Yamaç Paraşütü Yapmak İsteyenler İçin İlaç Gibi Gelecek Tavsiyeler

"Bu yaz kesin yapıyorum" cümlesini Interrail ile paylaşmaya doyamayan yamaç paraşütü; hakkında önceden bilinmesi gereken bazı şeyler olan, epey heyecanlı bir aktivite.
Yamaç Paraşütü Yapmak İsteyenler İçin İlaç Gibi Gelecek Tavsiyeler
iStock

yapmayı düşünenler için tavsiyelerime başlıyorum öhm...

- öncelikle mutlaka yap! yükseklik korkusu diye birşey yok; ölüm korkusu var ki arabada giderken de ölebilirsin. ölümden korka korka nereye kadar...

- dağa çıkarken safari jip aşaması inan bana uçma aşamasından daha korkunç. adamlar zaten oraya günde bilmemkaç defa paraşütçü, turist falan çıkarmaya alışmış. vızır vızır çıkıyor otobanda gider gibi... araçtaki yolculuğuna aldanıp gözün korkmasın tam tersine yüksekliğe manzaraya bak alıştır kendini ki paraşütte o aracın içinde olduğundan daha güvende olacaksın.

- 45 kilo falansan yamaçtayken dikkatli olman gerekiyor. ters bi rüzgar, henüz yerde duran paraşütünü havalandırıp, yamaca koşmadan seni alıp uçurabilir. sonrasında kahraman pilotun ve takım arkadaşlarından birer ikişer kişi gelip yerden yükselen ayaklarından tutup yitip gitmeni engelliyor tabi ama rüzgarın onlardan daha hızlı olabilme ihtimalini unutmamak lazım. bu gözünü korkuttu ama en irisinden bi pilotla uçmayı tavsiye ediyorum kilolar dengeleniyor.


- yukarıda bahsettiğim hadiseden en az hasarla kurtulmak için uzun kollu birşeyler giy. paraşütün kollarına geçmiş kayışları uçuştan hemen önce, ayakta durma çabalarından dolayı kollarını az biraz sıyırttırabilir. zaten adrenalin tavan yapmış vaziyette farketmiyorsun bunu ama 1800 metreden bahsediyoruz götün donar. öyle artistlik yapıp mini şort falan giyme derim, soğuktan titreyerek ölü deniz manzarası izlediğinde hay kafamı sikeyim diyorsun. ha sahil sıcak, babadağ'a çıkana kadar pişerim diyorsan giyme... yüksekliğin azaldıkça ısınıyorsun zaten ama rüzgar piçlik yapıp uzun bi süre havada asılı kalmanı sağlayabiliyor, o esnada ılık güneşin batışına doğru huşu içinde uçan sevgilinin paraşütüne bakıp bi sürü küfrediyorsun haline.

- güneşin batışı demişken, harika manzara için sunset (gün batımı) uçuşu tercih et. gündüz hava nispeten sıcak olduğu için, ısınıp yükselen hava ile daha yükseğe çıkabilme avantajın var tabi ama batan güneşe doğru uçmak paha biçilemez.

- yukarıda bi sigara tellendirmeni tavsiye ederim. keyif pezevengi olursun demedi deme... pilotun da onaylarsa tabi, elden uçup gidip paraşüte gelirse göte gelebilirsiniz sanırım.

- fotoğraf falan çekeceksen kendin çek! en önemli tavsiyem budur! pilotun iyi bir insan falan değil! sen manzarayı izle ben çekerim fotoğrafları dediğinde ehe diyip gözlerini yumma! indiğinde 60 lirayı (2011 fiyatı) götünden kan alır gibi almak için çekiyor...


- kasketini sadece pistten çıkış ve yere iniş anlarında takman yeterli... bence uçuş sırasında çıkar rüzgar yüzüne çarpsın sümüğün falan aksın.

