Yaratma Güdüsünün Keskin Bir Hal Aldığı Sanatçı Egosu Hakkında Çarpıcı Filmler

Yaratım sürecinin insan dünyasını nasıl etkilediğini, kişilikler ekseninde en iyi anlatan filmler.
Yaratma Güdüsünün Keskin Bir Hal Aldığı Sanatçı Egosu Hakkında Çarpıcı Filmler

No Direction Home: Bob Dylan (2006)

scorsese'nin bob dylan'ı müthiş biçimde belgeleyişi. bob dylan'ın doğuşu ve bob dylan oluşunu müthiş kesitlerle yansıtıyor. dönemin folk müziği hakkında engin bilgilere sahip olunurken, bob dylan'ın asıl derdini ve tavrını görüyoruz, takdir ediyoruz. dylan'ın basın açıklamaları ve röportajlar esnasındaki zekice cevapları, joan baez'le mini minnacıklarken sahne alışları gülümsetiyor. film 66'daki motosiklet kazasıyla son buluyor. sevgili scorsese şöyle buyuruyor: 'bu belgeselin anlatmak istediği şey, dylan'ın bakışları'

Ex Drummer (2007)

tek kelimeyle tanımlamak gerekirse ağır bir film. içinde şiddet, mizah, müzik ve cinsellik (hatta pornografi) içeren son yılların en özgün filmlerinden. aileyle izlenebilecek bir film değil hatta sevgiliyle bile izlenebilecek bir film değil. daha da ötesi ben tek başıma izledim ve bazı yerlerinde tiksindim. ama bu film yine de bir başyapıt. sürrealizmi gözümüze sokan sahneler, güzel müzikler, güzel açılar... filmde hepsi var.

Searching for the Sugar Man (2012)

inanılmaz bir hikayeye tanıklık ettiğim için öyle mutluyum ki, geç kalmışım izlemekte.
bir belgesel bu kadar mı güzel olur, bu kadar mı duygusal, bu kadar mı şaşırtıcı?!
iyi ki var bu güzel insanlar hikayeleri, müzikleri, merakları ile iyi ki varlar!
hepsi birer "dreamer" ve ilham veriyorlar birilerine-kalabalıklara-müzikleri ile devrimlere!
rodriguez'in sesi olağanüstü güzel, şarkıları ile insanın ruhunu besliyor, mucizelere inandırıyor hikayesi ile.

American Splendor (2003)

gösterim imkanı bulduğu zaman, pek çok mutsuz yetişkinin yıllar sonra çizgi romanlarını kaldırdığı kutuların tozunu almasına, çizgi roman raflarına alıcı gözlerle bakmasına, halihazırda okumayı sürdürenlerin de çizer arkadaşlarıyla iletişimlerini güçlendirmesine neden olabilecek benzersiz film. 2003'ün en iyi 3-5 filminden biri.

La Grande Belleza (2013)

film ilerledikçe senaryonun da sahibi yönetmen paolo sorrentino'nun gecenin sonuna yolculuk'tan bir hayli etkilendiğini hissedebiliyorsunuz. filmdeki atmosfer farklı kamera kullanımları ve cafcaflı yaşamın altında ki ağır modernizm eleştirisi. olan olmuştur ve hayat devam etmektedir. ilk aşk ve ömür boyunca o anı bulamamakla tüketilmiş bir hayat. ne kadar iyi görünürsen o kadar dibe batmışlığın bir göstergesi niteliğinde.

Velvet Buzzsaw (2019)

gayet de hoşuma gitmiş, izlerken merakımı uyandırmış, aynı zamanda bana hafif gerilim hissi vermiş ve bir o kadar da kinayeli olduğunu düşündüğüm filmdir. efektlerin aşırıya kaçtığı yerler de olmadı değil fakat netflix filmleri çok yüksek beklenti ile izlenmediğinde zevk verebiliyor. 

Born to be Blue (2015)

uzun zamandır gördüğüm, izlediğim, duyduğum en güzel şey bu film. sadece izlemedim ben bu filmi duydum. sadece duymadım; gördüm.

hollywood yapımı biyografilerin giriş/gelişme/sonuç diskurundan uzak kendi özel evrenini yaratan ender filmlerden born to be blue. yükselme, düşüş, yeniden doğuş şablonundan uzak, kendi içinde zamansal kaymalara, kırılmalara, sıçramalara sahip, kronolojinin sıkıcı vaazından uzak ve ele aldığı kimliği o kimliğin ötesine taşıyan, duygusunu hem görsel, hem işitsel bir düzeyde yeniden tanımlayıp mükemmelleştiren filmlerden.

