Toplumların Psikolojileri İle İlgili Kısa ve Öz Saptamalar Yapan 'Kitleler Psikolojisi' Kitabından Alıntılar

Toplumların Psikolojileri İle İlgili Kısa ve Öz Saptamalar Yapan  'Kitleler Psikolojisi' Kitabından Alıntılar
iStock.com

bu bir kitap olabilir. içinde yaşadığımız toplumu, kitleyi, siyasal yönelimlerin ardında yatanları, birey olarak verdiğimiz kararların toplum nezdinde nasıl bir etkiye ve karşılığa sahip olduğunu ve daha fazlasını anlatan; kısacası kitlelerin ve toplumların psikolojileri ile alakalı kısa öz ve anlaşılır saptamalara sahip bir kitap.

kitabın adı kitleler psikolojisi, yazarı ise fransız sosyolog ve antropolog olan gustave le bon.


kitap şu bölümlerden oluşmakta:

• kalabalıkların ruhu
• kitlelerin duyguları ve ahlakçılığı
• kitlelerin düşünceleri, muhakemeleri ve hayal güçleri
• kitlelerin kanaatlerinin dini şekilleri
• kitlelerin düşünceleri ve inançları
• kitlelerin düşüncelerini etkileyen etkenler
• kitleleri yönetenler ve inandırma araçları
• kitlelerin düşünce ve inançlarındaki değişikliğin sınırları
• kitlelerin değişik tabakalarının vasıflandırılması ve sınıflandırılması
• cani diye adlandırılan kitleler
• cinayet mahkemesi jürileri
• seçim kitleleri
• parlamento toplantıları

sözlüğün değerli yazarlarından olan gogu delen adam'ın bu kitaptan aktardığı satır başları ile, kitabı okumamış ve merak eden kişiler için kısa ve etkili bir tanımının-tanıtımının yapılabileceğini düşündüğümden ötürü, el emeği ile aktardığı bu önemli satır başlarını paylaşmakta bir beis görmüyorum.

• "kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. hoşlarına gitmeyen mantıksızlıklar karşısında, gerçek dışı eğer kendilerini çekerse, bunu ilahlaştırarak buna yönelmeyi daha üstün tutarlar. onları hayallere çekmesini bilenler onlara hakim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlar da onların kurbanı olur."

Steve Cutts


• "şimdiye kadar uygarlıkların büyük zemberekleri olmuş olan şeref, nefsi feda, dini inanç, şan ve vatan aşkı gibi duygular, akıl vasıtasıyla değil çoğu defa akla rağmen ortaya çıkmıştır."

• "önce de gösterdik ki, kitleler yargıdan etkilenmemek durumunda değillerdir. yalnız kaba şekilde çağrışımlardan anlarlar. onların üzerinde etki etmek isteyen hatipler de daime onların duygularına hitap ederler, hiçbir zaman akıl ver yargılamalarına başvurmazlar. aklî mantık kanunlarının onlar üzerinde hiçbir fiilî etkisi yoktur."

• "kavimler her zaman karakterleriyle yönetilirler."

• "kitlelerin kendilerine kabul ettirilmiş fikirleri vardır, muhakeme mahsulü fikirleri hiç yoktur."

• "kitlelerin genel karakterlerini parlamentolarda da aynen buluruz. düşüncelerdeki basitlik, çabuk hiddetlenme, telkine yeteneklilik, duygularda aşırılık, önderlerin güçlü nüfuzu."

• "duygularla mücadele edileceği zaman yargılamanın tam yoksunluğunu yakından görmek için ilkel insanlara kadar inmeye gerek bile yok. en basit mantığa aykırı olan bazı hurafelerin uzun yüzyıllar boyunca ne kadar sağlam, yerinden sökülmesi ne derece güç olduğunu hatırlamak yeter."

• "canlı varlıklardan birkaçı bir araya gelir gelmez, bunlar ister hayvan ister insan kalabalığı olsun, içgüdüsel olarak bir önderin egemenliği altına girerler. insan topluluklarında önderler büyük bir rol oynarlar. onun iradesi, düşüncelerin gerçekleştiği ve oluştuğu bir kaynak olur. kitle, çobanından vazgeçemeyen bir sürüdür."

iStock.com


• "dünyayı yöneten dinler ve küremizin bir yarısından öteki yarısına kadar genişleyen imparatorluklar, ne filozoflar, ne de özellikle şüpheciler tarafından kurulmuştur."

• "bununla beraber iddianın gerçek bir etki meydana getirmesi için mümkün olduğu kadar aynı kelimelerle tekrar edilmesi gerekir. napolyon 'biricik ciddi söz sanatı tekrardır' demiştir. iddia olunan şey tekrar edilmek suretiyle sonunda kanıtlanmış bir gerçek gibi kabul edilebilecek kadar ruhlara yerleşir."

• "hayvan gibi insanlar da yaradılıştan taklitçidirler. taklit, insan için bir ihtiyaçtır. şu şartla ki, taklit kolay olsun, mesela modanın yayılması bu ihtiyaçtandır. ister düşünceler, ister sonsuz eserler, yahut sadece kostümler söz konusu olsun, modanın etkisinde kalmamayı başaran kaç kişi vardır?"

