Türk Sinemasını Dar Kalıplardan Kurtarıp Dönüm Noktası Olmuş Enfes Film: Muhsin Bey

Yavuz Turgul'un yazıp yönettiği 1987 yapımı film Muhsin Bey, Türk sinemasının en önemli filmlerinden biri. Nedenlerine gelirsek...
Türk Sinemasını Dar Kalıplardan Kurtarıp Dönüm Noktası Olmuş Enfes Film: Muhsin Bey

arabesk, köyden kente göçenlerin bir haykırışı olsa da aslında hiçbir kültürü yansıtmaz, bayağı sözler, sığ anlamlardan ibaret bir kalitesizlik örneğidir. arabesk ali nazik'tir. arabesk boş çığlıkların, yaşanmamış hayatın yalan sözleridir. muhsin bey'in delikanlı oluşunun yanında arabeskin delikanlı sözleri içten pazarlıklı kör duygulardır. muhsin bey ''bize yakışmaz'' der, arabesk ''ya benimsin ya kara toprağın'' lafı gibi ucuz edebiyatı yapar. arabesk bencil duygularla donatılmışken, muhsin bey naif duygularla gösterir kendini. arabesk yaptığını bas bas bağırırken muhsin bey sessiz kalır. arabesk ''yalnızım dostlarım'' derken aslında muhsin bey yalnızdır ama o bunu böyle bağıra bağıra söylemeyi bencillik kabul eder. bunun için muhsin bey arabeski sevmez . bunun için muhsin bey halk müziğidir, sanat müziğidir ve yine bunun için halk ve sanat müziği farklıdır arabeskten.


arabeskin çok satması , halk ve sanat müziğinin fazla dinlenmemesi filmde yer bulmuştur. bu da popüler kültüre ciddi bir eleştiridir aslında. ucuz ve kolay anlaşılan, zeka gerektirmeyen, emek gerektirmeyen, kolay algılanıp, alınan şeyler, yani popüler kültürün birçok ögesi buna dahil. bunlar daha çok rağbet görür her zaman işte. zaman zaman bir ayakkabı, bir pantolon olarak karşımıza çıkar, fast food yemeği olarak karşımıza çıkar. müzik de ise arabesk olarak karşımıza çıkar bu durum. duygu yığıntısı altında duygusuzluktan ibaret arabesk, bunun için hiçbir zaman yılların mirası olan halk müziği ve ciddi bir çalışma gerektiren sanat müziği ile asla yarışamayacaktır. onlar tarih boyunca adı kalacak parçalardır, arabesk kolay tüketilecektir, kendini tüketecektir her zaman ve yeniden yaratılma sürecinde hep kendini tekrarlayacaktır. bunun için eğer bu filmin bittiği yerden bir devamı olsa, ali nazik olmayacaktır ama biri olacaktır. küçük abdi olacaktır, büyük rıza olacaktır, urfalı necip olacaktır, antepli şükrü olacaktır. hepsi zaman içinde kaybolup kendini başkalarına bırakırken aynı zamanda kendini yineleyecektir.


bence muhsin bey türk sinemasında bir dönüm noktasıdır. yeni bir ekolün başlangıcı olarak kabul ediyorum. sinemanın çağ atlayışıdır. önceki döneme bakarsak zaten 80'de sinema kapanmış, 75-80 arası başlayan seks furyasına taleple çöküş noktasına gelmiş sonra bir bocalama evresi. fakat daha evvelde yine kaliteli eserler vermişiz. politik ve dram üzerine daha çok. doğrusu yılmaz güney ön planda. ondan önce susuz yaz gibi bir başyapıt. bu yöne gelince muhsin bey'in dar kalıplardan kurtardığını görüyoruz bizi. köylü ve şehirli ikilisine takılıp kalmamış. köyden kente gelen bir gencin hazin dramını anlatmamış. ortada bir dram var. hem muhsin bey için hem ali nazik için fakat bunu bilinenin ötesine taşımış muhsin bey filmi. eğer filmi tek kelimede özetlersek ; aralarında uçurumlar olan, yükseklik korkusu sahibi iki insanın hayalleri için yaşama tutunma mücadelesi derim. bu konuda film kesinlikle realist davranıyor. yükseklik korkusu olan insanlar uçurumdan daha kolay düşer. bunun için muhsin bey ve ali nazik uçurumdan itiliveriyor. hem muhsin bey hayalleri, iddiası için hapis yatıyor hem de ali nazik ölüyor. evet ölüyor zira filmin sonunda gördüğümüz şahsı ben ali nazik olarak kabul etmiyorum. sadece arabesk sirkülasyonun bir parçası olarak kullanılıp atılmayı bekleyen çöp.


