Venezuela, Dünyanın En Büyük Petrol Rezervlerine Sahip Olmasına Rağmen Nasıl Bu Hale Geldi?

Venezuela'nın ismini uzun bir süredir sadece krizlerle ve protestolarla duyuyoruz. OPEC petrol rezervlerinin %24.8'ine sahip olan bu ülke bu hale nasıl geldi?
Venezuela, Dünyanın En Büyük Petrol Rezervlerine Sahip Olmasına Rağmen Nasıl Bu Hale Geldi?

venezuela opec petrol rezervlerinin %24,8'ine sahipken nasıl oluyor da bu durumda olabiliyor diye düşünmüşüzdür. (kaynak)

bu durum derken; en basit yiyecekten tutun tıbbi malzemelere kadar her şey karaborsada, tuvalet kağıdı yok, hastanelerde hastalar yeterli malzeme olmadığı için ölümü beklemekte, okullarda çocuklar açlıktan doğru düzgün derslere odaklanamamakta ve yüz binlerce insan bu durumları protesto etmek için sokakta.

günümüzde venezuela'da en temel besinleri alabilmek için bile saatlerce sıra beklemek gerekiyor. sıranın sonunda size verilecek bir şeyin kalıp kalmayacağı ise muamma. %800'leri gören enflasyon sebebiyle ülkenin para birimi olan bolivar artık çuvallarla taşınacak düzeyde.

1970'lere gidelim. venezuela latin amerika'nın en zengin ülkesi, kişi başına düşen milli gelir daha önce kendisini sömüren ispanya'nın gsyih'inden daha fazla. ülke demokrasinin ve istikrarın (gerçek istikrar, son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz gibi patatesten istikrar değil) kalesi.

peki ne oldu da ülke şu an içinde bulunduğu duruma geldi?


1. tasfiyeler

ülke ekonomisi tahmin edilebileceği üzere tamamen petrol üzerine kurulu. venezuela ekonomisi 1920'lerde petrolün ufaktan bulunmasıyla biraz hareketlenmeye başladı. 1970'lerde keşfedilen zengin petrol rezervleri ve petrol fiyatlarının artması sayesinde ülke zenginliğe adım attı. petrol varil fiyatları yükselişteyken her şey çok iyiydi, ancak geçtiğimiz yıllarda çeşitli sebeplerden ötürü petrole olan talebin düşmesi sebebiyle ülkenin ana ihracat kalemi olan petrolün fiyatları dramatik şekilde düştü.

1999 yılında göreve gelen hugo chavez 2002 senesinde ülkenin petrol şirketinde tasfiyelere gitmenin zamanının geldiğini düşündü. chavez'e göre pdvsa (venezuela petrol şirketi) kendisinin ülkede yapmak istediği reformlara ayak direyen teknokratlarla doluydu. chavez bu kişilerin kendisinden para sakladıklarını düşünüyordu.

pdvsa yöneticileri şirketin petrol üretimini artıracak teknolojilere yatırım yapmasını isterken chavez petrol gelirinin sosyal programlara aktarılması fikrini savunuyordu. bu durum pdvsayöneticilerini chavez'in gözünde bir numaralı düşman yapıyordu. tarihteki ilk kalkışma 15 temmuz'da olmadı. 2002'de venezuela'da gerçekleşen kalkışma (bkz: 2002 venezuela darbe girişimi) chavez'e halkın gözünde büyük itibar kazandırdı. bu itibar ve şirket içinde çıkan tartışmalardan sonra chavez kendisiyle aynı görüşleri paylaşmayan pdvsa yönetiminde radikal değişikliklere gitti.

chavez bu kişileri şirketten saman altından su yürüterek değil, ulusal kanalda isimlerini tek tek okuyarak uzaklaştırdı. bu görevden almalar şirketteki insan sermayesini önemli ölçüde azalttı. olayları protesto etmek için greve giden işçiler sebebiyle petrol üretimi durma noktasına geldi ve venezuela ekonomisi büyük darbe aldı.

eline defter kalem alan chavez bu sefer pdvsa çalışanlarının neredeyse yarısını kovmaya karar verdi. eski yöneticilerin yerine tecrübesiz yöneticiler atandı. insan kaynağı olarak büyük yaralar alan şirkette tecrübe eksikliği günümüzde dahi mevcut bulunmakta.

teknolojiye gerekli yatırımın yapılmaması (bunun yerine sosyal programlara para akıtılması) ve şirketten insan sermayesinin uzaklaştırılması düşen petrol fiyatları ile birlikte venezuela'nın petrolden istediği geliri alamamasına ve dolayısı ile bütün ekonominin çökmesine sebep oldu.

ilk kısmı özetleyecek olursak, tasfiyeler sebebiyle kaybedilen uzmanlıklar pdvsa'nin tam potansiyelinde çalışmasını engelledi, potansiyel kaybı ülke ekonomisini petrol fiyatlarının düşmesinden önce etkilemeye başladı.


