Türk Sineması Neden Bir Hollywood Olamadı?

Oyunculuk anlamında çok başarılı örneklerimiz olduğu apaçık ortada. Yönetmen olarak birçok festivalden eli kolu ödülle dolu örneklerimiz var. Elimizde bu kadar iyi malzeme varken neden bir Hollywood sineması kadar başarılı olamadık? Sözlük yazarlarının bu konudaki tespitlerini sizler için derledik.
Türk Sineması Neden Bir Hollywood Olamadı?


dandik komedi filmlerini gişe rekortmeni yapıp türk sinemasını bu tür filmlerin çöplüğü haline getirenlerdir.

realist olamamalarıdır. toplumsal gerçekliği başrol karizmasına kurban ediyorlar.

örneğin rahmetli tarık akan'ın başrolünü oynadığı yol filmine bakalım. şu anda bu düzeyde bir film çekilemez, üstelik daha fazla imkan varken. çünkü senaristler ve yapımcılar artık bunun derdinde ve bunu düşünecek seviyede değil. modern hayat en çok onları sarmış zannedersem, direkt yap tüket tarzı sinema filmi çekiyorlar. bu filmde tarık akan'ın tırnağının içindeki kire kadar gösterilmişti ya şimdiki filmlerde peki? neyse daha fazla bir şey demek istemiyorum.

Yol


önemli not: bu dediklerim nuri bilge ceylan ve zeki demirkubuz için geçerli değildir.

bizde kaç kuşak şehirli aile,edebiyat-sanat geleneği ve köklü eğitim kurumu var ki dünya çapında filmler yapacak entellektüel birikimde insan yetişsin.sanata göre örgütlenmemiş;en köklü eğitim kurumlarımız bürokrat yetiştirmek için kurulmuştu.elit denilen memleketin en zenginleri bile nasıl zengin olmuş; devlet ihaleleri,distribütörlük,mal ve hizmetleri taklit ve emlak rantı.burada bir yaratıcılık yoksa,ülkenin sinemacılarından da bir yaratıcılık beklemek biraz abesle iştigal.bizdeki kolpa, hayatta icra edildiğinden sinemada gördüğümüz çok yapay kalıyor; çıkar ilişkisi olanların ilişkilerine bir bak da gör aktörlük nasıl oluyormuş.

izleyici kalitesi: (bkz: arz-talep dengesi)

Çılgın Dersane 3

temel değil ama önemli sorunlarından birisi de sesdir. teknik açıdan çok kuvvetli olan birkaç örnek dışında ses tasarımı pırıl pırıl, capcanlı ve berrak olan türk filmi hala yok gibi. bu kadar ileri teknolojinin mevcudiyetine rağmen bu şaşırtıcı ve kesinlikle mühim bir defo.

a-senaryo
b-teknik yetersizlik
c-yeteneksizlik
d-finansal yetersizlik
e-hepsi
f-bir kısmı

kaliteli senaryo yazılamaması. özgün olabilmek için, yeterli özgürlüğe izin verilmemesi sonucudur bu. beynimize kodlanan baskılar yüzünden, toplum baskıları yüzünden diğer sanat kolları için de geçerli bir durum. düşünce açısı genişleyecek ki bilim, sanatsal duyarlılık gelişebilsin. 

Issız Adam


din tabu, cinsel hayat tabu, bilim tabu, geriye aşk hikayeleri kalıyor ki onda bile senaryo iki kişi bilemedin üçüncü kişi üzerine kurgulanıyor. oysa ki her karakterin bir hikayesi var bizdeyse yan karakterler aksesuar kıvamında. aslında bu topraklarda yaşanılanlar bile hayal gücünün birazcık desteklemesi ile kaliteli senaryolara dönüşebilir. güzel işler de yapılmadı değil, özellikle yönetmen olarak başarılı insanlarımız var. kaliteli oyuncularımız da var ama güzel film dediğin seni başka bir boyuta taşıyabilmeli, masalsı, bilimsel, sanatsal vs ama kendi dünyasını yaratabilmeli, sana sunabilmeli ve seni bir parçası yapabilmeli.

lamı cimi yok bu sektörün en büyük sorunu, para kazanma kaygısı yaşıyor olmasıdır.

