Tarihi Çok da Öncelere Dayanmayan ABD Nasıl Oluyor da Bu Kadar Güçlü Bir Devlet Olmayı Başarıyor?

Kıtanın keşfedildiği yıl 1506 senesi. Amerika'nın siyasi bir oluşumla beraber devlet halinde faaliyet göstermeye başlaması ise 1776 senesine denk geliyor. Çok da uzak olmayan, üç yüz yıl kadar bir geçmişe sahip ABD bu gücü nasıl elde etti?
Tarihi Çok da Öncelere Dayanmayan ABD Nasıl Oluyor da Bu Kadar Güçlü Bir Devlet Olmayı Başarıyor?
iStock.com


1. adalet sistemi

evet, bu iyi kötü çalışıyor. linç kültürüyle büyümüş bünyelerin bunu anlaması pek mümkün değil. neyi anlaması mümkün değil? "gerçek" deliller ortaya konuncaya kadar bireyin suçsuzluğunu. savcının kamu namına "kanuni" yollardan delil toplamasını. delilleri gizlemenin adaleti engelleme suçu olduğu. avukat-zanlı mahremiyetini (evet bunu ilk kez duyuyor çoğunuz değil mi?), suçun bireyselliğini (bağırın şimdi pkk değil bütün kürtler, çingeneler, dün ermeniler, rumlar, bugün cemaat, yarın akp, sonra bilmem ne bela). mülkiyet hakları. savcı ve polisin haklı bile olsa bir grubu, bir zümreyi, bir (spor) kulübü(nü) hedef almaması, alamaması. biliyorum aksi örnekleri (polisin öldürüdüğü siyahları) söyleyeceksiniz ama yine de iddia ediyorum: "adalet mülkün temelidir" sözünün en canlı örneğidir amerika birleşik devletleri.


2. girişimci ruh

iyi bir fikriniz ve azminiz varsa yapamayacağınız birşey yoktur. böyle eğitiliyor insanlar, ve her geçen gün zorlaşsa da bunun canlı örnekleriyle dolu ülke. önemli sayıda milyarder, üniversiteyi çulsuz bırakıp peşine düştükleri fikirlerle zengin olmuşlar. fikirlerinizi gerçeğe dönüştürebilecek yatırımcı ortakları bulabilmek imkansız değil. (venture capitalism)


3. emeğin karşılığını alabilmek

süper fikirleri geçelim, diyelimki iki yıllık bir okul bitirdiniz (havuz işleri, çatı tamiri, muslukçuluk, veya herhangi bir tamir işi, contractor bilmem ne), eğer disiplinli olur ve ortamalanın üstünde çalışırsanız, tutunduktan sonra yılda 200-300 bin dolar kazanmanız içten bile değil. bazı işler sertifika ister, ama liseyi bitirip sertifikasız çalışanlar bile (özveriyle, tembellik etmeden, adam gibi, kadın gibi) emeklerinin karşılığını alırlar. komşum kırmızı bir porşeye biniyor. kendisi orta yaşlı bir klima tamircisi, üniversiteyi bitirdiğini sanmıyorum. yılda 300-350 bin dolar kazanan bir romenle tanıştım. adam eyaletler arasında araba taşıyor kamyonuyla. 5 yıl daha çalışıp emekli olacağını söyledi (yani yaptığı bu işten emekli olacak). henüz evli bile değil, doğru düzgün ingilizce konuşamıyor. körfez savaşından kaçan ıraklılar, benzinlik sahibi milyonerler. devrimden kaçmış iranlıların milyarlık prodaksiyon firmaları var. bir kısmı emekli beyin cerrahı, bir kısmı avukat.


4. wealth-acumulation

uzatmayalım, yukarıdaki sebeplerden dolayı zengin olup, iyice bir hayat yaşayabiliyor çoğunluk. ha çoğu zengin bizimkilerden daha mütevaziler. iyi biliyorum, bazı tanıdığım milyoner, ama bunu göstermek için özel bir gayret göstermiyorlar. dışarıdan baksan sıradan orta halli insanlar sanırsın. karısı avukat, kocası bankada kredi direktörü, adam haftasonları evine üst kat yapıyor tahtalarla keserle. 4 yıldır bitiremedi. hobisi bu herhalde, ya da çok cimri.


5. kılcallara yayılmış refah

altyapı arzu eder ve imkanınız varsa ıssız dağın başında, çöllerde krallar gibi, lüks içinde yaşayabilirsiniz. imkanınız mı yok: gayret ve çalışmayla, sosyal haklarla durumunuzu düzeltme imkanları ararsınız. yine de elektriğiniz kesilmez, sıcak suyunuz eksik kalmaz, aç kalmazsınız. white trash'sin diyelim, walter white'lara, kristallere muhtaç değilsin. biraz gayret göstersen, yılda 6 ay çalışıp, kalan 6 ayda işsizlik sigortası alırsın. yapan var. 3 tane çocuk mu peydahladın, devlet senden vergi almaz, aldıklarını geri verir, üstüne de $6000'lık çek gönderir. biraz sorumluysan gider ailene çocuklarına bir şeyler alırsın, belki bir ev almak için parayı kenara koyarsın. sorumsuzsan: monster truck, redneck mobile.