Howl (2010)

şiir gibi filmler derler ya hani, heh. gibisi fazla, şiir film. allen, jack, neal ve diğer beat'ler, çoğu burada. allen ginsberg'i canlandıran james franco howl'u feci okumuş, bambaşka. içerik ve dili sebebiyle sansürlenmeye çalışılan howl, bugün cayır cayır her yerde okunurken, filmi çekilirken, ilham verirken; onu yasaklamaya çalışanları ise sikleyen yok. solucan yemi oldu hepsi, ne güzel. ancak türevlerinin soyu devam ediyor. her yerde, her zaman da olacaklar. ne kötü. belki alışmak lazım denyoluklara, belki katlanmak lazım. duman sıtayla.

New York Stories (1989)

gerçekçi anlatımın ilk film life lessons'da en gerçekçi halini görürken, life without zoe'da abartının da gerçeklik olabileceğini gösterip, oedipus wrecks'de ise absürd bir gerçeklik ötesi yaratılmış üç orta metraja yakın film.

life lessons'da anlatılan hikaye o kadar gerçeğe yakın bir dille aktarılmış ki, hayatınızda bir sanatçıya aşık olmuşsanız o filmin ne anlattığını çok iyi anlarsınız. bu nedenle bana göre scorsese'ninki özel bir yere sahip.

Bright Star (2009)

güzel filmdir. görüntülerin insanlık durumlarını, metinlerin hikayeyi çok iyi anlattığını söyleyebilirim. filmin sonu muhteşemdi. filmin en beğendiğim sahnelerinden biri, fanny'nin küçük kız kardeşinin, keats'in evlerindeki zorunlu konukluğunun son günlerinde, ma aile bahçede eğlenirken, kuru bir yaprak bulması ve onu bahçenin en uzak noktasına bırakıp, buraya sonbahar gelmeyecek demesiydi.

Anni Felici (2013)

film festivalinde bir dostla izlediğimiz daniele luchetti filmidir. abim evin tek çocuğu filmini de sevmiştim ama bu filmi daha çok beğendim. dönemin avangard sanat arayışlarını, günümüz ilişkilerini, aile yapılarını sorgulayan filmdir. filme italyan estetiği hakimdir; izlerken en çok anımsadığım film cahil perilerdir. filmin sonunda insanın italyanca öğrenesi geliyor.

El ciudadano ilustre (2016)

çok şey anlatan çok güzel bir film. filme yerleştirilen mini hikayeler cahil ve cehaleti ile gurur duyan bir kasaba halkını ve o kasabadan her nasılsa çıkmış zeki ve başarılı bir yazara hissettikleri haset duygusunun cehalet ve ahlaki yoksunlukla birleşince işleri nasıl çığrından çıkarabileceğini anlatıyor. abimde konuşuyor işte halka belki anlarlar diye ama o konuştukça cahil toplum daha da çıldırıp bildikleri tek dili konuşuyorlar; şiddeti izlerken olaylar ve insanlar çok tanıdık gelebilir, cahilin dili dünyanın her yerinde aynı ne de olsa.

Brad's Status (2017)

ben stiller son dönemde çok iyi işler yapıyor. the secret life of walter mitty şu ana kadar izlediğim en iyi filmi diyebilirim, eski komedi tarzını bırakması kendi yaşına uygun rollerde yer alması çok yakıştı.

son olarak izlediğim brad's status de walter mitty tadında harika bir filmdi. 30 unu geçip 40 a doğru yönelenlerin de yavaştan hissettiği geleceğe yönelik çılgın hayallerin ve sonsuz ihtimallerin yerini her ne kadar heyecan verici olmasa da daha gerçekçi planların almasını, geçmişle olan hesaplaşmaların yaş ilerledikçe artmasını konu alan ama bir film için sıkıcı gibi gelen bu fikri çok akıcı bir şekilde işleyen bir film yapmış.

Listeyi hazırlarken Sözlük yazarı "uruguayli golcu"nün entry'sinden de yararlandık

Çizgi Roman Uyarlamalarına Karşı Ön Yargınızı Darmadağın Edecek Adaptasyon Filmler

Güleriz Ağlanacak Halimize Duygusunu Dibine Kadar Yaşatan Kara Komedi Filmleri

Pixar Filmlerinden Farklı Şeyler İzlemek İsteyenler İçin Az Bilinir Animasyon Filmleri

Memleketi Terk Edip Başka Bir Diyarda Yaşamanın Hallerini Anlatan Gurbet Filmleri

Din ve İnanç Konusunda Perspektif Geliştiren En Nitelikli Filmler

İşsizlik ve Parasızlığı Konu Alarak Zor Zamanları İnsanın Yüzüne Vuran Filmler