Yüzlerce Odası Olmasına Rağmen Tek Bir Tuvaleti Olmayan Gösterişli Yapı: Versailles Sarayı

İlk yapıldığı zamanlarda hiç tuvaleti olmayan Versailles Sarayı, ilk tuvaletlerine(sadece kral ve yakın aile üyelerinin kullanabildiği 9 tuvalet) 1789 Fransız Devrimi sonrasında kavuşmuş. Yine de muhteşem gösterişli ve büyük bir saray için oldukça yetersiz olan tuvaletler, aslında Fransızlar için geçmiş dönemde hep bir problem konusu olmuş.
Yüzlerce Odası Olmasına Rağmen Tek Bir Tuvaleti Olmayan Gösterişli Yapı: Versailles Sarayı
iStock


versailles sarayı, bildiğiniz bok kokuyor. çünkü 2300 oda yaptıkları sarayın orijinal planında tuvalet yok. adamlar her nedense bunu bir ihtiyaç olarak görmemişler. o yüzden üstünden iki asır geçmesine rağmen hala bok kokuyor. resmen taşa sinmiş o koku. sadece sarayda çalışan insan sayısını günlük def-i hacet ihtiyacıyla çarpınca bile dehşete düşüyorsunuz. bakın mevzuyu batılının bizden medeniyetsiz olmasına, götünü yıkamamasına filan getirmiyorum. vals dediğin boka basmamak için icat edilmiş bir dans gevrekliği de yapmıyorum. sarayı isterlerse komple altın ve yakuttan inşa etmiş olsunlar. döneminden yirmi asır önce romalının icat ettiğini akıl edememiş işte denyo fransızlar.

tuvalet yoktu derken yanlış anlaşılmasın. bir kanalizasyon ve drenaj sistemi yoktu sarayın. tuvaletten kasıt sıçılacak delikse altında kova bulunan tahta oturaklar elbette vardı. zaten bütün plan da bu saçma icada yönelik yapılmıştı. 


yeterli sayıda hizmetli ve sıçma koltuğu olursa kanalizasyon sistemine gerek kalmaz diye düşünmüşler. yüzden koca marie antoinette'nin şöyle bile en fazla bir tuvaleti vardı. 


o da 1768'e kadar yok. gelen misafirler için çömlek taşıyan hizmetçiler vardı. olmayan da sağa sola sıçıyordu. şaka değil. sıkışan herkes gerçekten sarayın rastgele bir yerine milletin ortasında dozur dozur sıçıyordu. bu konuda birçok rapor mevcut. en çok merdivenlere ve koridorlara sıçılmış. hizmetliler her çömleğe yetişemiyor, bazen işlerini savsaklıyor, bazen döküm için belirlenmiş alana değil de iç avlulardan birine rastgele döktükleri için sarayın her tarafı bok ve sidik kokuyordu. soylulara tahsis edilen odaların bazıları önceki misafirden kalan bok kokusu gitmediği için değiştiriliyordu.

koku öyle bir hal almıştı ki kralın geçeceği koridorlar özellikle temizleniyordu. bu sorunu çözmek için birçok proje teklif edildi. bazıları kısıtlı şekilde uygulandı fakat başarılı olamadı çünkü sarayın buna uygun bir altyapısı yoktu. zemine yakın katlarda boruyla kilerin altına kazılan çukurlara gönderilen bir tuvalet yapılmış fakat o durumu daha beter duruma getirmiş. zaten faresiydi böceğiydi derken haşereden geçilmeyen kilere bok eklenince oraya gıda istiflemek imkansız hale gelmiş.

birçok kaynağı araştırdım ve kendimce mantıklı açıklamalar üretmeye çalıştım ama beceremedim. çevrede su var. hatta o kadar bol keseden var ki saray fıskiye sistemleriyle meşhur. şurada görebileceğiniz üzere hayvan gibi mühendislik ve emek isteyen bir sürü çeşme ve fıskiye var. 


dikkatinizi çekerim, elektrik hidrofor vs. hiç bir şey yokken şöyle bir sistem geliştirmiş adamlar. 


