Yanlarına Yaklaşanları Saldırarak Uzaklaştıran İzole İnsanların Yaşadığı Yer: Sentinel Adası

Kağıt üzerinde Hindistan'a bağlı bu ilginç adaya biraz yakından bakalım.
Yanlarına Yaklaşanları Saldırarak Uzaklaştıran İzole İnsanların Yaşadığı Yer: Sentinel Adası


yaklaşık 300 kişilik bir nüfusa sahip olan sentineller, 60.000 yıl önce afrika'yı terk eden ilk insanlar olarak bilinmektedirler. kendileri ile iletişim kurmaya gelenleri pek dost canlısı karşıladıkları söylenemez. 


2004 yılındaki tsunami felaketinden sonra hindistan'dan helikopterle gelen ekibi ateşli oklarla vurmuşlardır. 2006 yılında da kıyıya çok yaklaşan 2 balıkçıyı öldürmüşlerdir. bundan sonra da hindistan hükümeti sentinellerle bağlantı kurmayı bırakmıştır. 


şahsi fikrim, adamlar ne yardım istiyor ne de iletişim kurmak. bırakın arkadaş insanları kendi dünyalarında yaşasınlar. dış dünyayı görseler eminim kendi yaşamlarını mumla ararlar ki bu tarz toplumdan izole olmuş kabileleri kendi hallerine bırakıp hiç ellememek en iyisi.

ada sahillerine zaman zaman karaya oturan gemiler ve insanlar yüzünden aslında ada dışında değişik bir hayat olduğunu bilen bir toplumun yaşadığı bir adadır.

dünyadan izole yaşamalarının nedeni dışarıdan gelenlerin genelde saldırganca davranması olsa gerek. adalılara da kendilerince bir sevr sendromu ya da sevr paranoyası geliştirmiş olmalılar. "sentinellinin sentinelliden başka dostu yoktur" gibi...


adalılar tarımla uğraşmıyorlar ama ellerinde demir aletler var. demiri, şu noktada görüldüğü gibi karaya vuran gemilerden tedarik etmişler.


uçakla bu adanın üzerinden 4-5 kez geçtim ve her seferinde görebilmek için aşağıya bakarım hava uygunsa. oradakiler de aslında gökyüzünde kayan bu beyaz noktayı ve peşinde bıraktığı bulutu görüyorlardır. kim bilir ne düşünürler, nasıl anlamlar yüklerler bize diye merak ederim.

ingilizler kolonileşme döneminde bunun gibi ilkel kabilelerden insan alıp, onlara güzel davranıp, onlara hediyeler, ödüller vererek ingilizlerin iyi kalpli sevgi kelebekleri olduklarını göstermek gibi bir strateji geliştirmişler.


ingilizler bu ilkel insanları ikna etmeyi başardıklarında ise tekrar kabileye yollayarak kaçırılan bireylere yaşadıklarını anlatmalarını istemişler. kabile bireyleri ingilizlerin onlara yardımcı olmak istediğini sanıp bunlara inanmış ve bu sayede de böyle kabileler kolaylıkla kolonize edilebilmiş.


adadan 2 yaşlı 2 tane de çocuk kaçırılmış. yaşlı bireyler ölmüş, "biz bunların ölümüne sebep olduk, artık ne kadar uğraşsak da bizi dinlemezler" diyip çocukları adaya geri getirmişler. ingilizlerin kolonileştirme hayalleri de böylelikle sona ermiş.


bağışıklık sistemlerinin bizimki gibi gelişmediği için modern hastalıklara karşı direnç kazanamadıkları için öldükleri tahmin ediliyor. bu durumda adadakilerin agresif tavırları da anlaşılabilir, sonuçta adamların arkadaşlarını ve çocuklarını kaçırmışsınız bir de öldürmüşsünüz. ne yapacaklardı, sarılacaklar mıydı size? aynı dili de konuşamıyorsunuz, nasıl anlaşacaksınız?


tahmin edebildiğim kadarıyla adaya gelen yabancılar uzaylı olarak falan görülüyor. büyük ihtimalle nesilden nesile, aktarılan hikayelerle yabancı düşmanlığı kuvvetlenmiş.

Adaya yaklaşanları nasıl karşıladıklarına dair bir video