Yapay Zeka Programlarının Ürettiği Görseller Sanat mıdır?

Midjourney ile başka bir boyuta geçen yapay zeka kaynaklı sanat üretimi, artık bu soruyu sorduruyor insana.
Yapay Zeka Programlarının Ürettiği Görseller Sanat mıdır?

Tartışmanın temel dinamikleri

yapay zekanın ürettiği görseller sanat mıdır mevzusu... son dönemde tüm dünyanın tartıştığı, insanların kanlı bıçaklı olma noktasına geldiği konu. hem etik problemler açısından hem de yıllarını sanata vermiş insanların gördüğü değersizliğin hızla artması yüzünden çok karmaşık bir konu.

yapay zeka ile yapay zeka üretimi farklı konular. kendi kodladığınız ve kendi çalışmalarınızla ortak kullandığınız yapay zeka ile prompt yazarak yarattığınız görseller arasında fark var. önce bu ayrımı yapmak gerekiyor.

Prompt: Komut. Yazıda yapay zekanın işlemesi için verilen talimatlar için kullanılıyor.

kendi fikrimi en başta söyleyeyim: benim ya da sizin sanat olup olmadığını düşünmenizin önemi yok. sanatın kapı bekçileri neyi kabul ederse o gerçek kabul edilecek. sizin düşüncenizin bir önemi yok. şu anda nft bitti diyenler tezos üzerinden ufak bir gezinti yapsın. inanılmaz paralar kazanan insanlar var. ve sadece ingilizce bilip cümle yazıyorlar. bunu kabul etmiyorlar tabii. prompt yazmanın zor olduğunu ve doğru tanımlamayı bulmak için çok uğraştıklarını söylüyorlar. bu bana çok saçma geliyor ama dediğim gibi bizim fikrimizin önemi yok. adam para bastığı sürece bu sistem devam eder.

şu argümanları da çok saçma buluyorum: fotoğrafta binlerce kez çekip bir tane iyi sonuç elde edebilirsin. çektiğin şeyi sen yaratmıyorsun gibi argümanlar var. ya da daha kötüsü; yazmak bir sanat sayılmıyorsa edebiyat eserleri de sanat sayılmaz gibi argümanlar gördüm.

ai'nin beslendiği görsellerin gerçek sanatçılara dayanması çok daha farklı bir etik problem. bununla alakalı şu tweeti araştırabilirsiniz. bunun dışında şu makaleye göz gezdirebilirsiniz. şu an bu konu, dünya çapında bir gündem maddesi.

bence bir diğer can sıkıcı konu da şu: yapay zeka kullanmayan ve kendi emekleri ile yıllardır geliştirdikleri tekniklerle iş yapan insanların "bunu yapay zeka ile mi yaptın" sorularını duymaya başlamaları. tüm yılların emeği, onlarca eğitim bir anda insanlar tarafından ayırt edilemeyecek noktaya geldi.

ve son olarak şahsen eğer bir sanat dalında iyiyseniz ve bunu yardımcı bir araç olarak hayal gücünüzü kuvvetlendirmek için kullanıyorsanız yapay zeka konusuna pozitif bakıyorum. ayrıca hızla yayılması ve herkes tarafından kullanılması sonucunda yaşanacak yıkım sonrasında bence eski klasik el yapımı sanatların değerini arttıracak, yapılması zor ve azınlık olanlar değerli olacak. bu bir süreç ama en başta dediğim gibi, sistemle mücadele edemezsiniz. kimse sizin kadar etik davranmayacak.

Biraz derinleştirelim işi

sanatsal üretim sürecini geleneksel yollarla da uzun yıllar tecrübe etmiş biri olarak, midjourney'deki üretim tecrübesi, kendinle bir şey yapmak keyfinden çıkıp bir şeye bir şey yaptırmaya çalışmak hırsına dönüşüyor diyebilirim. kafandaki bir görüntüye takılıp onu almak için aynı cümlenin sürekli farklı versiyonlarını kelime, tanım ekle-çıkarları yaparak bilgisayara girip hadi bu sefer ver onu bana! tarzında tansiyonu bambaşka olan bir sürece giriyorsun. bunu herkesin yaptıkları o akışta göz önünde olduğu için, başkalarında gözlemleyerek de anlıyorsun.

bu mevzularda ben ressamların değil ama (gerçi onun da devri geçecek illa, müzelik olacaklar) illüstratörlerin o kadar emeği ne olacak diye bir düşünmedim değil. yani şimdi benim aklımda çocuklar için bir hikaye olsa ve bunun kitabı için bir illüstratör bulmam gerekse, onun yerine 10 dolar verip 30-40 cümle girerek elde ettiğim “muazzam olacaklarına ne şüphe!” görselleri kullanmaktan beni alıkoyan bir hukuksal düzenleme var mı bilmiyorum.