nehir yatağından su kemerine oradan saraya su taşımışlar. öyle ki yakın zamana kadar çeşme ve fıskiyelerin bir çoğu hala bu altyapı ile çalışıyordu. bunu yapabilen adamların kanalizasyon kazıp boku püsürü uzağa aktarmamış olmaları çok saçma.


neredeyse 4000 sene önce antik mısır'da olan basit bir teknolojiden bahsediyoruz. bugün bizim sınırlarımız dahilinde hala kalıntıları duran efes antik kentinde roma'dan kalma şöyle umumi tuvaletler var. 


eminim roma öncesinde yunanlılar da benzer bir sistem kullanmışlardır zira girit adasında var olmuş olan minos/girit uygarlığında dahi şöyle gelişmiş bir tuvalet sistemi vardı. 


her ikisinin de altında bir kanal sistemi vardı. yahu batının bize barbar dedikleri vakitlerde bizim saraylarımızda mis gibi tuvaletlerimiz vardı. 

Topkapı Sarayı helası

gördüğünüz musluklar hem ibrik doldurmaya hem girit örneğinde gördüğünüz gibi deliğe bıraktığınız boku püsürü drenaja akıtmaya yarıyordu.

demek ki sorun mühendislik ve teknik imkansızlıklar değildi

sorun hijyenin o dönem fransızların hayatında pek önemli olmamasıydı. parfümü bu yüzden icat etmişler geyiği yapmayacağım fakat dönem gerçekten rezalet. sahne gösterilerinde yine benzer bir sistemle sandalyenin altına kova konuluyor. millet gösteri sırasında kovaya bırakıyor. kokudan bi nebze kurtulmak için burunlarının altına portakal dilimi koyuyorlardı. önceleri limon konuyormuş fakat onun asidik yapısı deriyi tahriş ettiği için portakala geçiş yapılmış. uzun yolculuklarda kullanılan at arabalarında millet oturduğu yerdeki koltuğu klozet kapağı gibi kaldırıyor ve sıçıyordu. bu herkes tarafından normal kabul ediliyordu. aynı arabada çoluk çocuk efendime söyleyeyim madamlar matmazeller var demeden bırakıyorlarmış. kadınların da farkı yok tabi. hadi bahçeyi ve avluyu bi nebze anlıyorum da yemek salonunda perdenin arkasına gidip pencerenin dibine sıçmak veya resimlere bakıp şarap içerken işemek nedir? gerçekten aklımın alamayacağı kadar saçma bir dönem yaşamışlar ve kimse de çıkıp ne yapıyoruz biz amk dememiş.

ekleme: konuyla ilişkin yeni bir makale daha okudum az evvel. koku konusu sadece bok ve sidik ile kısıtlı değilmiş. öncelikle ter ve kirli bedenlerden yayılan koku var. daha sonra bu kokuyu bastırmak için sürülen türlü parfümün yarattığı mide bulandırıcı karışımı. yetmezmiş gibi bir de sarayda kokuyu alsın diye yakılan tütsüler ekleniyor. yanlış tasarlanmış bacalar yüzünden sarayı duman basıyor buda aromaya final dokunuşu yapıyormuş. zenginlik göstergesi olarak asil erkekler günde üç kere gömlek değiştiriyormuş. tabii adam terledikçe yeni gömlekle kendi kokusundan kaçmaya çalışıyor. aynı dönemde kokulu fular ve mendiller de çok yaygınmış. sonracığıma özel gecelerde giyilmek üzere satın alınan elbiseler de o dönem kuru temizleme olmadığı için anca 2-3 defa giyilebiliyormuş. şöyle tahayyül edin; bir yıldır götüne su değmemiş insan bir de bu cici bicileri giyerek sabaha kadar kan ter içinde vals ediyor. sonra bu kıyafeti sadece havalandırarak dolaba kaldırıyorlar. haliyle ikinciye bile giyerken eşek ölüsü gibi kokuyor.

Başkasının Evinde Tuvalete Girdikten Sonra Oluşan Kokuyu İmha Eden İnanılmaz Bir Yöntem