X-Men Karakterlerine Gerçek Hayatın Fiziksel Kurallarına Göre Bakan Enfes Bir İnceleme

Uzun zamandır çok severek takip ettiğimiz X-Men karakterleri gerçek hayatta olsaydı? Sözlük yazarı "immanuel tolstoyevski", X-Men Days of Future Past filmindeki karakterleri baz alarak çok keyifli bir inceleme yapmış.
X-Men Karakterlerine Gerçek Hayatın Fiziksel Kurallarına Göre Bakan Enfes Bir İnceleme


quicksilver kadar hızlı koşsak ne olurdu?

tabii ki çoğu mutant güçleri genetik mutasyonla açıklanacak cinsten değil, bu yüzden x-men hikayeleri bilimsel isabete önem veren "hard sci-fi" sınıfına girmiyor, zaten odak noktaları da bu değil. ama hikayelerden zevk alabilmek için girdiğimiz suspension of disbelief modundan zamanı gelince çıkmazsak, bilimden zevk alabilmeyi sağlayan "çocuk merakı" moduna girmek de mümkün olmaz.

blink

en fantastik güçler, gerçeğe en uzak oldukları için bence en az ilginç olanlar: mesela blink gibi gerçek hayatta portal oynamak için, yani wormwhole açmak için karadelikleri kıç kıça yapıştırabilmek lazım. büyük enerji gerekir ve birbirine bu kadar yakın portallar da açılamaz. ama yapılırsa, bu wormhole'lar aynı zamanda zamanda yolculuğa da izin vererek diğer mutant ablanın uzmanlık alanını etkileyecek, takım içinde kıskançlık krizlerine yol açacak. sonuçta uzay-zaman aynı doku.


magneto'nun tasviri üzerinde düşünmek daha ilginç

metalleri uzaktan kontrol edebiliyor ve metal dediğin şey her yerde, her insanda: magnezyum, demir, kalsiyum, hatta modern insanlarda bakır nikel alüminyum gırla. ağır sanayi hamlesiyiz her birimiz. atomlar üzerinde kontrolü olan biri tek bir demir molekülünü ittirerek koca bir insanı ittirebilir mi mesela? yoksa o molekül bir kurşun gibi vücudumuzdan çıkıp gider mi, geri kalan kütlemizi etkilemeden? ben ikinci seçeneğe ağırlık veriyorum; vücudumuz çok katı ve yoğun olmadığından ufak parçalar serbestçe hareket edebilir ve demir parçası derimizi kesip dışarı çıkar. ama bir katı küpün içine bir molekül demir enjekte etsek, sanırım magneto tüm küpü hareket ettirebilir.

filmde bence saçma olan kısım, adamın aynı zamanda bilgisayar, elektronik, robotik uzmanı oluşu (iron man 2'deki mickey rourke gibi bir rönesans adamı değilse tabii). öyle robotun içine demiryolu döşemekle onu açıp kapayamazsın, fortranla goto 10 yazabilmen lazım.


wolverine

wolverine gibi aşırı hızlı regenerasyon yeteneği olan bir canlı, muhtemelen yaralarını aslına uygun şekilde pürüzsüz biçimde kapayamaz. agresifçe çoğalan hücreler yüzünden her kapanmada biraz yeni deri buruşukluğu yaratılacaktır. wolverine hiç ölmeyebilir ama iki kavgada 20 yıl yaşlanacaktır, kızlara duyrulur.


ice man sorunlu bir tip

buzu yaratıp sağa sola üflemek kısmını boşver de, soğukta yaşamayı düşünelim. insanın donmasıyla ilgili en büyük sorun, donan sıvının (buz, kristal) sıvıdan daha fazla yer kaplaması. bu yüzden hücreler içten patlıyor. ailemizin fizikçisi michio kaku durumu şuradan açıklıyor ve çözümün hücreler içinde antifriz işlevi görecek çok yüksek miktarda glukozdan geçtiğini söylüyor. yani ice man bir şeker hastası olmalı.

