Türkiye'nin de Gerçekleştirmeye Kafayı Taktığı Çin Modeli Ekonomi Nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ekonomide yeni yol haritasını kurmaylarıyla paylaşırken Çin modelini örnek gösterdiğini haberlerden okuyoruz. Peki nedir bu Çin modeli? Türkiye bunu başarabilir mi?
Türkiye'nin de Gerçekleştirmeye Kafayı Taktığı Çin Modeli Ekonomi Nedir?

türkiye ekonomisine çin modelini ithal etmeden önce çin modelini anlamak gerekiyor. çin ekonomisinin 4 ana dönemden oluştuğunu söyleyebiliriz.

1. 1949-1978 arası çin mao zedong tarafından yönetildi

mao, düşük eğitimli biriydi ve eğitimli insalara da karşıydı. devlet yönetimi ve ekonomi hakkında kimsenin anlayamadığı tuhaf teorileri vardı. bundan kaynaklı yaptığı hatalı uygulamalar çin'i dünyanın en fakir yerlerinden biri haline getirdi ve milyonlarca kişinin açlıktan ölmesine sebep oldu.

2. 1978-2000 arası deng xiaoping bu fakir çin'i aldı, ucuz iş gücü merkezi haline getirdi

inanılmaz ucuzluğuyla, çin gelişmiş batı medeniyetlerinin fabrikası konumuna geldi. çin toplum olarak zenginleşmemeye özen gösterdi ki ucuz işgücü avantajını koruyabilsin. sonuç olarak çin çok dengesiz zenginleşti, ama deng 'önce zenginleşelim, sonra onu adilce dağıtırız' diye düşündü.

3. 2000'lerin başında bu işin sonsuza kadar gitmeyeceği anlaşıldı

diğer ülkelerin de baskısıyla çin refah düzeyini ve serbest piyasa ekonomisini benimseyen uygulamalara gitmek zorunda kaldı. işçilik maliyetleri gittikçe artsa da hala rekabetçi bir konumda kaldı, çin de verdiği sözleri tam yerine getirmeyip kuru manipüle etmeye devam etti. fakat bu süre zarfında çin sadece üreten bir toplum olmaması gerektiğini, aynı zamanda güçlü tüketici bir hizmet ekonomisi olması gerektiğini anladı. bu da çin'i hemen hemen her sektörde dünyanın en büyük pazarı haline geldi (otomotiv, inşaat, lüks tüketim vs.) 2015 yılında çin'e gelen bir şirket ucuz olduğu için değil çok büyük bir iç pazar ve istikrarlı bir merkezi yönetim olduğu için geliyordu.

bu süre zarfında çin'e çok para geldi ve bu paralar iyi harcandı, altyapı, devlet düzeni, silahlı kuvvetler, eğitim, bilim ve teknoloji neredeyse 0'dan dünyanın en iyi noktasına geldi.

4. bugünlerde ise bu model aksamaya başladı, artık eskisi gibi ucuz degil

pazar büyük ama bir abd veya ab refah seviyesinde degil, harcama kültürü hala olgunlaşmış değil, adalet sistemi hala problemli kaldı, sosyal yapı bozuldu, insanların çalışmadan kafayı yemesi veya hiç çalışmak istememesi gibi olaylar ortaya çıktı, doğa bozuldu, demografik denge bozuldu, hem kadın-erkek hem de yaş anlamında, hong kong, sincan ve tayvan konuları dünyada çin'e olan güvenin zedelenmesine sebep oldu. sonuç: birçok şirket artık çin'e girmek istemiyor.

yani işin özü, çin modelinin çin'de bile uzun vadede işe yarayıp yaramayacağı belli değil

bizde buna ekstra olarak beklenilmeyen bir yönetim var. mesela çin'in sincan, tayvan, pasifik mevzularındaki duruşu belliyken bizim duruşumuzu tahmin etmek imkansız, çünkü hiçbir konuda belli bir duruşumuz yok. büyük doğal kaynaklarımız yok. hayvani nüfusumuz ve buna bağlı hayvani bir pazar yok. ülkenin mutlak yöneticisi olan cumhurbaşkanın sağlık durumu bile net değil. hal böyleyken türkiye'nin bu modeli tutturması mümkün değil. daha olası modeller: (bkz: venezuela modeli) (bkz: iran modeli) (bkz: kuzey kore modeli)

ama gönül isterdi ki şu modeli benimseyelim: (bkz: güney kore modeli)