Tarihimizin Demokratikleşme Yolunda Atılan İlk Büyük ve Somut Adımı: Tanzimat Fermanı

3 Kasım 1839'da Sultan Abdülmecid döneminde Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa tarafından okunan Tanzimat Fermanı, Sened-i İttifak'ın aksine demokratikleşme yolunda ilk büyük adım olarak kabul ediliyor. İnceliyoruz.
Tarihimizin Demokratikleşme Yolunda Atılan İlk Büyük ve Somut Adımı: Tanzimat Fermanı
Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa, Gülhane Parkı'nda fermanı duyuruyor.

Nedir, ne değildir?

tanzimat fermanı, 3 kasım 1839'da, türk tarihinde batılılaşmanın ilk somut adımı olarak sultan abdülmecid döneminde hariciye nazırı mustafa reşid paşa tarafından okunmuştur. gülhane parkı'nda okunması nedeniyle gülhane hatt-ı şerifi (padişah yazısı), gülhane hatt-ı hümâyûnu veya tanzimât-ı hayriye (hayırlı düzenlemeler) olarak da anılır. bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir. fransız ihtilâli ile osmanlı ülkesinde aydın kişiler ve yeni fikirler oluşmaya başlamıştır. özellikle yeni yönetim yanlısı aydınların baskıları, yapılan ıslahatların kalıcı olması fikri ve fransız ihtilâli ile ülkeye giren milliyetçilik fikirlerinin olumsuz etkilerinden kurtulmak amacıyla ilan edilmiştir.

görünen yüzüyle devlet işlerinde bozulan düzeni yeni baştan tesis etme amacında olan, askerî, mülkî ve hukukî alanda hayata geçirilen reformlar, bir siyasî düzen değişikliği olarak karşımıza çıkan, türk düşünce sisteminde de köklü bir değişmeye zemin hazırlayan fermandır.

tayyib gökbilgin'in söylemiyle: "tanzimat hareketi osmanlı devleti’nde hiç değilse birkaç asırdan beri hüküm sürmüş bulunan keyfilik yerine meşruiyeti, emniyetsizliğe karşılık da güveni ikame etmiştir."

mehmet kaplan, şinasi’nin, bir beytini yorumlarken o devir aydınlarının tanzimat’ı ve reşid paşayı nasıl gördüklerine işaret etmiş ve kanaatini şöyle ifade etmiştir: "bu, asırlardan beri devam eden padişahın maddi otoritesinin yerine aydının akıl gücünün geçmesi demekti."

türk tarih kurumu başkanlığı yapmış olan yaşar yücel: "demokrasinin ilk ışığı olan tanzimat ve dönemi türkiye’nin laik parlamenter rejiminin tarihi biçimlenmesinde olumlu ve önemli bir başlangıç evresi oluşturmuştu." demiştir.

ilber ortaylı'nın tanzimat hakkındaki görüşüyse: "tanzimat, çöküşü durduran bir dönemdir. toprak kayıpları durmadı, iktisadî bağımsızlık söz konusu değildi. ama devletin bağımsızlığı devam edebildi. ve bu da gelişen türk ulusçuluğuna ayrı bir atmosfer, ayrı bir temel hazırladı." şeklindedir.

yusuf atılgan'ın meşhur eseri anayurt oteli'ndeyse şöyle tanımlanır: "1839'da konak olarak yapılmış, 1923'te otele çevrilmiş. sahibi akrabadır, istanbul'da yaşar."

gazi mustafa kemal paşa’nın tanzimat ve meşrutiyet devirleri düşünürlerinin geliştirdikleri fikirlerden ilham aldığı ileri sürülür. atatürk inkılâbı adıyla tarihe geçen sosyal değişmede tanzimatçıların (bkz: namık kemal) ve sonrasında tevfik fikret, ziya gökalp’in tesiri pek belirlidir.

bence, cumhuriyetimizin daha doğrusu türk demokratikleşme hareketinin ilk adımıdır tanzimat. o gün atılan ilk adım, sonrasında bu prensiplerle türk inkılâp hareketini başlatmıştır. kısacası fiillerin tarihi fikirlerin tarihidir. yaşasın cumhuriyet!

Sultan Abdülmecid

tanzimat fermanı, osmanlı imparatorluğu'nun kendini dönüştürme çabalarından belki de en önemlisidir

19. yy milliyetçilik akımının tüm avrupa'yı sardığı bir yüzyıldır. bu akımdan ilk etapta kozmopolit olan imparatorlukların etkilenmesi kaçınılmazdı, nitekim öyle de oldu: osmanlılar, avusturya-macaristan ve sonra da rus çarlığı'nda milliyetçi sesler yükselmeye başladı. ancak, bu durumdan diğer iki devlete nazaran güçsüz bir konumda bulunan osmanlı imparatorluğu çok derin bir biçimde etkilendi. nitekim, etnik nitelikli ilk isyanlar bu coğrafyada çıktı. ilk olarak 1804'de sırp, daha sonra 1821'de de yunan isyanları çıktı. yunan isyanı, batılı büyük devletlerin de desteği ile hedefine ulaştı ve dünya tarihinde ilk defa bir etnik kimlik, isyan ederek bir imparatorluktan ayrılıp bir ulus-devlet kurdu.

işte tanzimat fermanı'na bu konjonktürel hava içerisinde bakmak lazım. osmanlı idarecileri, mevcut sosyal yapının devam ettirilmesi durumunda (müslümanlar birinci, gayr-ı müslimler ikinci tebaa) imparatorluğun kısa sürede mutlak bir yıkılışa sürüklenebileceğini öngörerek, farklı kimliklerden insanları bir potada eritmeyi hedefleyen bir ideolojiyi bu hatt-ı hûmayun ile birlikte yaşama geçirmeye çalışmışlardır: osmanlıcılık. artık, dil, din, ırk farkı gözetilmeksizin, tüm osmanlılar eşit sayılacaktı. devlet, gayrimüslim tebaaya, müslim tebaa karşısında pozitif ayrımcılık yaparak, onları koruyacağını taahhüt ediyordu. yani kısacası, osmanlılar, etnik milliyetçiliğe karşı, kendi milliyetçiliğini oluşturmaya çalışıyordu.

tüm bunların yanında, devlet yönetimi içerisinde getirdiği modernizasyon için bile, bu atılım çabası takdire şayandır. köhne düzenin iltizam usulünün yerine, modern vergi toplama usulleri uygulamaya konmaya çalışılmış, devletin merkezi idaresi güçlendirilip, valiler merkezden atanmaya çalışılmıştır vb... tanzimat'ın başlattığı aydınlanma, osmanlı imparatorluğu için kaçınılmaz olanı engelleyemezken, onun yerine doğacak genç cumhuriyetin temellerini atmıştır.

tanzimat fermanı ile birlikte eşitlik, adalet, özel mülkiyet, kişi hakları, kanun üstünlüğü gibi ilkeler temel alınarak yenilikler getirilmiştir

maddeler halinde özetlersek:

- ilk defa kanunların padişahın üzerinde olduğu yani kanun üstünlüğü anlayışı kabul edilmiştir.

- ilk defa müslüman ve müslüman olmayanlar kanun önünde eşit duruma gelmiştir.

- herkesin malı, canı ve namusunun devletin garantisi altında olduğu ilan edilmiştir.

- herkesin mal ve mülküne sahip olması ve bunu miras olarak bırakması kanunlaşmıştır.

- askerlik yeniden düzenlenmiş ve bir vatan borcu olarak kabul edilmiştir.