Tarih Boyunca Neden ABD'den Hiç Diktatör Çıkmadı?

Tarihe şöyle bir baktığımız zaman Avrupa'da, Uzak Doğu'da, Güney Amerika'da farklı yıllarda yaşamış farklı diktatörler görebiliyoruz ancak 250 yıllık ABD'de diktatör diyebileceğimiz tek bir adam çıkmamış. Nedenlerini sorgulayalım.
Tarih Boyunca Neden ABD'den Hiç Diktatör Çıkmadı?

Temel sebepler

amerika'dan hiç diktatör çıkmamasının nedeni ülkenin kurucularının, hükümetin herhangi bir bölümünün çok güçlü olmasını, gücün tek bir kişinin elinde toplanmasını, çoğunluğun tiranlığını ve diktatör özentilerinin yeterli gücü kazanmasını engellemek için aldıkları önlemlerle oluşturdukları muhteşem sistemdir. saf bir demokrasi oluşturmamayı seçmelerinin nedeni de tam olarak budur.


articles of confederation döneminde, john adams ve james madison, antik yunan ve ingiltere'de yaşanan örneklerin abd'de de yaşanmasını önlemek için yeni bir dizi anayasa ile kurulacak yeni bir hükümet için harekete geçtiler. adams, 1788'de yazdığı 'a defence of the constitutions of government of the united states of america' çalışmasında, yetki emanet edilenlerin onu kötüye kullanma eğiliminde olduğunu ve bu nedenle tek meclisli parlamento tarafından yönetilen, temel yetkilerin tek bir organın elinde toplandığı bir hükümetin tehlikeli olabileceğini, onun yerine gücü üç ayrı organ (yasama, yürütme, yargı) arasında bölmeyi, böylece her bir organın diğerlerinin yetkilerini kontrol edebileceğini söyledi.
madison ise federalist papers'da "the preservation of liberty requires that the three great departments of power should be separate and distinct. the accumulation of all powers, legislative, executive, and judiciary, in the same hands, whether of one, a few, or many, and whether hereditary, self-appointed, or elective, may justly be pronounced the very definition of tyranny" diyerek kuvvetler ayrılığının önemine vurgu yaptı.


aylar süren tartışmalar sonucu, iki meclisli, kuvvetler ayrılığına dayanan, eyaletlerin mecliste eşit temsile sahip olduğu, egemenliğin yöneticilerde değil bireylerde olduğu ve hükümetlerin güçlerini yönetilenlerin rızasından aldığı, federal hükümetin ve başkanın yetkilerinin kısıtlı olduğu (limited government), serbest piyasa ekonomisinin olduğu federal bir sistemde ve anayasada karar kıldılar.

önemli kararlar için bir üst çoğunluğun desteğini gerektirerek kongre'nin azınlık gruplarının ihtiyaçlarını görmezden gelmesini zorlaştırdılar. ayrıca azınlık gruplarının bireysel haklarını korumak için anayasa'ya bill of rights eklediler.

başkan adaylarının daha az nüfuslu eyaletlerin ihtiyaçlarını yüksek nüfuslu eyaletler lehine görmezden gelmelerini teorik olarak önlemek için electoral college (seçici kurul) sistemi oluşturdular.


Birkaç örnekle durumu detaylandıralım

amerika'dan hiç diktatör çıkmaması, amerika'da eyalet valilerinin başkandan daha güçlü olmasından dolayıdır. hatta bir de mahkemeler vardır ki, valilerden de güçlüdür. sonuçta diktatörlük bu sistemde imkansızdır.

amerika'ya ilk geldiğimde üniversitede bir şekilde u.s. constitution dersi almak zorunda kalmıştım ve "bu amerikan başkanlarının havası ancak bizeymiş, amerikada bir eyalette yüksek mahkemede yargıç olmak başkan olmaktan daha havalı" demiştim. yıllar içinde de örnekleriyle haklı olduğumu gördüm.

trump yönetimi 2020'de pandemi başladığında "öğrenci vizesiyle burada olanlar, bütün dersleri online olacaksa ülkelerine dönsünler" şeklinde bir direktif yayınladı. bir hafta sonra harvard ve mit başta olmak üzere 70 tane eğitim kurumu bunun geçerli olmaması için mahkemeye başvurdu ve direktif geri çekildi.

yine trump yönetimi, 2017'de 8 müslüman ülke vatandaşlarına, başka bir pasaporta sahip olsalar bile amerika'ya girişi yasaklamak istedi. hawaii'de bir mahkeme "federal göç yasasına göre başkan böyle bir karar alamaz" dedi, bunun iptaline karar verdi.


yine örneğin maske konusu... biden hükümeti kapalı alanlarda maske zorunluluğundan yanaydı hep. ama ülke genelinde böyle bir karar alması imkansızdı, her eyaletin kendi kararı olacaktı. bizim eyaletin yönetimi cumhuriyetçi ağırlıklı, maske zorunluluğu olamaz diye karar verdi. eyaletteki üniversitelerden birçoğu mahkemeye başvurdu "vali, üniversite yönetimine karışamaz, biz şu şu sebeplerle maskenin üniversitede zorunlu olmasını istiyoruz." dediler ve mahkeme üniversitede maske zorunluluğu getirdi.

aynısı çocuğun okulunda da oldu. ama bu yılın başında velilerden 'yeter artık bu zorunluluk' diye baskı gelince yeniden mahkemeye gidildi ve bu kez yasak kaldırıldı.

görüldüğü gibi, bu sistemde diktatör olmak imkansız

yüzyıllar önce avrupa'daki korkunç başarısız yönetimlerden kaçıp buraya geçenler, büyük katliamlarla bu toprakları ele geçirmişler. ama akıllarını iyi kullanmışlar ve oralardakinden bambaşka bir sistem kurmuşlar. zaten 'aman federal hükümetin aklı kayar, güç zehirlenmesi olur, geldikleri yerlerdeki yönetimlere özenip de bu sistemi bozmaya kalkarlar' diye korkudan hemen 2. amendment olarak bireysel silahlanma yasasını koymuşlar. eyaletler kendini demokrasi adına savunsun, sistem bozulmasın diye... hala da kaç yüzyıllık anayasayla gayet de güzel idare ettiriyorlar sistemi.