6. eğitim 

evet evet amerikalılar çok cahil. türkiye'nin hangi kıtada olduğunu bile bilmiyorlar, değil mi? ortalama bir amerikalı ortalama bir türkten en az beş kat daha eğitimlidir. ha cahilleri yok mu? var. şartların zorladıklarının (aile, sokaklar, çevre...) dışında cahillik bile bir tercih meselesi. ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve ötesi kat kat iyi. daha doğrusu okumak isteyene en iyi okullar her zaman var. üniversiteler pahalı? evet doğru ama hemen her zaman ortalamanın biraz üstünde olan öğrencilere neredeyse bedava imkanlar var. bazı eyatlerlerde okul birincileri, bazılarında üst %15-20 hemen hemen bedava okuyabiliyor. harvard'a, mit'ye gidemedin diyelim, u-mass sisteminin herhangi bir kampüsü türkiye'deki en iyi okullarla kapışır, belki daha da iyidir (odtü, boğaziçi dahil).

Harvard Üniversitesi


7. sağlık

en problemli alanlardan biri. itiraz edeceklere malzeme çıksın diye yazıyorum. obama birşeyler yapmaya çalıştı, tutacak mı göreceğiz. çok pahalı ve medikal hata yapıyorlar değil mi? doğru ama yine de turkiye'de gördüğümden, tecrübe ettiğimden kat kat daha iyi. bir kere doktor, hastane kalitesi hiç fena değil. medikal etik denilen birşey var -teoride değil sadece. hasta hakları vs.. en fakirlerin ve en zenginlerin durumu en iyi!! orta direk sigorta ve faturlarla boğuşuyor. sosyal haklar fena değil, daha az vergi alınmasına rağmen. türkiye'de ne kadar vergi veriyorsunuz? ne kesiliyor maaşınızdan? ne alıyorsunuz karşılığında?


8. micro-demokrasi

doğru tabir midir bilmiyorum. hemen hemen herkes seçimle geliyor. yargıçlar, savcılar, polis şefleri, şerifler, kadastro müdürleri, vergi toplayanlar, milletvekilleri, milli eğitim müdürleri, valiler, kaymakamlar(?), belediye başkanları, senatorlar, ve ne olduğunu bile bilmediğin makamlar. lieutenant governor? county auditor? hemen hemen herkes. bunun iyi mi kötü mü olduğunu bir düşünün. lider sultası altında ezilmiş siyasi partileri düşünün. merkez yoklaması mı neydi? demokrat partinin başkanı kim? obama? clinton? hayır, kim olduğunu bir kişinin bildiğini bile sanmıyorum burada (debra mıdır nedir? bir kadındı, geçen gün değişti, kimi seçtiler bilmiyorum). amerikalıların çoğu da bilmiyordur. cumhuriyetçi partinin başkanını da bilmezler. (trump değil). bu detay neden önemli? onu da bir düşünün.


9. anayasa mahkemesindeki yargıç sayısı 

(9, yazı ile dokuz) kadar çocuk sahibi olan anayasa mahkemesi üyesi. (google'la arayın bulun, bu yıl rahmetli oldu.) ve bunun hiçbir medya veya siyasi grup tarafından eleştirilmemesi, küçük görülmemesi, tam tersine bir zenginlik, ve çeşitlilik olarak addedilmesi.


10. gerçek kuvvetler ayrımı

mutlak güç bir kişide değil (gerçi bu tartışılır. amerikan başkanı kanunları isterse uygulamayabilir ama anayasayı çiğneyemez). başkan - kongre çatışması. yüksek yargıçlara duyulan saygı.


11. insan kalitesi

belki de en önemlisi. evet cahil, tutucu, ve ırkçılar değil mi? onlarca örnek bulabilirsiniz bunlar için. ama yine de şunu iddia ediyorum: anadolu'da başkalarına yardım eden çok insan var, amerika'da başkaları için hayatını tehlikeye atabilecek insan oranı biraz daha fazla. 

anadolu'da cömert, her düşünceden çok insan var (vardır herhalde), ama amerika'da kazancının en az %10 unun kilisesine (beğenmeyebilirsiniz) veya varlığının yarısından fazlasını inandığı davaya adayan çok daha fazla insan var. anadolu'da gözünü budaktan ayırmayan, tankların karşısına çıkabilen çok insan var, amerika'da da (inanmayabilirsiniz) gerçekten cesur ve yolundan dönmeyen biraz daha fazla insan var. ülkemizde işini en iyi şekilde yapmak isteyen her türlü meslek erbabı vardır herhalde, doğru, ama amerika'da işini gerçek bir özveriyle yapan, sabah 5'te kalkıp bütün çalışanlarından önce işine giden, birşeyler ters gidince "sorumlusu benim" diyen iş sahipleri, direktörler var. granüler kalitenin olmadığı bir yerde, topyekün bir kaliteden bahsedilemez. hayatını tehlikeye atıp, silahlı saldırganın arkasından gizlice yaklaşıp, kollarına sarılıp elinden silahı düşürmeye çalışan, 50 yaşlarında belediye meclis üyesi kadınlar var amerika'da.


12. eğitimle, insan yetiştirilmesiyle ilgili

ortaokulda (6., 7. sınıf mıdır nedir?) dönem ödevi yapan çocuğa "kitaptaki aynı cümleyi cevap olarak yaz diyorum." aldığım cevap şu: "ama bu plagiarism olmaz mı?" yök'un database'inde kopya, tercüme tezler pek yoktur herhalde.


13. teknoloji, bilim

üniversitelere ne kadar para aktarılıyor? tübitak hangi projeleri destekliyor bu aralar? avrupa'dan fonlar gelmezse hangi projeler desteklenir? mesela kaç amerikan teknoloji firmasının yıllık satışı türkiyenin toplam yıllık ihracatından daha yüksektir?

 

14. farklı düşüncelerin, görüşlerin, bilim, sanat, ticaret fikirlerinin "serbest" akışı, dolaşımı

uzun yazmadan kısaca bir sözlerini yazayım tekrar: "biz farklı düşünsünler diye insanlara para veriyoruz, siz farklı düşünenleri hapse atıyorsunuz."