film müziği konusunda ise yine bekleneni vermiş muhsin bey. müthiş orantılı, sahnelere uygun anlarda müziği vermiş. sahnelerin etkileyiciliğine, diyalogların, monologların kusursuzluğuna ve etkileyiciliğini katbekat katlamış müziğin kullanımı. özellikle sanat müziği ile başlayıp, bitmesi çok isabetli bir karar olmuş.

ibrahim tatlıses'in ''ayağımda kundura'' yani bir halk türküsü ile girdiği müzik piyasasına arabesk ile devam etmiştir. hiç işi olmadığı halde film çevirmiştir. şovmenlik yapmıştı. buna da ciddi bir eleştiride bulunuyor film. aslında parayı bulduktan sonra yöresel lezzetleri istanbul'a taşımaktan başka bir değeri kalmıyor yaşadığınız, doğduğunuz toprakların demeye getiriyor. parayı bulup, ünlü olduktan sonra daha çok nasıl kazanabilirim üzerine doymaz bir iştahla hareket ettiğini belirtiyor. oysa arada iki halk türküsü okuyup vefa borcunu ödemeye çalışırken etkileyici bir sesin ne kadar kalitesizleştiğini daha iyi anlıyoruz. bu noktaya biraz yoğunlaşınca filme ''altın kolye'' vurgusunun da sonradan görmeliğin önemli bir simgesi olarak koyulduğunu anlıyoruz.


muhsin bey'in çalışmayan arabası da aynen altın kolye gibi bir semboldür. artık devrin değiştiğini işaret eder. işlerin zorbalıkla hallolduğunu. kibarca yaklaşımların yarı yolda terk edilmeye neden olduğunu. tesadüf değildir muhsin bey film sonunda biraz zorbalık gösterince pat diye çalışır araba. muhsin bey bu devrin kötü gidişine yenik düşüyor fakat bu yaptığı bu ufak zorbalık bunun göstergesi değil. plakların diğer eşyalarla bırakılması ya satılması ya da çöpe atılması işte bu muhsin bey'in değişen devre yenik düştüğünün göstergesi. ve madam'ın istanbul'u terk etmesi, yıkılan beyoğlu artık bir şeylerin eski güzelliğinde ve naifliğinde olmayacağının diğer göstergesi. bir geçiş döneminin filmi muhsin bey. eskiyen şeylerin çöpe atıldığı ve değersizleştiği, arabesk'in birbirinin aynı sözleri gibi bizim de nasıl tek tipleşmeye yönelik bir geçiş. filmin esprili dili de bu filmi baş yapıt yapan nedenlerden biridir.


söylenecek konuşulacak o kadar çok şey var ki. diğer karakterler. osman'dan tutun da kahveciye kadar. hatta çocuk oyuncu. kuliste uyuması. film boyunca annesinden kendisine tek iyi laf duymamamıza rağmen yine annesi olmadan uyuyamaması. çok güzel ve ince bir ayrıntı. defalarca izleyin diyorum ben sadece. dvd'sini kesinlikle edinin. hiçbir film arşiviniz olmasa. bu tek filmi baş köşenize koyun.

şimdi bir fantezi kuruyorum da acaba günümüzün muhsin bey'ini çeker mi yavuz turgul? yoksa bu dediğime kızar mı? bir bencillik olarak mı niteler bunu? eski muhsin bey'i tüketmek üzerine bir düşünce olarak mı görür? bilmiyorum. günümüzün muhsin bey'i diye bir filme de ne gerek var ne ihtiyaç. fantezi icabı işte.

Bu içerik de ilginizi çekebilir