onun. eğer istediğim olmazsa da evlilik için yapılacak harcamalarda bunun hesabını nasılsa sorarım ben." aynı masada biraz daha sade bir arkadaşı daha oturuyordu ve kız dayanamayıp" bak ne güzel seni düşünmüş, güzel bir teklif yaptı, neden memnun değilsin?" gibi bir soru sordu. bunun üzerine evlilik teklifi alan kızımız "sen zaten bu kadar tamahkar (burada esasında olması gereken kelime "kanaatkar" ama ben söyleyen kadının dilinden aktardığım için onun kullandığı kelimeyi yazmak istedim) olduğun için hala evlenmedin üstelik bir sevgilin bile yok. bu konuda konuşacak son kişi sensin" diyerek kızı bir güzel bozdu. o esnada o kızda kendimi gördüm gibi oldu. bir süre sonra ise istediği tektaşı aldırmak için adamı nasıl kuyumcu kuyumcu gezdirdiğinden bahsetti ve "ben bir şeyi istersem o şey yapılır" diyerek devam etti. evleneceği adam geldiği zaman ise konuşma kesildi ve her şey normal devam etti.


ben ise o esnada hayatımın şokunu yaşadım

bulunduğumuz şehir istanbul'a çok uzak ve kadının bu kadar rol yapıyor olması adamın ise hiçbir şeyin farkında olmaması içimin cız etmesine neden oldu. içimden "keşke adam bunların farkında olsa ve bu hataya düşmese" dedim ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. büyük ihtimalle bu adam evlendikten sonra kadının gerçek yüzü ile karşılaşacak. buradan bütün kadınları suçladığım izlenimi çıkmasın ama bazen hayatta öyle kötü insanlara denk geliyoruz ki yapacak bir şey olmuyor. adamın kadına olan bakışlarında onu nasıl sevdiğini çok iyi gördüm ve günün birinde o bakışların solacak olması bana büyük bir hüzün verdi. bazen insanın hayatta yapacak bir şeyi olmuyor ve hayat sana ne getiriyorsa onu yaşamak zorunda kalıyorsun. keşke insanların daha dikkatli bakma ve görme imkanı olsa ama maalesef buna imkan olmuyor çoğu zaman için...

aynı günün gecesi saat gecenin 3 ya da 4'ü gibi ders çalışmam bittikten sonra balkonda sigara içmeye çıktım

evin karşısında yeşillik bir park alanı var. çoğu zaman sevgililer orada bulunur ve yeşilliklere oturup konuşurlar. gecenin bir köründe iki sevgilinin orada kavga ettiğini gördüm. kadın gece vakti demeden bağırarak konuşuyor belli ki aralarında bir şey olmuş kadın adama "seninle evleneceğime bir köpekle evlenirim daha iyi, sen adam değilsin" diye bağırıyor. adam ise olayı kapatmaya çalışıyor, elini tutuyor, uzatma diyor, gece vakti duyan olur, aramızda konuşalım diyor ama kadın çok sinirli hiçbir şey etki etmiyor. kimin haklı kimin haksız olduğunu bilmiyorum ama adamın olgun tavrı çok hoşuma gitti. kendimi düşündüğüm zaman hiçbir sevgilimle hiçbir açık ortamda kavga etmediğim aklıma geldi. her zaman için çok büyük olaylar olsa bile "aramızda olanlar bizi ilgilendirir, bunu başbaşa konuşalım" diyerek olayı kapattım. kimseyi toplum içinde kırmamak istedim ama sonucunda genelde farklı tavırlar ile karşılaştım.

bazen düşündüğüm zaman bazı insanların daha şanslı olduğunu düşünüyorum. bazen insan daha kötü olduğu zaman daha kıymetli olduğunu düşünmeye başlıyor. bazen iyiliğin para etmediğini görüyorsun çünkü geçmişe bir baktığın zaman kimler için senin canının yakıldığını görüp üzülmeye başlıyorsun. sonra durup düşündüğün zaman sevinmeye başlıyorsun. bazen kurtulduğun için bazen ise yine de iyi olmanın gerektiğini anlayıp kendi yoluna bakıyorsun. çünkü günün birinde yaptığın şeylerin bu hayatta bir yerlerde karşına çıkacağının umudu seni ayakta tutmaya devam ediyor...


sonuç olarak

ilişkiler hepimizin yaralı olduğu bir konu ve öyle ya da böyle hepimiz bir şekilde hayal kırıklığına uğramış haldeyiz. yazdığım bu yazıda hislerimi ve olayları kadın üzerinden anlattım ama ilişkilerin cinsiyet meselesi değil de karakter meselesi olduğuna inanıyorum. cinsiyetin hiçbir anlamı yok bana göre. önemli olan insan olmayı başarabilmek. günün birinde insanın yaptığı iyiliklerin mutlaka bir yerde karşısına çıkacağına inanıyorum. çünkü çoğu zaman için içinde olduğum en zor durumlardan bir şekilde alnımın akıyla çıkmayı başardım. en umulmadık anlarda ve zamanlarda yardımlar gördüm. ilişkiler anlamında ise hayattan pek bir beklentim yok. çok uzun bir süre önce kalbimi herkese karşı kapattım. bu şekilde yaşıyor olmaktan çok mutluyum. belki günün birinde bir şeyler olur ama ben olana kadar beklemeye, olmazsa da yalnız kalmaya razıyım. ne duygularımı ne de hayatımı değmeyecek insanlar için feda etmeyi düşünmüyorum. sadece kendimle olmaktan ve kendi kendime yetiyor olmaktan mutluyum. umarım bu yazıda kendinden bir iz bulan herkes günün birinde hak ettiği mutluluğu bulur...