Türkiye'nin de Uzun Süredir Üyesi Olduğu OECD Örgütü Nedir?

Türkiye'nin 1961'den beri üyesi olduğu OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) hakkında bilgiler.
Türkiye'nin de Uzun Süredir Üyesi Olduğu OECD Örgütü Nedir?

Açılımı

organization for economic cooperation and development / iktisadi kalkınma ve işbirliği örgütü

Amacı nedir?

mali istikrar içinde üye ülkelerde kendi kendine yetebilecek ekonomik gelişmeyi sağlamak, üye olan ve olmayan ülkelerde ekonomik kalkınmayı desteklemek, dünya ticaretinin uluslararası taahhütler bağlamında gelişmesini sağlamak gibi amaçlarla 18 avrupa ülkesi, kanada ve abd tarafından kurulan ve bütün batılı sanayileşmiş ülkeleri bir araya getiren örgüt.

Detaylandıralım

1947'de 2. dünya savaşı'ndan çıkmış avrupa'yı yeniden yapılandırma adına kurulan oeec'nin bu düzende milletler üstü (supranational) aktörlerden nato'nun ekonomik tamamlayıcısı olarak ortaya çıkmış bir örgüt.

süreçte bir çeşit beyin görevi gören örgüt. ilgilenmediği alan yok. üye olan 37, olmayan 60-70 civarı ülke ile beraber politika belirme, ülkeleri taramadan geçirme, bunların çözümleme (analiz) ve raporlarını hazırlama vs gibi işler yapıyor.

her üye bir büyükelçi ile ve bir de avrupa komisyonundan bir büyükelçi ile temsil ediliyor ve bunlar konseyi oluşturuyor. konsey genel konularda görüşmek üzere büyük elçiler mertebesinde düzenli olarak toplanıyor ve yılda bir defa da bakanlar mertebesinde bir toplantı ve forum düzenleniyor. kararlar fikir birliği ile alınıyor ve sekreteryaya bildiriliyor. bu kararlar doğrultusunda yapılacak işlere aslında sekteterya karar veriyor. esas can alıcı nokta, sekreterya personelinde temsiliyet aranmıyor (yani bir zamanlar türkiye'den hiç kimse yoktu sekreteryada ve adamlar (bir kısmı yunan asıllı bunların) raporları yayınlarken bizden bilgi gitmiş olmasına rağmen na falan yazıyorlar (not available/not applicable). paris'te yanı başlarında bu iş için görevli büyükelçiliğimiz olmasına rağmen). toplam 2000 çalışanı var ve 700 adedi bilimadamı, avukat, iktisatçı gibi kişiler.


sekreterya yapılacak işleri komitelere iletiyor. toplamda 200, komite ve komitelerde 40000 kişi görevli. yılda bir defa toplanıyorlar. sekreteryanın yaptığı işleri inceliyor, revize diyor veya yeni öneriler getiriyor.

sekreterya, genel sekreterliğe bağlı müdürlükler ile çalışıyor. gelişme işbirliği müdürlüğü, eğitim müdürlüğü, çevre müdürlüğü vs. diye devam eden yaklaşık 16 müdürlük.

kısaca tüm dünyadan verileri topluyor, çözümlüyor, ve karşılaştırmalı istatistiklere dayandırılan ve politikalar üretiyor. aslında bu raporların çoğunu da yayınlıyor (http://www.oecd.org/).

kendilerine sorarsanız örgüt, küreselleşen dünyanın nimetlerinden faydanlanma, problem ve güçlükleri ile de baş edebilme adına uluslararası platformda etkili bir araç olmayı hedeflemiştir ve çabası da bu yondedir. dünya bankası ve para fonunun aksine para dağıtmıyor (bütçesi de zaten 330 milyon avro, dünya bankası bir silkinişte bundan kat kat fazlasını dağıtıyor)...

Kişisel bir görüşle bitirelim

oecd... ülkemizin ve meksika'nın yayımladığı istatistiklerde son sıraları paylaşageldiği bir zenginler kulübü ya da zengin ülkelerin düşünce kuruluşu.

ilave not: bir ülke neden oecd'ye üye olmak ister diye düşünürdüm hep. mali bir yönü yok bu kuruluşun. tam bir think tank gibi faaliyet gösteriyor. kolombiya'nın oecd üyelik sürecine ilişkin beklentilerini okuyunca bir ülke neden oecd üyesi olmak ister konusunda birkaç madde görünüyor ufukta: doğrudan yabancı yatırımlarda artış beklentisi, yatırımcıların gözünde daha istikrarlı bir ülke olma beklentisi gibi. meksika ve şili'nin üye olduktan sonraki performansları ise tam olarak bu beklentileri doğrulamıyor. o zaman, oecd üyeliği sadece bir prestij meselesi olarak ön plana çıkıyor kanaatimce.