fakat bu da yetmiyor: glukoz veya başka cryoprotectantlar sonuçta buzlanmayı önlüyorlar, ice man adından da anlaşılacağı gibi baştan aşağı buz kesiyor (en azından dış deri hücreleri o anda parçalanmış oluyorlar). üstüne bir de hareket ettiğinden bu dokuların kırılıp dökülmesi lazım, yani hayatta kalması için wolverine'e taş çıkaracak gibi bir regenerasyon gerekiyor çözüldüğünde. yine takım içinde kıskançlık, yine "sen benim gücümü çaldın, sende niye iki güç var"cilik, hizipçilik, cehape zihniyeti. bence iceman'ın yapacağı en mantıklı hareket, kendini bir laba kitleyip buzlanarak cryogenics kobayı olması ve 50 sene sonra çözüldüğünde teknolojinin kendisini hayatta tutacak kadar ilerlediğini ummaktır.


pyro

ateşten adam pyro ise hiç olmaz, konsept baştan yanlış. dünyadaki karbon bazlı yaşam aşırı soğuğa karşı az da olsa strateji geliştirebilmiş olsa da, aşırı sıcağa karşı yapacak birşey yok. pompei worm kaynama noktasının altında olan 80 dereceye kadar dayanabiliyor, o da çevresini abuk subuk bir bakteriyle kaplayıp onla simbiyotik ilişkiye girerek. hayat mı be!


peki quicksilver?

diğerlerinde de olduğu gibi "nasıl bu kadar hızlı koşar"dan ziyade "bu güçle yaşamak nasıl olur"a odaklanırsak, şöyle ki, quicksilver hemen geberir. hiç şansı yok. mesela pyro gibi ısıya dayanıklı olması lazım, zira süpersonik hızlarda önümüzdeki hava moleküllerinin kaçacak zamanı olmadığından birbirine bastırılırlar ve sıcaklık artar. dışardaki ısıya ek olarak, o hızda sağa sola dönerken veya durduğunda tüm vücudun o kadar kinetik enerjiyi gömeceği yer olmadığından (eklemleri emerse patlar), bu enerji ısıya dönüşecek ve içten yanacak. yani wolverine gibi renegere olmalı. kendi dayansa da ısınan hava molekülleri kıyafetlerini yakacak her seferinde, o yüzden mystique gibi derisini kıyafet şekline sokması lazım toplum içinde saygın bir yere ulaşmak istiyorsa kerata.


daha sonra sürekli organ ve beyin travmasına bir çözüm bulması lazım.
eklemler şoku emseler bile, beyin veya organlar serbest hareket ediyorlar, gider kafatasına çarpar ve pate kıvamına gelirler. bunu da engellemek için jane gibi telekineziyle kendi beynini ve organlarını sabitlemesi lazım. herif giderek ikinci el toplama bilgisayara dönüşüyor. deadpool vardı böyle, sonu pek hayırlı olmadı.

ayrıca etrafındakilere de büyük zarar verecektir. ısı şokuna ek olarak, her hareket ettiğinde sürekli sonic boom duymaktan helak olur arkadaşları (doppler etkisi ve sonic boom hakkında basit birkaç animasyon şurada). yani sürekli derken, hareketi boyunca durmadan boom gelecek, öyle bir kere ses duvarını aşınca boom duyuyoruz gibi bir şey yok.


ve dokunduğu her şey, bastığı her yer büyük deformasyona uğrar. filmdeki mutfak sahnesinde polisin yanağına parmak attığı için polis yere düşüyordu. o sahnede halihazırda süpersonik olan kurşundan birkaç kat hızlı olduğu düşünülürse, o hareketi polisin ya suratını tereyağını bölen sıcak bıçak gibi bölmeye (darbe alanı ufaksa), ya da boynunu kırmaya (darbenin emildiği alan daha büyükse) yetecektir.

ses hızının çok ötelerine geçip daha da hızlanırsa ne olur diye merak edenler için değişik hız senaryolarını içeren şu xkcd sayısını buldum, ki bu vesileyle xkcd'ye olan derin saygımı bir kez daha dile getireyim.