Üniversitelerde Yaşanan Birbirinden Dumur Olaylar

Sözlük yazarlarının üniversitede başlarından geçen komik tecrübeleri derledik.

olay bölüm başına üç beş kız düşen elektrik bölümünde geçer:

hoca dersini güzel güzel anlatırken kapı açılır, güzel mi güzel dört tane hatun içeri girer ve arka sıralara yerleşir. aradan üç beş dakika geçer, kızlar kendi aralarında fısıldaşmaya başlarlar, bu ders kimya değil miydi diye, sonra hoca birden tahtaya dönüp periyodik cetvele benzer bir şey çizer ve kimya anlatmaya başlar...

iki öğretim üyesi, yaz okulunda dertleşirlerken duyduğum konuşmanın tam metni şöyledir:

+ hocam, ders anlatamıyorum, devamlı saatlerine bakıyorlar. dikkatim dağılıyor.

- seninkiler iyiymiş, benimkiler saate vuruyor, durdu mu diye.

kampüste bildiri okuyan devrimci delikanlının ezan okunmaya başlayınca söylevine ara vermesi. ülkücülerden önce alkış alması sonra dayak yemesi.

eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...

bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçireceğim.

öğrenci 1: babam felç geçirdi
öğrenci 2: iflas ettik
ö. 3: sevgilim terk etti
ö. 4: babaannem sakatlandı
ö. 5: evimiz yıkıldı
ö. 6: tüp patladı
ö. 7: sel oldu
ö. 8: bıçaklandım

türevi felaket senaryoları...

hoca: sen niye gelmedin?
bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
asistan: yok. takılıyorum öyle...

hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.

2001 senesinde okulda yasadışı eylem yapan sol gruba polis müdahale etmek üzereyken araya giren rektörün, "ben izin veriyorum gösteri yapabilirsiniz" demesi üzerine, solcu grubun artık yasal olan bir eylem düzenledikleri için tadının kaçması, 5 dakika içinde bütün grubun dağılması.

üniversitede 3. sınıfa geçmişiz. sabah senenin ilk dersi, ekonomi. hoca profesör. biraz gergin gördüm kadını. sınıfta normalde 30 kişi falan olması lazımken 20 kişi falan var. yoklama aldı, sonra da konuşmaya başladı.

hoca: arkadaşlar bir derse geç gelmek ne demektir? bakın ilk günden söyleyeyim, derse geç gelenleri sınıfa almayacağım vs. 

bu sırada öğrenciler sınıfa girmeye devam ediyor, hoca da her gelene soruyor nerden geliyorsun diye, laf sokuyor falan. neyse devam etti konuşmaya;

hoca: biliyorsunuz dersin başlama saatini, istanbul'un trafiği de malum, yani bu yaşa geldiniz, kaç senedir okula gelip gidiyorsunuz, kaç saatte okula geldiğinizi falan hiç mi öğrenemediniz vs. vs.

o sırada da ilk dersin yarım saati falan geçmiş, 2-3 eksik falan kaldı sınıfta. hoca yavaştan başladı "hadi herkes kendini tanıtsın, ilk dersi böyle geçirelim" diye.

o sırada kapı bir daha açıldı, fuat kapıda belirdi ve işte o efsane diyalog;

hoca: erkencisin oğlum, hayırdır nerden geliyorsun??!

fuat: hocam tayland'dan geliyorum. darbe oldu kusura bakmayın, anca bugüne bilet alabildim. uçaktan inip geldim.

hoca: (kekeleyerek) tamam oğlum geçmiş olsun geç otur.

fuat: sağolun hocam.

(bkz: 19 eylul 2006 tayland'da darbe)

trakyalı bir arkadaşın ders başladıktan sonra "içeride hoca var mı yok mu" merakıyla kapının üstündeki ufak pencereden sınıfa bakmak istemesi, bunun için kapıdan iki metre öteden kapı üst eşiğine zıplayarak barfiks moduna geçmesi, bu çabası esnasında elleri ayak düzleminden ileride olduğundan bedeninin bir sarkaca dönüşmesi, kazandığı hızı sınıf kapısına iki tekmeyle yansıtması, kapının hızla açılarak büyük bir gürültüyle duvara çarpması; elemanın, hocanın ve sınıfın şaşkın bakışları arasında pencereden giren sat komandosu gibi uçarak içeri düşmesi, yere konduktan sonra da hızını frenleyemeyip aksiyonvari bir takla atarak ayağa kalkması, bir an hocayla göz göze geldikten sonra ayağa kalkıp üstünü başını düzelterek yerine oturması, o anda arkadan derse gelen diğer öğrencilerin de olayı görmelerine rağmen açık kapıdan gayet normal bir şekilde içeri girip yerlerine oturmaları, hocanın hiçbir şey söylemeden derse devam etmesi, diferansiyel denklem anlatması...

aile dostu olan bir öğretim görevlisinin odasına gitmiştim biraz muhabbet biraz dertleşme amaçlı. kapıyı çalıp içeri girdiğimde hocam okey oynuyordu bilgisayardan. beni kendine çok yakın gördüğü için "ooo hoşgeldin" deyip bir yandan oyununa devam etti. sonra bir iki havadan sudan nasılsın, iyi misin, muhabbetinden sonra hocamın yanına oturup müsabakayı izlemeye başladım.

