Türk İnsanının Aceleciliğiyle İlgili Okurken İnsanı Acı Gerçeklerle Yüzleştiren Bir Yazı

Türkler olarak aceleciyiz. Her yere, her şeye aceleyle koşturuyoruz. Neden böyleyiz peki?
Türk İnsanının Aceleciliğiyle İlgili Okurken İnsanı Acı Gerçeklerle Yüzleştiren Bir Yazı
iStock.com


türklerdeki acelecilik eğilimine ayrı, onu göçebeliğe bağlayanlara ayrı sınır oluyorum. bin yıl önce göçebeydik amk, daha ne kadar kullanıcaz bunu bahane olarak?

sorun tarihindeki göçebelikte değil, tembellikte. bütün bu aceleciliğin sebebi herkesin bir şey yaparken araştırmaya, düşünmeye, gerekli planı yapmaya ve yeterli emeği harcamaya üşenmesi. sonuca odaklanıp, ona erişmek için alın teri dökmektense sonucun hayaliyle bugününü yemek.


çünkü çoğunluk mutsuz. hayatından memnuniyetsiz. o yüzden ne değişiklik olasılığı varsa koru körüne bağlanıyor herkes. sinemaya gitmek, tatil yapmak, akşama güzel bir yemek pişirmek, iş değiştirmek, biriyle buluşmak, eve bir parça mobilya almak... kararın boyutu önemli değil. o gelecekteki anın hayali şu andan hep daha güzel olduğu için, herkes sürekli manyak bir acelecilik halinde.

işin kötüsü, bu acelecilik çoğu zaman mutsuzluktan kaynaklandığı için sonuçlar hiç öyle beklendiği gibi güzel olmuyor. daha çok aceleciliğe sebep oluyor. bir an önce olsun istenen şeyler gerçekten olunca eğreti duruyor. beklenti başka çünkü. amaç tatil yapmak değil, hayatından uzaklaşmak. amaç birlikte güzel bir yemek yemek değil, bir an önce evden çıkmak. amaç o insanla flörtleşmenin tadını çıkarmak değil, bir an önce "sevgili yapmak."


zamanı iyi kullanma aceleciliği değil bu. zamanı taşıyamama aceleciliği.

tabii ki tarihsel süreçler tomplumsal bellekte yer ediyor ve davranış biçimlerini etkiliyor. ama sırf vakti zamanında göçebeydik diye ota boka bu bahane edilmez ki. madem hala o davranış biçimlerini taşıyoruz, ata binelim, geyik avlayalım, akşama çadırda dede korkut hikayeleri anlatalım o zaman? yemez tabii. ama aceleciliğe gelince, "yaav biz göçebe adamlarız, tez canlıyız, böyle alışmışız..." hala göçebe kültürüne göre yaşayanlar var köylerde. git bak onlarda böyle acelecilik var mı... iki sepet sebze, bir kaşık yağ için ter döke döke günler, haftalar, aylar geçmesi gerektiğini bilir onlar. iki dakika otobüs sırası bekleyemeyenler uyarılınca göçebe kültüründen dem vurmasın hiç.