Zombi Olayı Nasıl Çıktı, Film ve Dizilere Girmeye Nereden Başladı?

Zombi istilası nereden başladı? Zombi dediğimiz şeyin başlangıcı neydi? İşte zombi figürünün tarihi kökeni ve buradan filmlere uzanan yolculuğu.
Zombi Olayı Nasıl Çıktı, Film ve Dizilere Girmeye Nereden Başladı?

konuya girmeden önce şarkımızı bir açalım bakalım

Michael Jackson - Thriller

zombi kelimesi tanımlayacak olursak kabaca bir cesedin yeniden canlandırılmasıyla yaratılan mitolojik bir ölümsüzdür diyebiliriz. mitolojik dememizin sebebi insanlık tarihinin ilk yazıtlarından biri olan gılgamış destanında geçmektedir; direk bir şekilde zombi ismi geçmese de yukarıdaki benzer bir tanıma sahip bir anlatım geçmektedir.

bu sümer destanında gılgamış, tanrıça iştar'a hakaretler yağdırır. tabii ki iştar bu duruma çok kızar ve babası anu'ya giderek gılgamış'ı öldürmek için yardım ister. göz atmak isteyenler için tık

"babam, gılgamış’ı öldürmesi için bana gökyüzünün boğasını ver!
(bir satır eksik)
fakat sen gökyüzünün boğasını bana vermezsen,
o zaman ben, cehennemin kapılarını kırar,
direklerini fırlatır, kapıları ardına dek açarım.
yaşayanları yemeleri için ölüleri kaldırırım.
dirileri yesinler diye!
o zaman dünyada ölüler dirilerden çok olur!"

bunları da öğrendikten sonra, zombi kelimesini ilk olarak şair robert southey tarafından yazılan bir yazıda zombi şeklinde kaydedilmiştir ve aslında zumbi dos palmares adlı afro-brezilyalı isyancı lidere atıfta bulunmak için kullanılmıştır. oxford ingilizce sözlüğüne baktığımızda, kelimenin kökeninin orta afrika olarak görmekteyiz ve tanrı manasına gelen kelimeyi muhtemelen övgü manasında kullanmaktadır. çünkü zumbi dos palmares kölelere özgürlük için savaşıyordu. göz atmak isteyenlere tık

Zumbi dos Palmares

yukarıdaki anlatılanları bir tarafa bırakırsak asıl zombi kültürü haiti kırsal folklorunun bir parçasıdır. bokor (büyücü veya cadı da diyebiliriz) isimli din insanlarının büyülü sözler ve metalar kullanarak ölü kişilerin fiziksel olarak canlanmasını sağlarlar. bundan dolayı bir zombi, kendi iradesine sahip olmayan kişisel bir köle olarak bokor'un kontrolü altında kalmaktadır. tabii bu tarz bir olayı bazı tarihçiler araştırmacı gazeteciler amerika'ya köle olarak götürülen kölelerin intihar girişimlerini önlemek adına uydurulmuş bir kültür eklemesi olarak anlatmaktadır. örnek verecek olursak profesör amy wilentz, geçen yıl the new york times için yazdığı bir makalede şu cümleleri kullanmış:

"intihar, bir kölenin kendi bedeninin kontrolünü ele geçirmesinin tek yoluydu... yine de, zombi olma korkusu onları bunu yapmaktan alıkoyabilir... bir zombi olmak, kölenin en kötü kabusuydu: ölü ve hala bir köle, ebedi bir tarla görevlisi olmak."

The Zombies, Hector Hyppolite, 

hatta haitili zombi fenomeni ilk olarak amerika birleşik devletleri'nin haiti'yi işgali sırasında ortaya çıkmış diyebiliriz ve zombi olduğu iddia edilen bir dizi vaka bile kayda geçirilmiştir. bu tarz olaylar ortaya çıkmaya başladığında, uluslararası alanda da ilgi görmeye başladı. tabii ki oluşturulan bu kavram, popüler olarak vudu diniyle ilişkilendirilmiştir ancak bu inancın resmi uygulamalarında hiçbir rolü yoktur diyebiliriz.

modern zamanlara girdiğimizde zombinin babası sayacağımız ilk popüler kültür içeriği olarak karşımıza mary shelley'nin frankenstein (1818) isimli romanını görmekteyiz. herkesin bildiği gibi isim olarak bir benzerlik olmasa da, konu olarak ölü bir adamın diriltilerek yaşadığı hikayeyi içermektedir. yine 1929'da, seyahat yazarı olan william seabrook'un haiti ve vudu üzerine kaleme aldığı, haiti kültlerini ve zombi kavramını görmekten bahsettiği sihirli ada adlı kitabını görmekteyiz.

daha sonralara tam olarak bizim bildiğimiz tarzda zombi kavramı içermese de victor halperin yönettiği beyaz zombi (1932) adlı filmi görmekteyiz. burada zombiler, kötü bir büyücünün büyüsü altındaki akılsız, düşüncesiz uşaklar olarak tasvir ediliyor yani yukarıda anlattığım vudu işiyle alakalı. fakat tarihler 1 ekim 1968'i gösterdiğinde karşımıza yaşayan ölülerin gecesi filmi çıkmaktadır ve zombi kavramı hayatımıza kült bir şekilde oturmaktadır.

bundan sonra insanların hayal güçleri biraz daha devreye girerek aşağıda sunacağım bir çeşitlilik ortaya çıkacaktır.

son söz: izlediğim filmlerden bir karma olacak

1. weekend at bernie's (benim favorim)

2. warm bodies

3. 28 days later-28 weeks later(bence en gerilim dolu olan)

4. world z war

5. i am legend

6. resident evil(listenin olmazsa olmazı)

7. shaun of the dead

8. pontypool(biraz sıkıcı olabilir)

9. scouts vs. zombies

10. the walking dead

iyi seyirler, saygılarımla....

kaynak: 1 / 2 / 3 / 4