• "fakat adaya yalnız nüfuz da yetmez. seçmenler düşüncelerinin ve gururlarının beğenildiğini, okşanıldığını görmek isterler. aday olan kimse seçmenlerini pek fazla övmeli ve en olmayacak şeyleri vadetmekten çekinmemelidir. işçilerin karşısında patronlarını alabildiğine kışkırtmamalı, onları fazla aşağılamamalıdır. rakip adaya gelince, onun en rezil bir kimse olduğunu, birçok cinayetler işlediğini, herkesçe bilindiğini, iddia, tekrar ve sirayet yollarıyla ortaya koyarak seçmenler karşısında itibarını kırmalıdır. burada ispata ve delile benzer bir şey aramaya da gerek kalmaz. eğer rakip olan aday kitle psikolojisini iyi bilmiyorsa, kendisine karşı kullanılan itiraflara, o itiraflar oranında sözler sarf edeceği yerde, birtakım ispatlarla karşılamaya kalkarsa, o andan itibaren kazanma şansını kaybetmiş olur."

• "bugünkü kitle oluşumlarında insanların zihniyetleri aşağı seviyededir."

• "bir meclis çok mükemmel teknik kanunlar da çıkarabilir. gerçi bu kanunları kendi odasında huzur içinde çalışan bir mütehassıs tarafından hazırlanmıştır ve meclisten çıkarılan bu kanun gerçekte meclisin değil bir ferdin eseridir. ve şüphesiz ki bu gibi kanunlar en iyi eserlerdir. kitlelerin eseri her zaman bir fert tarafından yapılan işlerden aşağı seviyede olur. meclisleri fazla intizamsız ve tecrübesiz tedbirlerden yalnız mütehassıslar kurtarır. "

• "kanunların çoğaltılmasıyla hürriyet ve eşitliğin daha iyi korunacağı hakkında hatalı vehimlerin kurbanı olan kavimler her gün daha ağır, daha dayanılması zor boyunduruklara kendilerini teslim etmektedirler."

• "vatandaşların artan kayıtsızlığı ve acizliği ile hükûmetlerin rolü daha fazla büyümeye başlar. hükûmetler bireylerin kaybetmiş oldukları girişim ruhunu, yönetim gücünü kendileri elde etmeye mecbur olurlar. her girişimi, her şeyi başarmaya ve korumaya çalışırlar. devlet o zaman kesin ve ilahi bir güç olur."

• "bir birlik, bir blok oluşturan kavim sonunda aralarında bağlantı olmayan, bir süre geleneklerin ve kurumların zoruyla süren bir bireyler yığını haline gelir. işte o zamandır ki, çıkarları ve eğilimleri başka olan, aralarında ayrılık bulunan, kendilerini yönetmekten aciz insanlar, en küçük işlerinde yönetilmeyi isterler. o zaman devlet yutucu nüfuzuyla işe başlar."

• "en iyi çikolatanın x marka olduğunu yüzlerce defa okuduğumuz zaman, bunun birçok defa söylendiğini düşünür ve sonunda okuduklarımızın bir gerçek olduğuna kanaat getiririz. y markalı tozun önemli kimselerin hastalıklarına iyi geldiği yolundaki binlerce şahidin tasdiklerine bakarak, biz de aynı hastalığa tutulduğumuz zaman y markalı tozu deneyime kalkarız. aynı gazetede filan adamın tam bir alçak ve falan adamın çok namuslu bir kimse olduğunu okuya okuya sonunda bunların bu özellikleri gerçekten taşıdıklarına kanaat getiririz. şu şartla ki, bu iki sıfatı bu adamlar için tersine kullanan, o gazeteye aykırı fikirde bulunan başka bir gazeteyi sık sık okumayalım. iddia ve tekrar hayatta yarışabilmek için en güçlü araçlardır."

• "bazı düşünceler, bazı duygular ancak kitle halinde bulunan bireylerde kendini gösterir veya hareket alanına çıkar."

• "kitlelerin eğilim ve sevgisi hiçbir zaman iyi hükümdarlara değil, kendilerini şiddetle baskı altında bulunduran baskıcılara karşı olmuştur."

• "bir kitleye bağlı bulunan bireyin durumu hemen hemen uyutulan bu kimsenin durumuna benzer. artık hareketleri bilinçli değildir. bu kimsede, uyutulan şahısta olduğu gibi bazı melekeler yıkılmış olduğu halde, diğerleri olanca yoğunluğuyla harekete geçirilmiştir. yapılacak bir telkinin etkisi o kimseyi savaşa karşı konulamaz bir coşkunlukla bazı işlere sürükleyebilir. kitlelerdeki coşkunluk, uyutulan kimsedekinden daha fazladır, çünkü telkin bütün bireyler için aynı olduğundan birbiri üzerine karşılıklı etki coşkunluğu arttırır. bir kitlenin, telkine karşı direnecek derecede güçlü kişiliğe malik fertleri sayıca pek azdır ve genel akım onları sürükler."

• "şüphesiz, kitleler çoğu defa aşağı bir ahlak düzeyinde bulunduklarını göstermişlerdir. fakat bu, neden böyledir? sadece şunun içindir ki, yıkıcı gaddarlık içgüdüleri, her birimizin ruhunda uyuyan, ilkel devirlerin sonuçlarıdır. tek başına birey için bu içgüdüleri tatmin etmek tehlikeli olur, halbuki bireyin sorumsuz ve cezasız kalacağından emin bulunduğu bir kitleye karışması, kendisine bu içgüdülere uymak için bütün serbestlikleri verir. bu yıkıcı içgüdülerimizi kendi cinslerimize uygulayamadığımız vakit, onları hayvanlara yönelterek sakinleştirmeye çalışıyoruz. av merakı ve kitlelerin gaddarlığı aynı kaynaktan meydana gelir."

kitabın türkçe çevirisi
kitabın ingilizce çevirisi