Yalnızca 227 Kelime Kullanılarak Yapılan Amerika Tarihinin En Etkili Konuşmalarından Biri: Gettysburg Hitabesi

1863 yılında Amerika İç Savaşı'nın yaşandığı yıllarda halk, hükümete karşı bir ayaklanma çıkarıyor. Bu isyan üzerine Abraham Lincoln de halkı sakinleştirmek için Gettysburg Konuşması'nı yapıyor. Bu efsane konuşmanın hikayesini ''anglachelm'' anlatıyor.
Yalnızca 227 Kelime Kullanılarak Yapılan Amerika Tarihinin En Etkili Konuşmalarından Biri: Gettysburg Hitabesi

amerikan tarihindeki en kuvvetli konuşmalar arasında en kötü ihtimalle ilk beşe oynar. abraham lincoln'ün inanılmaz hitabeti ve zekasının da dışa vurumudur. yalnızca 227 kelime kullanarak, 2 dakikanın altında bir sürede bu konuşmayı bitirmiştir. ancak ölümsüz bir konuşma olmuştur ve amerika'da adını yazmaktan aciz, fransa'yı lousiana'ya komşu bir ülke sanan insanlar "four score and seven years ago" (87 yıl önce) diye lafa girerseniz konuşmanın devamını büyük bir isabetle tekrarlayabilirler. kısalığına kıyasla o denli kuvvetli o denli nüfuzlu o denli yoğun bir nutuk olmuştur. adamın sesi yüzyıllardır hafızalarda yankılanmaktadır.

belirtmek lazım gelirse, lincoln ve gettysburg meydanında toplanan kalabalık bu iki dakikalık konuşma yapılmadan önce vali edward everett tarafından icra edilen ve tam iki saat süren 13.607 kelimelik bir nutuk dinlemiştir. o yıllarda cenazelerde uzun nutuklar adettir.

lincoln ise kalabalığı daha çok sıkmamak için on cümleyi geçmeyen bu konuşmayı yapar. everett'in iki saatlik nutkunu özetlemekle kalmaz, az kelimeyle ne kadar çok şeyin ne kadar güzel anlatılabileceğine klasik bir örnek olur. ingiliz hitabetinin en parlak örneklerinden sayılan ve bugün lincoln anıt mezarının doğu duvarını süsleyen bu konuşma şöyledir. (çevirinin gerçek konuşmanın %10 etkisini bile zor yaratacağını da hatırlatarak) :

"seksen yedi yıl önce babalarımız bu kıtaya bütün insanların eşit yaratıldığı ilkesine adanmış ve özgürlük içinde tasarlanmış bir devlet kurdular.

şimdi ise biz bu devletin, veya böyle tasarlanan ya da buna adanan herhangi bir devletin uzun yaşayıp yaşayamayacağını deneyen büyük bir iç savaşa girişmiş bulunuyoruz. bu büyük savaşın meydanında buluşmuş buluyoruz. buraya bu meydanın bir kısmını, yaşamını böyle bir devletin yaşayabilmesi için feda edenlere ebedi istirahatgah yapmak üzere adamaya geldik. bunu yapıyor olmamız gayet uygun ve makuldür.

fakat daha geniş düşünürsek, bu alanı daha çok adayamayız, kutsayamayız ve taltif edemeyiz. zira burada mücadele etmiş, hayatta veya ölü olan bu cesur insanlar, bu alanı bizim etki etme gücümüzün zaten çok ilerisinde kutsamış bulunmaktadırlar. dünya bizim burada söylediklerimizi kaale almayacak, hatırlamayacaktır. ancak onların burada yaptıklarını da asla unutamaz. biz hayatta olanlara düşen, onların savaşarak şimdiye kadar büyük bir soylulukla bu noktaya getirdikleri bu bitmemiş işe kendimizi adıyor olmaktır. işte bize kalan bu büyük görev, bu onurlu ölülerden ve onların edebilecekleri herşeylerini feda ettikleri bu davaya gitgide daha çok bağlanmaktır. öyle ki bu ölülerin boş yere ölmediklerinde hemfikir olalım. ve bu millet, tanrının önünde, yeni bir özgürlük doğursun. halk tarafından yönetilen, halka çalışan bu halkın kendi hükümeti dünyadan hiç yokolup gitmesin. "

ertesi günkü new york times konuşmanın beş kez alkışlarla bölündüğünü ve bitişte korkunç bir alkışın koptuğunu yazar.