Türkiye'nin Asla Aşamadığı Bir Tabu: Boşanmış Bir Kadınla Evlenmek

Başka bir derdimiz yokmuşçasına birçok insanın en büyük kaygılarından biri bu. Başkasına ait bir hayatın tatavasını yapmak. Sözlük yazarı "whokares" bu konuyu derinlemesine ele almış.
Türkiye'nin Asla Aşamadığı Bir Tabu: Boşanmış Bir Kadınla Evlenmek
iStock.com


daha önce başka bir işte çalışıp ayrılmış olmanız, ileride işe alınabilirliğiniz konusunda problem teşkil etmez. önemli olan kalifiye olup olmadığınızdır.

daha önce başka arkadaşlıklar kurup onları unutmuş olmanız, sizinle yeni arkadaşlık kurmak isteyenler için problem teşkil etmez. önemli olan bugündür.

evlilik de öyle...

aşk, uyum, istek, biraz da fedakarlık.

bunlar yerli yerinde olduktan sonra bir tarafın daha önce boşanmış olması sorun olmamalı.

boşanmanın en büyük nedeni, iki insanın zamanla ayrı ayrı yönlere doğru değişmesi, gelişmesidir. bu durumda, zamanla kendine çizdiği yol üzerinde eşinden ayrı düşerek boşanan insanın o yol üzerinde başkalarına da rastlaması kadar doğal bir durum olamaz. sağlıklı olan o zaten.


2014 senesi itibarı ile, türkiye'de her beş evlilikten biri boşanma ile sonuçlanıyor. üstelik boşanma oranında ufaktan bir artış da söz konusu.

aynı oran, abd'de %50'nin üzerinde. avrupa'nın çoğu ülkesinde bu oran %60'ları geçmiş durumda. istatistiksel olarak, bir evliliğin boşanma ile bitmesi daha olağan.

ben bildim bileli türkiye'de "kuvvetli aile yapısı" ile ilgili övünür durur herkes. bu kısmen doğru olsa da, aslında hiç övünülmeyecek bir durum var ortada. türkiye'de kadına karşı (kocası tarafından) uygulanan "aile içi şiddet" oranı 2008 senesi verilerine göre %37'lerde. neredeyse %40. kaldı ki bu rakam sadece fiziksel şiddet içeriyor. duygusal şiddet, kadının hayatını her açıdan kontrol etmeye odaklı psikolojik şiddet buna dahil değil.


ab ülkelerinden toplanan verilere göre, aynı oran avrupa'da % 22. bu da sadece fiziksel şiddet odaklı bir rakam.

şimdi her iki ülkenin veri kalitesini, ve veri toplanabilirliğini de göz önüne alınca net bir şekilde diyebiliriz ki, türk aile yapısının kudreti, damarlarındaki asil kandan değil, dışarı dökülen kana rağmen boşanmaktan korkan, bunu bir seçenek olarak göremeyen kadınların "kaderlerine" razı olmasından kaynaklanıyor.

aynı gruba hem eş hem de toplum tarafından uygulanan psikolojik ve duygusal şiddeti de ekleyin, durumun vehameti ortaya çıkar.

abd'de, avrupa'da artık kimse evliliği ömür boyu bir "seçeneksizlik" olarak görmüyor. evlilik çalışmıyorsa, seçenek hazır: boşanmak.


etrafımda boşandıktan sonra son derece mutlu, mesut ilişki yaşayan insanlar da var. hepsi değil... bazıları boşanırken o kadar yara alıyor ki, bir daha ilişki kurabilmek onlar için çok zor olabiliyor. üzücü. ama burada suçlu olan kurum boşanma kurumu değil, evlilik kurumu. evliliği ömür boyu hapis cezası olarak gören anlayış bu insanları umutsuzluğa itiyor.

sonucu özetleyelim:

herkesin mutlu olmaya hakkı vardır.

hiç bir yetişkin, kendisi dışında başka bir yetişkinin mutluluğundan sorumlu değildir.

iki kişi beraber mutluysa, öncesi, sonrası önemsizdir.

nokta.


aslında şu başlığa bakınca türk kadınının dramı rahatça görülebilir. başlığın kendisi bile "boşanmış biriyle evlenmek" olarak değil de, "boşanmış bir kadınla evlenmek" olarak açılmış. zaten burada amaç daha önce boşanmış insanlarla girilen uzun dönemli ilişkileri tartışmak değil. burada amaç "patlak kadın" muhabbeti yapmak. son derece mide bulandırıcı.

her zaman dediğim gibi... orta doğu kadınının en büyük problemi orta doğu erkeğidir.

evet, tekrar yüzeyselleşebiliriz. aynen devam.