Van Gogh'un Kardeşinin, Hollanda'nın Ortasında Öldürülen Torunu: Theo Van Gogh

Yönetmen torun Van Gogh'un akıbeti, örneklerine öncesi ve sonrasında rastladığımız olaylardan biri.
Van Gogh'un Kardeşinin, Hollanda'nın Ortasında Öldürülen Torunu: Theo Van Gogh

theo van gogh, ünlü ressam vincent van gogh'un kardeşi olan theo van gogh'un torunudur. yani öldürülen yazar, yönetmen theo van gogh, ressam vincent van gogh'un kardeşinin torunudur.

şu an yaptığı bir röportajı izliyorum. kendisi, fas kökenli bir radikal dinci mohammed bouyeri tarafından 2 kasım 2004 tarihinde vurularak ve akabinde boğazı kesilerek öldürülmüştür. bu vahşet, tabii ki o tarihte hollanda'da büyük bir travma yaratmıştır. kendisi katledilmeden iki sene önce de pim fortuyn, bir hollandalı tarafından öldürülmüştü.

ölümü üzerine hollanda'da müslüman azınlığa karşı ırkçı saldırılar patlak vermiş, cami ve okullara saldırılar olmuş ve hatta bir okula bomba konmuştur. bunun üzerine kiliselere de saldırılar düzenlenmiştir.

ne diyelim, hiçbir insan, fikirlerinden ötürü şiddete uğramamalı, ve şiddet asla kabul edilemez çünkü her zaman diyalog için bir yol vardır.

kendisini ve fikirlerini merak edenler için şu röportajı şuraya bırakayım


theo van gogh'un ölümündeki "ama" denkleminin yanlış kurulmaması gerektiğini düşünüyorum

hakkında medyada yazılanlara, söylenenlere, hatta islamın aslında ne kadar hoşgörülü olduğunu anlatmak amacıyla televizyona çıkıp konuşan kimi kişilerin demeçlerine bakıldığında, özet olarak şöyle bir yorumun ağırlıkta olduğu kolayca görülebilir: "tabii ki bir kimseyi düşüncesinden dolayı öldürmek ayıptır, günahtır, yapılmaması gerekir, ama o da şöyle provokasyonda bulunmuştur, bu kadarının da hoş görülmesi zordur".

işte tehlike burada başlıyor. "ama" istisnasının neye tanındığı, küçük bir ayrıntı değildir. bu gibi kurulan cümleler ne kadar iyi niyetle yazılmış olurlarsa olsunlar, ne kadar doğruluk payı içerirlerse içersinler, o "ama"yı, önce polemiğe, sonra kültür çatışmasına, sonra karşılıklı nefrete tanımış (ve taşımış) demektirler. zira o "ama"nın ardından karşı taraftan da çok güzel bir "ama" üreten bir kişi çıkacak, ona yeniden "ama" demek gerekecektir. sonunda da hoşgörünün ve barış içinde birlikte yaşamanın belki de en büyük savunucusu olan iki farklı kökenden insan tartışmada, giderek kavgada karşı karşıya gelecektir.

bu "ama", bir yanıyla faşizme, provokasyona, diğer yanıyla bir insanın fikirlerini başka bir insan üzerinde şiddet uygulayarak kabul ettirmesine tanınmış bir "ama"dır. tekrar etmekten kaçınmadan söylenmelidir ki, içindeki fikirler ne kadar samimi ve ne kadar iyi niyetli olursa olsun, beyanının içine bu "ama"yı koyan kimsenin en azından iki kere düşünmesi gerekir. provokasyon olsun olmasın, hiçbir şey bir insanı öldürmenin mazereti olamaz.

bütün bunlar, theo van gogh'un "eser"lerine yapılabilecek olumsuz eleştirilerden bağımsız fikirlerdir. onlar, doğal olarak eleştirilebilir ve eleştirilmelidir de. ancak bu eleştirinin, bunları meydana getiren kişinin öldürülmesi eyleminden ayrı ve bağımsız yapılması gerekir.

katil mohammed bayori kimdir peki?

theo van gogh, muhamed bayouri adlı kişi tarafından öldürüldü. muhamed b. (hollanda basınındaki adı) gayet iyi flamanca konuşan bir gençti. sosyal çalışan olmak için okula gidiyordu. genellikle faslıların yaşadığı kuzey amsterdam'da oturuyordu. oradaki çocuklara yardım için bir kültür merkezi kurulmasına ön ayak olamaya çalışıyordu ama istediği yardımı devletten alamadı. olaydan bir iki yıl öncesine kadar hollanda devletinin entegrasyon hususunda örnek göstereceği kişilerden biriydi. daha sonra son yıllarda cezayir'den, suriye'den ve mısır'dan gelen imamlar tarafından kurulan tarikatlara takılmaya başladı. kadınların elini sıkmaz oldu. bu insanlar muhammed'in kafasını yemesine sebep oldu. tıpkı ispanya'da ve fransa'da olduğu gibi diğer faslılar ve cezayirlirler kurunun yanında yaşta yanar hesabı suçlu görülecekler. faslılar ve cezayirliler biraz inatçıdır, kendilerinin suçlu olduğuna kesinlikle inanmazlar. elbette hollanda devletinin hataları vardır, -segregasyonu görmezden gelme gibi- ama faslı ve cezayirli kardeşlerin bu gençleri durdurmak için bir şeyler yapmaları gerekiyor. tabi işin özü cezayir'deki tüm petrol zenginlerinin ordu tarafından korunması ve halkın açlıktan ölmesi iken, fas'ta kral ve onun yakınları har vurup harman savurur, gençler kıçlarına esrar sokarak cebelitarık'ı geçmeye çalışır. olaylar bu şekilde gelişirse sağduyulu olmak için önce bilgi sahibi olmak gerekir derim.