Tamer Karadağlı-Nihal Yalçın Olayında Kim Haklı?

58. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Zuhal filmiyle en iyi kadın oyuncu ödülü alan Nihal Yalçın'ın konuşması sırasında Tamer Karadağlı ile yaşadığı diyalog gündeme oturdu. İşte olaya hakim olmanızı sağlayacak bir içerik.
Tamer Karadağlı-Nihal Yalçın Olayında Kim Haklı?

izlemeyenler için


Olup bitenin özeti

nihal yalçın mikrofon başında konuşurken tamer karadağlı elinde ödülle huzursuz bir şekilde garip ve komik mimikleriyle arkada bekliyor. arada saatine falan bakıyor. nihal yalçın en sonunda yönetmenine selam göndermeye başlayınca tamer karadağlı ona ödülünü uzatıyor çünkü "zafer konuşması böyle yapılır."

nihal yalçın ödülü alıyor, sonra "kim verdi ya bu ödülü? sus mu demek istiyorsunuz?" diye tamer karadağlı'ya çıkışıyor. bu sorulara tamer karadağlı'nın verdiği tepki ise tamamen samimi. şaşırıyor adam hakikaten. adamın ona sus deme amacıyla değil, ödülü kabul edip ona buna teşekkür ederken elinde ödülün olması gerektiğini düşünerek verdiğini anlıyorsunuz. nihal yalçın'a "alın kaldırın ödülünüzü. zafer konuşması böyle yapılır." diyerek ders de veriyor.

Ekşi Sözlük'ten olaya dair yorumlar

yine yazalım, bu açıdan bakılınca her şey çok açık. meslektaşı sadece ödülü önce alıp sonra konuşmadığı için gerilmiş. çok zor değil bunları düşünmek ya. sahneye gelince ödülü verecek kişiye bir selam verirsin, tokalaşırsın. onu o yükten kurtarmak için ödülünü alırsın, arkanda vestiyer gibi ödülle bekletmezsin. konuyu bir anda "sus mu dediniz" gibi alakasız bir yere çekip meslektaşını zan altında bırakmış. en basit tabiriyle terbiyesizlik bu yaptığı.

nihal yalçın'dan daha çok konuşanlar da oldu ama onlara böyle bir saygısızlık yapılmadı. yüksek ihtimalle kimsenin zamanını almamak için kısa süreye çok mesaj sığdırmak istedi nihal yalçın ama her şey birbirine girdi ve beceremedi. kadının söylemeye çalıştıkları işinize gelmediği için, sizin düşüncelerinize ters olduğu için ön yargılı davranıyorsunuz. aynısı başınıza gelse ne hissedersiniz diyeceğim ama empati yoksunu yıkıklar olduğunuz için gerek yok.

bir yazar 'nihal hanımın yerinde bir erkek olsa mevzu bu kadar gündem olur muydu' diye sormuş ama belki de doğru soru 'nihal hanımın yerinde bir erkek olsa tamer karadağlı böyle davranır mıydı?' olmalı.

aşırı duygusal bir toplum olduğumuz için mutlaka birinden birini tutup fanatiklik içinde, bir insanı melek; diğerini ise şeytan yapabiliyoruz. bir taraf mutlak kötü, bir taraf mutlak iyi oluyor. ortası yok. bu bağlamda, ben o sahnede tartışmaya konu olan her iki ismin de yanlış hareket sergilediğini ve haksız olduğunu düşünüyorum. fakat ilk yanlışı kim yapmış veya başlatmış derseniz, kesinlikle ödülü alan (daha doğrusu 'almayan' mı demeliydim?) kadın oyuncu başlatmış.

sahneye adım atıldığında, orada bulunan sahne sunucularına selam dahi vermeden arkanı dönüp konuşma yapamazsın. bu çok büyük bir görgüsüzlük ve saygısızlık. sahneye çıkarsın, sunucuların elini sıkıp selam ve teşekkür edersin, ayaküstü bir iki diyalog orada gerçekleşir, ondan sonra mikrofonu alıp topluluğa hitap etmeye başlarsın. heyecan, acemilik vs diyenler olmuş da, çocuk değilsin ki arkadaş nasıl bi acemilik bu böyle?

bak bir örnek


kadın sahneye çıkar çıkmaz sahne sunucusunu öpüyor, teşekkür ediyor, ödülü alıyor ve akabinde konuşmaya başlıyor. medeniyet neydi? medeniyet görgü idi.

tamer'e gelince, yukarıda izah ettiğim durumdan dolayı ilerleyen dakikalarda aşırı rahatsız hissettiği o andaki tavır, hareket ve jestlerinden aşikar oluyor. ancak sormadan edemiyorum, önündeki kadın büyük bir kabalık yapmış ama sen arkaplanda olmana rağmen yaptığın hareketler ve mimiklerle nasıl onun önüne geçmeyi başarıyorsun? sessiz kal, hatta bence hiçbir duygu durumunu belli edecek ifadede bulunma, o anı takmıyormuş gibi davranıp ödülü öylece ver ve bitsin gitsin. sessiz kalmak ve donuk olmak bazen çok şey ifade eder, anlayana. tamer'in yapması gereken şey buydu, şahsi görüşüm. arkaplanda şekilden şekile girmenin manası yok.