Türkiye'de Bisiklet Kullanmak Neden Yeteri Kadar Yaygınlaşmıyor?

Benzin ve araba fiyatlarının can yaktığı ülkemizde bisikletin neden yaygınlaşmadığına dair Sözlük yazarlarının ilgili yorumlarını bir araya getirdik.
Türkiye'de Bisiklet Kullanmak Neden Yeteri Kadar Yaygınlaşmıyor?
iStock

ilk akla gelen sebepler

1. bisiklet aldıktan sonra merdivenler, yokuşlar aşarak ulaştığımız apartmanlarımızda, dairelerimizde onlara yer bulmanın, onları taşımanın zor olması.

2. sürecek yol bulmanın, manyak sürücüleri olan arabalardan kaçmanın, dar yerlerden geçmenin dikkat ve efor istemesi. her yerde bisiklet yolu olmaması ve halkın bir kısmının bisiklet yolunun bisikletler için olduğunun farkında olmaması...

3. bisikletinle çıktığında, arkadaşlarınla oturmak istediğinde ya da kapalı bir yere girmenin gerektiği durumlarda bisikletini bisiklet park yerine ya da herhangi bir yere bağladığında, çok oyalanmamış olsan bile, bisikletini döndüğünde bulamayacak olma ihtimalinin yüksekliği...
(bisikletim kalabalık bir cuma akşamı alsancak kordon'daki bisiklet park yerinden çalındı. bisikleti garajından, apartmanından çalınan arkadaşlarım da var. yani bisiklet hırsızlığı da yaygınlaşmanın önünde engel olabilir.)

4. bisiklet fiyatlarının coşa coşa yükselişi.

5. bisikletin ulaşım aracı olarak ciddiye alınmaması.

6. gezegene ve ülkeye karşı ekolojik sorumluluk bilincinin olmaması.

7. bisiklet tamir eden yerlerin ya işinin ehli olmaması ya da direkt tamir yerine yedek parça kilitlemeye çalışmaları.

bu yazıyı yazarken içeriden yazıyorum: yaşım 45 ve bütün hayatımı bisiklet ile koordineli yaşıyorum.

bisiklet kullanmaya yeni başlamış birisi olarak yazacağım bunları

izmir'de yaşayanlar için aslında bisiklet o kadar da karamsar bir eylem değil bence. 8-10 km mesafede bence acayip hızlı ve rahat bir ulaşım aracı, mesela izban aktarmasından, 4-5 km'lik mesafede olan evime 15-17 dakika arası bir sürede normal taşıt trafiğinde gidebiliyorum. bisikletimi göztepe'den buca'ya 1 saatte -bir miktar fazlası vardır- sürerek götürdüm mesela, normal ana arter yolları kullanarak yaptım bunu. tabii ki ülkenin coğrafi yapısı, engebeli olması bazı şehirlerde bu işi yapmayı zorlaştırıyor, yine de kesintisiz bisiklet yolları ve toplu taşımada bisikletin taşınması imkanı ile bisiklet kullanımı yaygınlaşabilir.

tabi bunlar aslında birazcık romantik görüşler. burası bir orta doğu toplumu, motorlu aracın ne kadar büyükse o kadar kabul görürsün toplumda. bisiklete binen kişilere baktığımız zaman tamamında olmamakla birlikte daha özgür, modern bir kafa yapısına sahip olduğunu görmek mümkün bence. tabi bu kesimde bizim ülkede git gide azaldığı ve azaltıldığı için yaygınlaşmaması normal.

bir de bir süredir gözlemlediğim bir şey: trafikte yayalar normal araçlara göre bisikletliye daha fazla problem yaratıyor. araba yolunda bisikletle yolun ortasından giderken arabalardan bir tepki görmedim, normalde araba beni geçebilir ama ne korna, ne taciz herhangi bir şey olmadı. ama yayalar daha kapalı bu duruma.

ama yavaş yavaş da olsa trafikte daha fazla yer almaya başladıkça kullanım yaygınlaşacaktır bence. bisiklet bence insanların çoğunu mutlu edecek bir şey. çocuk gibi gülerler binseler. ama işte cahillik, baskı, çoğunu bildiğiniz sebepler her şeye olduğu gibi bu işe de engel oluyor.

bir de devlet veya hükümet artık ne dersek, insanları neden bisiklete özendirici tavır sergilesin ki? akaryakıttan, araçlardan dünya kadar vergi alıyor. ne gerek var tek maliyeti ortalama aşağı yukarı 2000 tl olan bir şeyi özendirmeye?

bir anekdot

dün akşamüstü bisikletimle işten dönüyorum. sağdan ağır ağır pedal çeviriyorum. karşıdan bir yaya gözümün içine baka baka geliyor. kaldırım boş olduğu halde yoldan yürüyor. gidiş yönünün tersine, bana doğru yürüyor. 50 metre falan göz göze birbirimize doğru ilerledik. hiçbir şekilde kaldırıma çıkmaya niyetlenmedi. çarpışmaya 3-4 metre kala sağ elimi omuzdan geriye doğru açtım ve "şapalağı yersin" dedim. o noktada kaldırıma çıkmasaydı gerçekten gelişine yapıştıracaktım. neyse ki çekildi. hikaye bu kadar.

türkiye bisiklet konusunda ilginç bir vaka

halk, yakıt pahalılığından, vergilerin ve sigorta masrafının yüksekliğinden, araç satın alınırken ödenen vergilerin maliyetinden şikayetçi. aynı zamanda toplu taşımadaki yoğunluktan, bekleme sürelerinden ve insanların davranışlarından da şikayetçi. tüm bunlarla, halk hiçbir şekilde de bisiklete yönelmiyor. çok ilginç. araştırılmalı...

karşı eleştiri olarak şehirlerin uygunsuzluğu ve yokuşlar gösteriliyor. hindistan, pakistan veya vietnam'ın şehirciliği çok mu muazzam? yokuş derken farklı örnekler var. yunanistan ve italya dümdüz ovalarla kaplı. dürüst olalım, elbette her yer hollanda değil. test sunsak ve insanları özgürce, hiçbir ön yargı olmadan işaretleyin desek muhtemelen "aşağılanma hissiyatı, eziklik, fakirlik göstergesi, utanma duygusu" duyguları çıkabilir. san francisco'da, mumbai'de bisiklet kullanılabiliyorsa, istanbul'da kullanılabilir. bence yapabilirsiniz bunu. tabii önce komplekslerinden kurtulmak kaydıyla.

ne zaman ki türkiye'de, kariyerli biri iş görüşmesine veya hoşlandığı kızla ilk buluşmasına bisikletle gider, "oldu bu iş" derim.