The Matrix'i İzlerken Dikkatlerden Kaçan Enfes Detaylar

The Matrix üçlemesini neden diğerlerinden çok daha ayrı bir yere koyduğumuzun ispatı niteliğinde film detayları.
The Matrix'i İzlerken Dikkatlerden Kaçan Enfes Detaylar

the matrix, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en güzel filmlerinden biri. bu filmi diğerlerinden ayıran önemli özelliği filmdeki birçok detayın biz izleyenler tarafından tam anlaşılamamış veya dikkatlerimizden kaçmış olması. yazacaklarımı okuduktan sonra filmi bir daha izleyince bana hak verme ihtimaliz artacaktır diye inanıyorum.

öncelikle neo, insan değil; bir robot

matrix'in gelişmesine önemli katkılardan birini sağlayan önemli bir program. makina dünyası tamamen denklemlerle çalışan deterministic bir sistem. neo'nun, matrix'in kurucuları architect ve prime program'ın amacı insanoğlunun tahmin edilemeyen seçimlerini daha iyi anlayarak matrix'i her defasında daha da geliştirmek. neo bunu her defasında seçilmiş kişinin yanı kendisinin kodu ile matrix'e reset atarak yapıyor. şimdi filmde bunu aşağıdaki diyalogdan biraz anlayabiliyoruz.


mimar ile neo odada konuşken aralarında şu sözler geçiyor:

from the architect neo hears that his “function is now to return to the source allowing a temporary dissemination of the code you carry reinserting the prime program".

türkçe meali şu: mimar neo'ya diyor ki, görevin kaynağa geri dönerek taşıdığın kodu prime program'a tekrar yüklemek.

diğer bir noktada yine mimar neo'ya şu sözleri söylüyor:

"though the process has altered your consciousness, you remain irrevocably human".

yine çok açık bir şekilde mimar bilincin değiştirildi ama hala insanı tarafların kaldı diyor. şimdi bu noktayı destekleyen başka bir detay agent smith'in zion'a girebilmesi. aynı mantık aslında, agent smith bir virüs olarak prime program'a ait olan bir yeteneği öğrendi ve kendini kopyalayabiliyor. dolayısıyla zion'dan matrix'e bağlanmış bir kişinin bilincini değiştirebiliyor, vücut aynı olmasına rağmen zion'daki vücut aslında agent smith çünkü insanı yönlendiren bilincidir.


neo'nun diğer bir özelliği matrix'e kablosuz bir şekilde bağlanma yeteneği

bununla ilgili iki önemli detay var. birincisi sentinelleri hissedip kontrol edebilmesi. üstelik bunu gerçek hayatta zion'da ve makinalar şehrinde yapabilmesi. benzer detayı sentinelleri durdurduktan sonra iki dünya arasında tutuklu kaldığı zaman da gördük. neo'ya bakan hemşire neo'nun beyin dalgalarına bakarken diyor ki "komada olan birisi için ilginç beyin dalgaları görüyorum". trinity, nasıl olduğunu sorduğunda hemşire neo'nun beyin dalgalarının matrix'e bağlı olanlarla aynı olduğunu söylüyor. yalnız bu özellik neo'ya nasıl verildi o konu ile ilgili bir cevabım yok. belki makinalar insanların dna'larını değiştirmeyi öğrendiler onları yetiştirirken ya da vücutlarına bir donanım ekliyorlar insanları her şekilde takip edebilmek adına. bilemiyorum.


önemli başka bir konu ise matrix'de code exchange (kod değişimi) konseptinin olması 

ilk bakışta hiç dikkat çekmeyen bu özellik aslında filmin önemli parçalarından birisi. daha ilk filmde bile gündeme geldi.

kod değişimi birkaç şekilde yapılıyor. birinci yol (kırmızı/mavi) haplar veya şekerler. birazdan daha detaya gireceğiz bu konuyla ilgili. diğer bir yöntem kavga etmek. bunun örneği kahin'i (the oracle) koruyan seraph, neo ile ilk karşılaştığında veriliyor. seraph, neo'ya "kavga etmeden kimin kim olduğunu anlayamazsın" diyor. yani the one'ın (seçilmiş kişi) o olduğu ancak kaynak kodlarına bakarak anlayabileceğini söylüyor. başka bir yöntem yiyecek vermek. bunun iki önemli örneği var. birincisi the french man (merovingian) bir pasta sayesinde restorandaki bir kızın kodunda değişiklikler yapabiliyor. ikinci örneği ise kahin ve neo arasında geçiyor. kahin neo'ya ilk tanıştıklarında bir kurabiye yani cookie veriyor! cookie, şimdi düşününce çok mantıklı geliyor değil mi? kahin aslında neo'ya şeker ya da kurabiye vererek neo'nun kaynak kodunu patch (ya da update) ediyor. öncelikle neo, mr. anderson'dan neo haline kahin ile görüşüp bir kurabiye yedikten sonra dönüşebiliyor. yine aynı şekilde neo'nun geleceği görmesi. bu kahin'e ait bir özellik. bunu merovingian zaten dile getiriyor. diyor ki "kahin'in gözleri alınamaz sadece verilebilir". yani kahin'in geleceği görme özelliği alınamaz sadece verilebilir. neo geleceği görme özelliğini kahin ile buluşmasından sonra elde ediyor. her seferinde kahin, neo'ya bir şeker ya da kurabiye vermeye çalışıyor, neo 'yu bir şekilde yönlediriyor aslında.