ben arada "hocam şu taşı atan, bence ben takip ettim ara taş çekti." filan diye akıl veriyordum. lan birden bir şey dikkatimi çekti. masadaki diğer kişilerin adlarına bir bütün olarak bakınca böyle bayağı tanıdık geliyordu. sonra içimden lan yoksa deyip "hocam kimle oynuyorsunuz?" diye sordum. karşılık olarak da "hee onlar mı dekan, prof x hoca, prof y hoca."

oha lan biz de ilim irfan yuvası diyoruz. adamlar üniversitede okeye dönüyor.

lisans son sınıfta bir sene önce uyuduğu için final sınavını kaçırıp ders tekrarı yapan arkadaşın teletubbies'in sonunu seyredeyim derken tekrar ettiği dersin finalini kaçırması... (inanılmaz ama gerçek)

6 yıl sonra gelen ekleme: malum arkadaşla bunca sene sonra görüştüm. durumu hatırlattım. sezon finaliydi o yüzden kaçırmak istemedim dedi. 

history of jazz, history of music, history of theatre gibi seçmeli derslere aşina rocker bünye history of rock isimli dersi görünce kayıtlarda, büyük bir hevesle ekler hemen.
dersin jeoloji mühendisliğinde verilmesinden de kıllanmaz hiç, olabilir tabii, kampüs geniş. ama ne zaman ki hoca kayanın tarihini anlatmaya başlar, işte orada başlar bir dönem sürecek hikaye: çakıl, kayatuzu, çimento filan...

History of rock: Kayanın tarihçesi.

ingilizce hazırlık öğrencilerine hocaları alıştırma yapabilmeleri için troy filmini kendi dilinde ve ingilizce alt yazılı izletmektedir. akabinde achilles'in hector'u teketek savaşa çağırdığı bölüm gelmiştir.

achilles= hectooor!
achilles= hectoooor!
achilles= hectoooooooor!

bir an aralık olan sınıfın kapısından rektör kafayı çıkarır ve...

rektör= beni mi çağırdınız çocuklar?

birebir yaşanmıştır.

üniversiteye benden 1 sene sonra giren arkadaşımın, okulu 4 yılda bitirip, yüksek lisansa başlaması, asistan olması, 7. senemde alttan aldığım 1. sınıf dersime hoca olarak gelmesi.

(bkz: based on a vallahi billahi true story)

(bkz: didem hocam'a burdan selam söylemek istiyorum)

arkadaşların üniversiteye maymun getirmesi. kapıdaki güvenlik görevlisi "hayvan sokmuyoruz arkadaşlar üniversiteye ayıp bu kadarına da" diyince arkadaşlardan birinin cevaben "hayvan değil abi bu burada okuyor erasmusla geldi." demesi. güvenlik görevlisi 5 saniye boyunca system error verip sonra kendine gelmişti.

bu arada maymun hakkaten erasmusla gelmişti. daha doğrusu erasmusla gelen bir elemanın maymunuydu.

okulunu 2 sene uzatan bir arkadaşımın, son senesinin son döneminde 4 tane dersi vardır. bu 4 dersin de vizelerinde sıçtıktan sonra finallere girer ve derslerin hepsini verme konusunda hiç umudu yoktur.

finaller açıklanmadan önce 4 tane düğün davetiyesi bastırır. davetiyeleri tek tek hocalara götürüp "hocam ağustosta evleniyorum, ama kızın babası okulu bitirmeyen adama kızımı vermem diyo, dersinizden geçmem lazım" diye ayar verip, yalandan ağlar sızlar ve bütün derslerini verip mezun olur.

yıldız teknik üniversitesinde final haftasıdır. servis derslerinden birinin finali için koca bir bina bütün mühendislik öğrencilerine ayrılmıştır. sınıflar hınca hınç doludur, yaklaşık 2000 kişi filan var fizik 2 dersini alan. sınav başlar. tabi binada pür sessizlik vardır. üniversitenin meşhur kedilerinden biri koridora girmiştir. ve miyaaaauw, maaaaaaa, wieeaaaaa şeklinde garip sesler çıkarmaktadır. yaklaşık 5 dakika sonra sınıflardan birinden gelen şu yakarış ile bütün bina gülme krizine girer;

kedi: maaaaaaauuuw miyeeeeeeeeev
biri: laaaan siktir git artık amuğa godumun kedisiiiiiii, dersi 5. kez alıyorum valla keserim seni bak şerefsiiiiiz.

yeni kayıt yaptıran öğrencilerinden birinin babasıyla birlikte rektörle görüşmek istemesi. sebebi sorulduğunda ise babanın "yeni kayıt yaptırdık da. rektörü de bir görelim dedik" şeklinde cevap vermesi...

Türk Üniversitelerinin Tek Cümlelik Özetleri

Mühendisliğin Hayata Bakış Açısını Müthiş Yansıtan Mühendis Fıkraları