2. yolsuzluk

iyi giden ekonomide ortaya çıkan yolsuzluk fısıltıları halk tarafından önemsenmiyordu. halk doğal olarak paranın geldiği yerde daha çok olduğunu, azıcık yolsuzluktan bir şey çıkmayacağını düşünüyordu. (bkz: adamlar yiyor ama çalışıyor)

venezuela teamülleri gereğince petrolden gelen gelirin büyük bölümü başkan ve üç kişinin kontrolünde bırakılıyor. tahmin edilebileceği üzere bu kişiler parayı siyasi güç kazanmak ve muhalifleri susturmak için kullanıyor. paranın bir bölümü sosyal projelere aktarılırken bir bölümü politik amaçlar uğruna harcanıyor. sorumluluk ve şeffaflığın olmaması yolsuzluğun oldukça kolay yapılabilmesini sağlamakta. takip edilemeyen para özgürce bir cepten diğer cebe geçerken bizdeki örtülü ödeneği akıllara getiriyor.

işe bakın ki, pdvsa yöneticilerinin akrabalarının ve arkadaşlarının kurduğu şirketler kar oranı yüksek olan ihaleleri kolaylıkla alabiliyor. yolsuzluk her zaman vardı ancak chavez dönemindeki görevden almalar/ liyakatın kaybolması yolsuzluğu sınır tanımayan bir hale getirdi.


3. kontrolden çıkış

2002'deki kalkışmadan ve petrol şirketindeki grevden sonra yabancı yatırımcı doğal olarak ülkeye yatırım yapmaya çekinir oldu. bu da, günümüzde kendi para birimimizde de gördüğümüz, bolivar'ın değerini kaybetmesine sebep oldu. venezuela hükumetinin dalgalanmaya karşı aldığı önlem kuru sabitlemek oldu. neredeyse 10 yıldan fazladır dolar/bolivar kuru devlet tarafından belirlenmekteydi. birkaç sene önce ürünlerin fiyatlarını, serbest piyasada artan fiyatların üretimi artıracağı düşüncesiyle, serbest bırakan devlet kısa vadede umduğunu bulamadı.

günümüzde ülkede ikisi resmi biri karaborsa kuru olmak üzere üç kur bulunmakta. bunlardan ilki  1 dolar=20 bolivar, bir grup temel ihtiyaç malzemesi ve ilaçlar için.

ikincisi, 1 dolar=700 bolivar, diğer temel ihtiyaç malzemeleri için.

üçüncüsü ve karaborsa piyasasında kullanılanı, 1 dolar=4400 bolivar.

kötü giden ekonomi sebebiyle ülkede defalarca devalüasyon yapıldı. neredeyse bütün temel ihtiyaçlarını ithal eden ülkede para biriminin güçsüz olması enflasyonun bugünkü seviyelerine gelmesine sebep oldu. ekonomik sıkıntıların ilk çıktığı dönemde yapılan asgari ücreti artırmak, sabit kur politikasına geçmek gibi çözümler ekonominin daha da kötüleşmesine sebebiyet verdi. kontrolden çıkan ekonomi bayır aşağı yuvarlandı ve günümüzdeki duruma geldi.


4. petrole bağımlılık

1970'lerde ülke bolluk içindeydi. lüks uçuşlar için kullanılan concord uçağı kullanılabilmekte, insanlar hafta sonu bi miami yapıp dönmekteydi. tabi bu ayrıcalıklar toplumun petrolle içli dışlı olan küçük bir kısmı için geçerliydi. toplumun öteki ve çoğunlukta olan kısmı ise bizim petrolümüz var ama lozan anlaşması yüzünden kullanamıyoruz, o yüzden bu durumdayız, hedef 2030 diyerek kendilerini kandırmaktaydı.

petrol üretiminden gelen tatlı ve kolay para ülkede diğer alanlardaki üretimin durma noktasına gelmesine, her şeyin ithal edilmesine sebebiyet verdi. (bkz: dutch disease) hükumetlere yapılan "gelin petrolden gelen parayı başka alanların gelişmesi için kullanalım" önerilerine hükumetler kulak tıkayıp, gelen parayı istedikleri gibi kullanıyordu.

ülkede daha önce kahve,kakao gibi alanlara yapılan yatırımların önü kesilip sadece petrole yatırım yapılması diğer sektörlerin ölmesine sebep oldu.

abd'nin venezuela'daki olaylarda parmağının olduğu su götürmez ama tek başına yeterli olamayacak bir gerçek. abd'nin çok küçük bir kısmını oluşturduğu pek çok değişken birleşip ülkeyi bugünkü durumuna getirdi.


özetlersek

1. petrol şirketinde yapılan tasfiyeler
2. artan yolsuzluklar
3. ekonomi yönetiminin başarısız olması
4. petrole olan bağımlılık
venezuela'yı bu duruma sokan etkenleden diyebiliriz.

kaynak: the inquiry