filmde dikkate değer başka bir nokta ise kahin'in rolü

kahin, mimar'ın da daha önce belirttiği üzere the prime program. yani ana kurucu program. bunun ile ilgili ipucu agent smith kendini kahine kopyaladıktan sonra neo ile agent smith'in ilk buluşmasında veriliyor. agent smith, neo'ya ne diyor ki: "bak! dünyayı ne hale getirdiğimi beğendin mi?". yani agent smith, kendini prime programa kopyaladıktan sonra prime programın kontrolünü ele geçirip matrix'te istediği değişiklikleri yapabilir hale geliyor. agent smith uçmasını da zaten bu olaydan sonra öğreniyor farkındaysanız.

aslında kahin (oracle) yani prime programın neo ile ilk karşılaşması çok önemli ipuçları barındırıyor. aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:

oracle: i know you're neo. be right with you.
neo: you're the oracle?
oracle: bingo. not quite what you were expecting, right? almost done. smell good, don't they?
neo: yeah.
oracle: i'd ask you to sit down, but your not going to anyway. and don't worry about the vase.
neo: what vase?
oracle: that vase.
neo: i'm sorry.
oracle: i said don't worry about it. i'll get one of my students to fix it.
neo: how did you know?
oracle: what's really going to bake your noodle later on is, would you still have broken it if i hadn't said anything.


şimdi hepsini çevirmeyeceğim ama son satır çok önemli, özellikle şu cümle: "what's really going to bake your noodle later on is...". şimdi kahin geleceği yazan, matrix'te geleceği kuran denklemleri yazan dolayısıyla kendi yazdığı şeyleri görebilen ana program. göremediği, yanıldığı ya da tahmin edemediği şey insanların tercihleri yani the choice. "everything begins with choice (herşey seçimle başlar)" ya da "no one can see beyond a choice they don't understand, and i mean no one (kimse anlamadığı tercihlerin - seçimlerin ötesini göremez, hiç kimse!)". tanıdık geldi mi?

şimdi makina dünyasının en büyük problemi insanların tercihleri çünkü ne kadar deterministik bir sistem kurarlarsa kursunlar insanların rastgele seçimlerine karşılık bir şey yapamıyorlar. dolayısıyla bu "random choice"ları daha iyi modelleyebilmek için insan özelliklerini en iyi ve gerçekçi şekilde öğrenmek istiyorlar. bunu da neo üzerinden yapıyorlar. kahin "bake your noodle later on (senin makarnanın sonra pişireceğiz)" derken geleceği görmenin ötesinde onu etkileyebildiğini de göstermiş oluyor. vazo örneği!

daha bunun gibi birçok konu var aslında. mesela key-maker'ın (anahtarcı) bahsettiği 314 saniye

size bir şey hatırlatıyor mu bu rakam bilemiyorum ama bana bir şeyler hatırlatıyor. hatta ipucu mimar'ın, neo'ya söylediği şu cümlede gizli:

"an anomaly, which despite my sincerest efforts i have been unable to eliminate from what is otherwise a harmony of mathematical precision". cümlede dikkat edilmesi gereken nokta "harmony of mathematical precision (matematiksel kesinlik (hassasiyetin) harmonisi)". size bir şey hatırlattı mı bilmiyorum, benim aklıma "mathematical precision ve harmony" diyince iki şey geliyor: pi ve altın oran.


soru: peki kahin'in neo'dan taraf olduğu gibi bir şey söz konusu mudur? kahin, matrix'in yok olmasını engellemek istemez miydi?

benim yorumum: matrix yok olmadı. sadece denge sağlandı. aslında kahin çok tehlikeli ama bir o kadar da akıllıca bir oyun oynamış oldu. daha önceki versiyonlarda matrix sürekli yıkılıyordu ve yeniden kuruluyordu. ancak neo'daki aşk ve sevgi özellikleri ("you remain irrevocably human") aslında bilerek konulmuş (kahin tarafından konulduğu mimar tarafından söyleniyor filmde) ve tehlikeli bir oyunun parçası, tamamen kötü bir yıkım yaratabilirdi. yani normalde neo architect (mimar) ile konuşurken de belirtildiği üzere sağ kapıyı seçip kaynak kodunu matrix'e götürüp 23 insanı alıp matrix'in yeniden kurulmasına yardımcı olmalıydı ama aşk ve tutku diğer kapıyı seçtirdi ki o kapıdan çıkarsa normal beklenen sonuç matrix'e bağlı tüm insanoğlunun öldürülmesi ve makinaların daha ilkel bir seviyede hayatlarını devam ettirmesiydi ("there are other certain life forms that we can survive or we can admit..." gibi birşey diyor artchitect orada) eğer neo başarısız olsaydı ama neo başarılı oldu ki o da kahin'in bir numarası, çünkü neo ilk neo olduğunda agent smith orada "purposely" (bir amaç için) bulunuyordu. agent smith'in neo tarafından öldürülmesi ve neo'un kodunun bir kısmının agent smith'in üzerine "printed" (kopyalanmış) olması da kahin'in bir oyunu.


sonuç olarak kahin, oynadığı tehlikeli oyun sayesinde matrix'in sürekli yıkılıp yeniden kurulma olayına bir son vermiş oldu, dengeyi sağladı. aslında en son sahnede architect kahin'e zaten bu oynadığın çok tehlikeli bir oyundu diyor dikkat ettiyseniz :) yani kahin'in oynadığı oyunun çok tehlikeli olduğunun asıl farkında olan architect. benim görüşüm tabii.

The Matrix Üçlemesindeki Birçoğumuzun Kaçırdığı Büyük Resim