- sevgilinin paraşütü yakınlardaysa hareket çekme, uzaktan göremiyor zaten. el salladığını sanıp el sallıyor o da... kendini kötü hissediyorsun sonra o heyecan arasında bir de vicdan yapıyorsun.

- heyecan heyecan dedik ama ilk çıkış aşamasından sonra her şey çok rahat. yamaçtan koşup ayakların yerden kesildiğinde adrenalin tavan yapıyor sonra alışıyorsun. o yüzden mutlaka havada değişik hareketler dene! hızlı hızlı dönerken çığlık atabilirsin her türlü saçma şeyi haykırabilirsin. tabi arkandaki pilotu da unutmadan.

- son olarak; türkiye'deki en uygun pist fethiye'de bulunmakta efendim. (bkz: babadağ) ayrıca ilk kez burada paragliding aktiviteleri yapılmaya başlanmış. iklimi ve coğrafyası güzel... sahile iniyorsun falan olay bitince de güzel bi ortamdasın zaten.

ayrıca en kısa zamanda tekrar uç. sezon kapanmadan! 89 yaşındaki dede bile paragliding yapmış lan... becel'le, kalbim benecol'le falan mı besleniyor artık bilemem... çok zevkli.


hafta sonu fethiye ölüdeniz babadağda 1.800 metrede deneyimledim yamaç paraşütünü. hafif tırsarak gittim ama muhteşem eğlendim.

korkanlar için söyleyeyim babadağa rallli modunda tırmanan minibüsler yamaç paraşütünden daha korkutucu.

etrafımdaki herkesin yapma etme atlama ne gerek var muhabbetlerine kulak asmayıp hector isimli şirketle sabah 7.30'da tırmandık. 1.900 metrede rüzgarın uygun olmaması nedeniyle 1.800 noktasına geldik. minibüsle çıkarken kuralar çekildi kimin hangi pilotla atlayacağı belli oldu. benim pilotum saffet bey'in 91'den beri bu işi yaptığını duymak rahatlatıcı oldu. bugüne kadar kimseyi havada bırakmadık esprileri de yapıldı tabi.

öncelikle üzerinize uzun kollu bişeyler giyin zirve ciddi soğuk oluyor, atlayışın ilk 10 dakikası elimiz kolumuz soğuktan dondu.

yanınıza ıvır zıvır yük herhangi bişey almayın. değerli eşyalarınızı fermuarlı ceplere koyun.

hafif bişeyler yiyin tıka basa karınla atlayanlardan baya bi çıkaran varmış, kahvaltıyı inince yaparsınız.


atlayışta tek dikkat edeceğiniz şey pilot koş dediğinde koşmak.

havalanmadan oturmaya çalışmak pilotu da sizi de zor durumda bırakabilir.

koş dediğim zaten üçüncü adımda havalanıyorsunuz. havalandıktan sonra müthiş bir ölüdeniz manzarası bekliyor. müthiş keyifli bir görsel şölen. herhangi bir motorlu taşıt olmadan uçmak çok acayip keyifli bir duygu. manzara seyrederek aşağı doğru ufak ufak süzülüyorsunuz . korkacak herhangi bişey yok.

o sırada pilot mütemadiyen go-proyla bi sürü fotoğrafınızı videonuzu çekiyor. zaten size soruyor "akrobasi ister misiniz" diye istemezsen süzülerek lay lay lom iniyorsun. bu kadar çıkmışken denemek lazım isterim diyince wingoverlar spinler ile dünyanın kaç bucak olduğunu gördük. adrenalin manyağı olduğumuz akrobasi dakikalarından sonra süzülerek güvenli bir şekilde indik. inişte de pilot koş dediğinde koşup olayı tamamlıyorsunuz.

atlayıştan sonraki bi kaç saat suratımızdaki aptal sırıtış devam etti. aklınızdan geçiyorsa mutlaka güzel bir havada yapın gerçekten çok keyifli.