olayın sadece hukuksal düzlemde değil, estetik ve sanat felsefesi ile ahlak felsefesi düzleminde de ele alınmaya başlamış olması gerek. eğer konu zaten bu düzlemlere taşınmayacaksa onun bir paradigma yıkımı, bir devrim olduğundan söz etmek çocukça olur. çünkü fikirsel olarak hararet uyandırmayan, doğasından bekleneceği üzere tartışmalara açılmayan, üzerine kitaplar yazılmayan şeye “bir devrin sonu” diyemeyiz. “çocuklar da oynuyor işte…” deriz.

sanatın tarihine bakıldığında kurulup kurulup devrilen bir dev organizma görüyoruz, evet. teknolojinin son 30 yıldaki korkunç (kötü anlamında değil, belirgin anlamında) hızı elbette birçok kabulü, değeri alaşağı etti, ediyor. ahlak değerlerinden tut estetik değerlere, devlet yönetimlerindeki ılımlaşmalardan insanın yeniden tanımlanmasına kadar baştan kurguluyoruz yaşamı. teknoloji özellikle internetle beraber insanın kendi küçük evrenindeki “doğru”nun koca dünya karşısındaki yerini gösterirken, dünyanın “doğru”sunu da senin küçük evrenine taşıyor. e haliyle insan değişiyor. değerlerini yeniden tartışmaya sunuyor. hatta değerin kendisini bile tartışası geliyor ortalama insanın. (burda hemen nihilizm'e bir göz kırpalım, ya da o mu bize sırıtarak bir göz kırptı nedir?) o nedenle geçin bunları diye bütün bu olup biteni kenara itmek de doğru değil.


peki sanat baştan tanımlanıyor mu?

tüm insanlığın bilgi, üretim birikiminden saniyeler içinde yararlanabilen ve onu verdiğimiz direktifler doğrultusunda sentezleyerek başka bir ürüne dönüştüren bir araç var ortada. daha önce bunu yapan insandı. yani kendi edindiği bilgi, görgü birikiminden yararlanarak aklındakini ürüne dönüştüren bir araç. burdaki araç ifadesinde ilginç bir tını var. sanatçı da doğanın, evrensel aklın, logos'un bir üretim ortaya koymak ve kendisini kavramsal düzlemde de yaşatmak için ihtiyaç duyduğu, kullandığı bir araç mıydı? yani sanatçı bir gücün bilişsel ve ruhsal etkisi altına girerek varlığın, oluşun kendi kendisini sembolik olarak, yani kavram ve bilinç olarak da yaşatma gayesinin bir aracı mıydı? neden olmasın. doğada canlıların yaşamak, varlığını sürdürmek, çeşitlenmek için bir diğerinin varlığına, eylemine muhtaç olduğu gerçeği düşünsel düzlemde de neden geçerli olmasın? mesela şu ilk akla gelen örnek; arılar olmasaydı doğal dengenin dolayısıyla yaşamın kaç günde yok olacağı. bunun gibi fiziksel doğada her canlının varlığı birbirine bağlı. işte yapay zeka da bu sefer bir sanatçının birikimini değil, tüm insanlığın birikimini, bu sefer bir değil milyonlarca insan aracılığı ile, yine tek tek insanı araç edinerek, onu tüm insanlık süzgecinden geçirerek, en nihayetinde ona anlatma, gösterme, kanıtlama derdinde. yine bir kendini anlama serüveni. bu noktada belirtmeden geçemeyeceğim, sanatsal eyleminde evet sadece kendi birikim ve süzgecini kullanabilen sanatçının ruhu/bilinci ile elleri arasında bir başka zeka yani bir yabancı yok. o daha özgür.

işin bilimkurgu tarafı, yapay zekayı da insan üretti. bu durumda yapay zeka için insanlığın kendisinin ortaya koyduğu “yeni logos” denebilir mi?

onu da felsefeciler düşünsün.

midjourney'nin her popülerleşen iş gibi, kısa süre içerisinde cezbediciliğini kaybedeceğini düşünüyorum

enformasyon patlaması nasıl ki bilgi kirliliğine ve bilginin niteliğinin düşmesine yol açtıysa, aynı şey bu yazılım üzerinden oluşturulmuş illüstrasyonların bıktırıcı bir yığın halini alacağı noktada yaşanacak ve baştaki albenisini yitirecek. çizerlerin işlerini özel kılan şey yaptıkları çalışmaların biricikliği ve harcanan emeğin farkındalığıdır. bu tarz fabrikasyon üretim mantığında çalışan bir yapay zekanın yaptığı işin o tarz özel değer görme olasılığı düşük. çünkü eylem oldukça basit. ve basit olan şeyin insan nazarındaki kıymeti kısa sürede düşer.

kısacası her yeni gelen teknolojik gelişmenin heyecanına kapılıp devrimsel değişiklikler olacak, uçacağız-kaçacağız tarzı söylemlerde bulunan dataizm müritlerine fazla itimat etmeyin.