Volvo'nun Dünyanın En Sağlam Arabası Olma Yolunda 1944 Yılından Beri Yaptığı Geliştirmeler

Volvo'nun sağlamlığıyla ilgili siz de illaki çevrenizden, oradan-buradan bir şeyler duymuşsunuzdur. Bakalım bunlar ne kadar doğruymuş...
Volvo'nun Dünyanın En Sağlam Arabası Olma Yolunda 1944 Yılından Beri Yaptığı Geliştirmeler
iStock.com

volvo'nun sağlamlık durumunun bir efsane mi yoksa gerçek mi olduğunu göz önüne koyan bilgileri araştırıp okudum, sizinle paylaşacağım şimdi:

ön bilgi olarak, volvo'nun hikayesi öncelikle sadece trafikteki arabalar değil tır, iş makinası, otobüslere de dayanmakta. hatta bu abilerimiz işi büyütmüş ve uçak parçalarıyla ilgili çalışmalar bile yapmışlar, yapıyorlar. finans piyasasında bile yer almaktalar fakat bunun konumuzla ilgisi yok.

antik mitolojide dayanıklılığı simgeleyen çelik şerit firma için özel olarak seçilmiş kurulurken. yani ilk baştan kolları bu iş için sıvamış bu amcalar, abiler.

1944 yılında işe koyularak bir çok güvenlik çalışmaları yapmış bu abiler. aynı zamanda bir efsaneyi de yaratmışlar.



1944 - iç koruma kafesi'nin bulunması

iç koruma kafesi diyince akla nascar ve ralli araçları gelir genelde. o demir şeyi buluyor abilerimiz ve ilk kafesli araç üretimini yapıyorlar hiç hız kesmeden.

1944 - lamine cam'ın bulunması.

lamine cam nedir: iki veya daha fazla cam plakanın özel bağlayıcı polivinil butiral (pvb) tabakalar yardımıyla, ısı ve basınç altında birleştirilmesi ile üretilir. darbe aldığında dağılmayarak cam kırılmasından kaynaklanan riskleri, kırılma halinde parçaları yerinde tutarak en aza indirger. cam kırılmasından kaynaklanan riskleri, kırılma halinde parçaları yerinde tutarak en aza indirger. kaza nedeniyle oluşacak yaralanmaların engellenmesinin yanı sıra, dışarıdan gelecek darbelere karşı can ve malın korunması amacıyla da kullanılır.


ilk ve başarılı atılımını lamine cam ile yapan volvo, o zamanlardaki en güçlüler olan, piyasanın abileri olan bmw ve mercedes harici olarak, güvenlik nedeniyle devletlerin tercih ettiği markalardan birisi haline geliyor.

1950'li yıllarda ön camın buzlanması sorununa el atıp, o konuyu da hallediyorlar. evet, ön camın donmuyorsa volvo mühendisleri sayesinde. yine o yıllarda "böyle olur mu ki la" diyip ön paneli dolduruyorlar. sonra deniyorlar ve diyorlar ki "çokta iyi oldu, çokta güzel oldu taaam mı?" evet, ön paneli doldurup kaza anında ki hasarı dönemin şartlarının minimumuna indiriyorlar.

1958 - emniyet kemeri'nin bulunması.

evet, emniyet kemeri. hepimizin hayatını kurtaran, takla atarsak arabanın içinde top gibi sekmemizi engelleyen, frene asılınca direksiyona öpücük kondurmamızı engelleyen emniyet kemerini de volvo buluyor. nils bohlin isimli volvo'nun mühendisine teşekkür ediyoruz. bir yıl içinde volvo hiçbir araçta bulunmayan emniyet kemerini, üç noktalı şekilde tüm modellerinde standart halde kullanmaya başlıyor. haliyle sektöre bir devrim yapıyor zeka pıtırcığı nils bohlin abimiz.


1960 ve 70'li yıllara ilerliyoruz
ve volvo da bizimle ilerliyor. abiler hız kesmeden ille "daha iyisi, daha sağlamı olacaağğkk!" diye haykırıyorlar. bu yıllar altın yıllar.

bu yıllar arı gibi çalışan mühendis abilerimiz bebek koltuğunu keşfediyorlar. dünya'da ilk kez üretiyor, deniyorlar, oluyor. bitti mi, bitmedi! 

güvenlikli kapı kilitlerini üretiyor abilerimiz. arabayı çalmasınlar, trafikte sövünce kapıyı kitleyim ki dövemesinler hehe, giderken kapı açılmasın falan diyerek. bmw ile drift yaparken arabadan düşen kardeşimizi görseler "boşa mı uğraştık" diye zerzenişte bulunabilirler, orası ayrı. 


sonra birisi çıkıp diyor ki "lan bu öne koyduğumuz kemerleri arkaya niye koymuyoruz, arkadakiler insan değil mi aq?" diğerleri onaylıyor ve arka koltuklara da emniyet kemeri sistemi geliyor, hayırlı olsun.

evet şimdi sırada herkesin sevmediği ama aslında bizi çok sevdiğinden öyle yırtınan, biip biip öten sistem var. emniyet kemeri hatırlatıcısı. bunu bulan da onlar. 

hiç hız kesmeden çocuklar konusunda bir güzellik daha yapıp, çocukların güvenliğini arttıran "çocuk minderi" denen şeyi buluyorlar.
bitti mi, bitmedi...