sanata değer verilmeyen bir ülkede bir seyler için çabalıyor olması

özgün senaryo eksikliği( konular klişe ve basit)

Ateşin Düştüğü Yer


yönetmenlerin oyuncu değil model tercih etmesi (iki oyuncu koçu tutmayla oyuncu olunmaz)

görüntü yönetmenlerin yüzeysel davranması (kaçırılan detaylar)

ve türkler'in en büyük laneti kibiri. herkesin kendini bir şey sanması.

sonuç: yeni yetme bir yüze başrol verilir. o dünyayı kazanırken sette çalışan o kadar emekçi üç kuruşa onun kaprisini çeker. yönetmen parasini cebini attığı için aldırmaz, yapımcı zaten zengin hiç sallamaz. sırf duyar kasmak için iki duayen oyuncuya rol verilir. birileri ünlü olur bu filmde. biz sinemaya gider, söylene söylene çıkarız. sonra başa döner konu. sahi türk sinemasının tel sorunu ne?

hollywood bütçesine sahip değildir gibi entryler gördüm ne yazık ki. lütfen artık çok para veya hiç para harcamadan da çok kaliteli ve akılda kalıcı şeyler çıkabileceğini anlamalısınız.

Bir Zamanlar Anadolu'da


sinemanın ve diğer tüm alanların da içinde bulunduğu, insanların sanat ve estetik ihtiyaçlarını karşıladığı, izleyip düşüncelere dalmak istedikleri, zihin akışına girdikleri ürünlerin kalitesini ülkelerin içinde bulunduğu toplumsal kültürel durum ve devletlerin insanların bu tür zevklerine karşı olan tutumu belirler. türk sinemasındaki sorunu anlamak için şu anki gündemimizi ve halimizi takip etmeniz yeterli.

yaratıcılıktan ziyade taklitçi kafadır.

aynı zamanda hint sinemasının da sorunu olan "aşırılık". dram mı yapacaklar, mesajı gözümüze gözümüze sokarlar (sanki alt metinde verseler anlamicaz), salya sümük ağlatmadan bırakmazlar. komedi ise, karakterler hep çirkin, salak, küfürbaz olur (küfürsüz güldürebileni görmedim henüz). tüm filmlerde iyiler hep iyi, kötüler hep kötü olur. yaratıcılık sıfır olduğu için zaten fantastik, bilim kurgu hak getire. film sektöründekiler ticarete atılır gibi sonradan film işine girince çıkan malzeme bu tabii.

(bkz: mahsun kırmızıgül'ün mesaj bombardımanı filmleri)
(bkz: recep ivedik aşırılığı)

evrenselleşememesi.

New York'ta Beş Minare


şöyle ki;sen sadece türk toplumuna hitap edip kar amacı güden filmler yaparsan belli konuların dışına çıkamazsın.istisnalar tabi ki kaideyi bozmaz fakat genele baktığımızda bir avrupalının bizim filmleri anlayıp beğenmesini bekleyemezsin. örneğin töre cinayetleri veya din temelli kavramları tutup da senin örf adet ve geleneklerini bilmeyen toplumlara sanat adı altında anlatmaya çalışırsan yerinde sayarsın.genel olacaksın özel değil.

toplumda gelişmemiş sinema kültürü yeteri kadar eleştiri üretmediği için filmlerde her zaman aynı kalitesizlikte kalıyor,temel sorun budur.

ayrıca farklı film türlerine yatırım yok, garanti para peşinde koşan yapımcılar kalitesiz saçma romantik komedi ve komedi gibi filmlerden başka filmlere para yatırmıyor. polisiye, suç,gerilim,gizem,bilim kurgu ya da tarihsel filmleri hakkıyla çekebilecek yetenekli yönetmen de zaten yok.

Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu

hem işi yaparken öğrenenler olsun hem de okullardan gelip yönetmen olmaya çalışanlar olsun yeteri kadar genel kültür ve sinema bilgisine sahip değiller.

hem yeterince eleştirilmeyen hem de eleştirilince "emek verdik ama biz" biçiminde savunulan filmlerde film kötü olsa da "ekmek parası be abi" biçiminde verile tepkiler bile görülebiliyor. verilen emeğin kalite yaratmaması, ülkenin kültürünün yansımaları ve gelişmemiş eleştiri yeteneği sadece sinemada değil her alanda mevcut.