ön kısıma ve arka kısımlara darbe anında katlanıp enerjiyi emebilen katlanılabilir bölgeler koyuyorlar.


beni en çok heyecanlandıran, hala çözemediğim olay var şimdi: darbe emebilen direksiyonu buluyorlar.

bir direksiyon nasıl darbe emer hala bilmiyorum, bununla ilgili bilgi verecek kadar hazır hissetmiyorum...

1970'de "biz bu kadar şey yapıyoruz, bari birisi adam akıllı test etsin aq" diyip, volvo kaza araştırma ekibini kuruyorlar. bu ekip deli gibi çalışıyor darbeler üzerine. darbe enerjisini emen tamponları buluyorlar. 

80-90'lı yıllardaysa su altı koruma sistemini geliştiriyorlar.

yetmiyor, memlekete giderken 10 saat araba kullanacaklar için "omurga koruma" üzerine çalışıyorlar. arka koltuklara da yoğunlaşıyorlar ve güçlendirilmiş arka koltukları sürüyorlar piyasaya. güncel durum itibariyle piyasanın çok üzerinde olan güçlendirme çalışmalarıyla, kazalarda ölüm, sakat kalma, yaralanma durumlarını diğerlerine göre oldukça az seviyeye düşürüyorlar.


1984 yılında hepimizin çiçeği, hayat kurtaran abs (air brake system-ani fren yapınca tekerleklerin kilitlenmesini önleyen fren sistemi) yi buluyorlar.


1986'da arabanın arka, ortasında bulunan kırmızı fren lambasını kullanmışlar. yüksekte olsun, görsünler, arkadan patlatmasınlar arabamıza diye. bugün standart hale gelmiş durumda.

1987' de hava yastığını buluyorlar. sürücü için buluyorlar tabi ilk başta. daha sonra geliştirip, yanımızdakine koyuyorlar. daha sonra arka için, sonra kapılara yan hava yastıklarını koyuyorlar. tabi hemen o yıllar içinde değil, biraz vakit geçiyor. bunu bulan mühendis, bizim ülkedeki kaza yapacağını anlayınca yastık patlamasın diye kontak kapatan hasta ruhluları görse ağlar ve patentini alıp kaçardı diye düşünüyorum...

1991'de yandan darbe koruma sistemi (sıps - side impact protection system)'i geliştiriyorlar. sıps sayesinde yandan gelen bir darbede oluşan enerji kapıdan uzaklaştırılıp, güvenlik kafesine aktarılıyor. böylelikle içerdekiler daha az kuvvete maruz kalıp, daha az hissediyorlar.

90'lı yıllardan sonraysa park sensörleri, park freni, sürücü dikkat kontrol sistemleri, akıllı sürücü bilgi sistemi, fren destekli çarpma uyarısı, kapılardaki hava perdesi sistemleri, ters dönüşlerde aracın konumunu sabitleyebilen kontrol sistemi, boyun zedelenmelerini engelleme taktikleri ve son yıllarda ağzımızda sakız olan city safety sistemini buluyorlar.

city safety: 35 km hızın üzerindeyken aniden önümüzde beliren, yavaşlayan, duran, kaza yapan araçları farkedip frenleme yapan sistem.


2003 yılında
darbe kuvvetini azaltan yeni bir ön yapı bulup, tanıtıyorlar.
2004 yılında su tutmayan camı buluyorlar.

buluyorlar, buluyorlar...

volvo'nun sağlamlığı bir şehir efsanesi değil gördüğünüz üzere. bunun için sürekli çabalayan bir firma olmuşlar. logosuna kadar "sağlamlık, dayanıklılık"mottosu işlemiş bu adamların.

açıkcası ben etkilendim.

edit: arkadaşlar emniyet kemeri ve abs ile ilgili volvo bulmadı diye uyardılar, sağolsunlar. evet, emniyet kemeri ilk olarak 1903 de bulunuyor fakat, patent ve herhangi standartlaştırma harekatı yok. 1930'da new york eyaleti maliyet çok olur diyerek bundan vazgeçiyor. söz konusu dayanıklılıkken volvo'nun maliyetten kaçmadan bu işi standarta sokmasından bahsediyorum ben zaten. ayrıca üç noktalı kemerin patent hakları nils bohlin'e ait olmaktadır. 

abs konusundaysa, bu tarz sistemler deneniyor, bulunuyor. elbette hidrolik veya havalı sistemler daha önce denenmiş olabilir. ancak bu işin araçlar kısmından bahsettiğimiz için, araç üzerinde ilk oturtulmasıyla ilgileniyorum. volvo dayanıklıysa bunları ilk kullanmasındandır anlamında. ayrıca bu sistemler teknolojinin o dönemlerdeki sürekli gelişimiyle bağlantılı olarak sürekli değişiyor. benim okuduğum bilgiler, sistemlerin en doğru ve minimum etki, zarar verdiği halleri yönünde.